"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 49-35
Çocuğun basit cinsel istismarı suçundan sanık ...'nın TCK'nın 103/1-1.cümle, 103/3-d, 43/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesince 22.02.2016 tarih ve 49-35 sayı ile verilen hükmün sanık müdafisi ile katılan mağdure vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 11.10.2016 tarih ve 4938-6960 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 18.10.2018 tarih ve 62967 sayı ile;
"İtirazımızın konusu, ilk derece mahkemesince, sanığın mağdure ...'e yönelik eylemlerinin nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek, eylemine uyan ve TCK'nın 103/1-2. cümlesinde düzenlenen sarkıntılık suretiyle cinsel istismar suçundan cezalandırılması yerine, aynı Kanun'un 103/1-1. cümlesinde düzenlenen basit cinsel istismar suçundan mahkûmiyetine hükmedilmesi sonucu sanığa fazla ceza tayin edildiğine ilişkindir.
Şöyle ki;
Çocuğun cinsel istismarı suçu 5237 sayılı TCK'nın 6. Bölümünün 'Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar' başlığının altında, 103. maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin 1. fıkrasında cinsel istismar eyleminin basit şekline yer verilmiş iken, 2. fıkrasında ise nitelikli şekli düzenlenmiştir. Anılan Kanun maddesinin ilk hâlinde, eylemin niteliğine ilişkin başkaca bir ayrım yapılmamış iken, 28.06.2014 günlü Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 59. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nın 103. maddesinde değişiklik yapılmış, 1. fıkrada düzenlenen suçun basit hâli ile ilgili olarak ikili bir ayrıma gidilmiş, 1. fıkranın 1. cümlesinde basit cinsel istismar suçunun hareket unsuru aynen muhafaza edilerek cezai müeyyidesi ağırlaştırılmış, 2. cümlede ise sarkıntılık düzeyinde kalan cinsel istismar eylemlerinden bahsedilerek, daha hafif bir cezai yaptırıma bağlanmış, ancak hangi eylemlerin sarkıntılık sayılacağı konusunda bir açıklamaya yer vermemiştir. Sarkıntılık suretiyle cinsel istismar suçunun failinin 18 yaşından küçük kimseler olması hâlinde ise bu suçun soruşturma ve kovuşturmasının, mağdurun, veli ya da vasisinin şikayetine tabi olduğu belirtilmiştir. Anılan Kanun hükmü 02.12.2016 günlü Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 13. maddesi ile tekrar değiştirilmiş, önceki değişiklikle getirilen ikili ayrım ve cezai müeyyideleri aynen muhafaza edilerek, sadece suç mağdurunun 12 yaşından küçük olması hâlinde uygulanacak cezai müeyyidelerde artırıma gidilmiştir.
Görüldüğü üzere mülga 765 sayılı TCK'nın 421. maddesinin 2. cümlesinde düzenlenen 'sarkıntılık' suçu, en başta 5237 sayılı TCK'da ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmemiş olmakla birlikte, ilk kez 6545 sayılı Kanun'un 59. maddesi ile birlikte 5237 sayılı TCK'da yeniden ihdas olunmuştur.
Bu durumda sarkıntılık suçunu düzenleyen mülga 765 sayılı TCK'nın 421. maddesinin 2. cümlesine göz atmakta fayda vardır. Hangi eylemlerin sarkıntılık suçunu oluşturacağı konusunda 5237 sayılı TCK'da bir açıklık bulunmadığı gibi, esasen 765 sayılı TCK'da da bu konuda her hangi bir açıklığa yer verilmemiş, sarkıntılık kavramının içinin doldurulması, uygulamaya bırakılmıştır.
Öğretide 'Bir şahsa karşı onun rızası hilafına olarak şehvet maksadıyla söz, fiil ve hareketle, edep ve iffete tecavüz teşkil edecek surette ve fakat ırza tecavüz ve tasaddi cürümlerine veya bunların teşebbüsüne varmayacak şekilde yönelen tecavüzler' sarkıntılık olarak kabul edilmiştir. (S. Dönmezer, Ceza Hukuku Özel Kısım, Genel Adap ve Aile Düzenine Karşı Cürümler)
Yargıtay CGK'nın 26.12.1988 gün, 287-557 ve 06.12.1979 gün 432-459 sayılı kararlarında 'Belirli bir kimseye karşı işlenen ve o kişinin edep ve iffetine dokunan ani ve hareketler yönünden kesiklik gösteren edepsizce davranışlar', 10.10.1988 gün 329-344 sayılı kararında ise 'Şehvet hissi ile başkalarını rahatsız edecek davranışların sürdürülmesi' olarak tanımlanmıştır. Sarkıntılık suçu, hareket unsuru itibariyle 765 sayılı TCK'nın sistematiğinde söz atma ile tasaddi suçları arasındadır. Söz atma suçundan ileri, ancak tasaddi suçu kadar vahim olmayan ve bu denli ileri aşamaya henüz ulaşmamış eylemlerdir. 765 sayılı TCK'nın 421. maddesinin 2. cümlesindeki sarkıntılık suçunun oluşabilmesi için bedensel temas koşulu da aranmamaktadır.
Yargıtay CGK 24.12.1990 gün, 343-361 sayılı kararında '...maddi olayda sanık, ahırda yalnız gördüğü mağdureye sarılarak onu öpmüştür. Hareketleri soyut ve kesintili olup devamlılık arzetmemektedir. Mağdurenin cinsel organını ellememiş, okşayıp öpmesi sürekli olmamıştır. Sarılma ve öpmesi tasaddi suçunu oluşturacak boyuta ulaşmamış ve eylemi belli bir yoğunluk kazanmamıştır. Bu nedenle sanığın ahırda vuku bulan eyleminin sarkıntılık fiilinin, aynı suç işleme kararı altında teselsülü niteliğinde bulunduğu anlaşılmakla, direnme hükmünün bozulmasına...' denilmek suretiyle süreklilik ve yoğunluk kazanmamış eylemlerin sarkıntılık suçunu oluşturacağına işaret etmiştir.
Yine Yargıtay CGK 12.12.1988 gün, 466-526 sayılı kararında '...sanığın şehvet hissi ile zorla kaçırdığı mağdurenin memelerini sıkmak ve öpmek suretiyle ayrıca sarkıntılık suçunu da işlediği...'ne hükmetmiştir.
Yargıtay 5. C.D. '...mağdureyi tenha bir köşeye çekerek dudaklarından ve boynundan öpmek...' (04.06.1991, 1894/2978), '...mağdurenin elinden tutarak öpmek istemek...' (14.05.1991, 1382/2483), '...mağdurenin ellerini bağlayıp bir kez öpüp, elbise ve şalvarını çıkarmaya çalıştığı sırada mağdurenin bağırması üzerine eyleminden kendiliğinden vazgeçerek mağdureyi serbest bırakmak...' (25.09.1990, 2888/3904), '..sadece külotunu çıkarmak...' (23.06.1988, 1652/4803) şeklindeki eylemleri tasaddi aşamasına varmayan sarkıntılık eylemleri olarak kabul etmiştir.
Yukarıda da bahsedildiği üzere, en başta 5237 sayılı TCK'da yer almayan 'sarkıntılık' kavramı 6545 sayılı Kanun'un 59. maddesi ile çocukların cinsel istismarı suçunu düzenleyen 103. maddenin 1. fıkrasına eklenmiş, madde metninde 'Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde...' denilmek suretiyle bu kapsamdaki eylemler için, eylemin temel şekline nazaran daha az ceza öngörülmüştür. Maddenin gerekçesinde 'ani hareketli dokunuşta suçun temel şekline göre daha az ceza verilmesinin sağlandığı' belirtilmek suretiyle bir bakıma ceza adaletinin bu şekilde tesis edildiği vurgulanmıştır. Aslında bu değişiklikle yapılmak istenenin belirli bir yoğunluk seviyesine ulaşmamış ve süreklilik arz etmeyen eylemler bakımından, ceza adaletinin sağlanabilmesi için 765 sayılı TCK'nın 421. maddesinin 2. cümlesine benzer bir yasal düzenlemenin, bu yönde bir hüküm içermeyen 5237 sayılı TCK'nın 103. maddesinde canlandırılmasını sağlamak olduğu açıktır. Aksi takdirde bu tür eylemlere verilecek cezalar ile belirli bir yoğunluk seviyesine ulaşmış, süreklilik arz eden, eski literatürdeki ismi ile 'tasaddi' türünde eylemlere verilecek cezaların aynı ağırlıkta olması gibi hakkaniyet ilkesine aykırı sonuçların ortaya çıkmasının yolu açılmakla birlikte, 5237 sayılı TCK'nın bütünü dikkate alındığında eyleme göre müeyyide anlayışıyla oluşturulmuş suç ve ceza sistematiğini de arızaya uğratacaktır.
Nitekim Yargıtay 14. Ceza Dairesi istikrar kazanan içtihatlarında, belirli bir kimseye karşı cinsel arzularını tatmin amacıyla işlenen, vücut dokunulmazlığını ihlal eden, devamlılık arzetmeyen, ani ve kesik hareketli eylemlerin sarkıntılık düzeyinde kalan basit cinsel istismar suçunu oluşturacağını kabul etmiştir. Örneğin 04.05.2015 gün ve 6032/6048 sayılı kararında, sanığın, mağdurenin arkasından yaklaşıp önce kalçasını, bilahare göğsünü elledikten sonra olay yerinden kaçması eylemini 'sarkıntılık' kapsamında değerlendirmiştir.
Tüm bu değerlendirmelerin ışığında somut olaya gelindiğinde;
İlk derece mahkemesi gerekçesinde olayın;
'Mahkememizce yapılan yargılama sonunda toplanan delillere göre, sanık ...'nın 02 Ekim 2015 ila 11 Aralık 2015 tarihleri arasında Kayseri İl Merkezinde bulunan Mustafa Eraslan Lisesi isimli okulda bilgisayar öğretmeni olarak görev yaptığı, katılan ...'nun da aynı okulun 10 H sınıfında öğrenim gördüğü, sanığın cuma günleri katılanının bulunduğu sınıfta dersinin olduğu, zaman zaman sınıfta ve zaman zaman ise teneffüste veya başka bir ortamda karşılaştığında katılanın yanına gidip elini onun omuzuna koymak gibi eylemlerde bulunup samimi hareketler sergilediği, bir keresinde katılanının arkasında toz olduğunu söyleyip çırpmak bahanesi ile mağdurenin arka kısmına dokunduğu, hatta katılanın bu durumdan rahatsız olduğu ve bunu yakın çevresindeki arkadaşları ile okuldaki bazı öğretmenlerine aktardığı, son olarak 2015 yılının Aralık ayı başlarında bir yazı yazılması gerektiğini söyleyerek katılanı çağırdığı ve kendisi ile beraber gelmesini ifade edip onu aynı okulda müdür yardımcısı olarak görev yapan ... isimli kişinin odasına götürdüğü, başta katılanın kıyafetinin uygun olmadığını üzerinde bir pantolon bulunduğunu söyleyerek gelmek istemediğini ifade etmesine rağmen sanığın bu yöndeki ısrarlı tutum ve davranışları nedeni ile gitmek zorunda kaldığı, bu hâli ile müdür yardımcısı odasına gittikleri, sanığın katılanı bilgisayar başına oturtup söylediği şeyleri yazmasını istediği, ancak yeterince hızlı olmadığını dile getirerek katılanın oturduğu döner koltuğu çevirdiği ve bu esnada onun bacaklarına ve vücudunun çeşitli yerlerine dokunduğu, daha sonra katılanı oturduğu koltuktan kaldırıp sanığın kendisinin aynı koltuğa oturduğu, bu kez de katılanın okuduğu şeyleri bilgisayarda yazmaya başladığı, yazım sırasında bir ara sanığın kalkarak katılanın arkasına geçtiği, elini katılanın beline doğru koyup onu kendisine doğru hızlıca çektiği, bu durumdan rahatsız olan ve canı yanan katılanın sanığın elinden kurtularak odadan dışarı çıkarken sanığın nereye gittiğini sorduğu, katılanın lavaboya gitmesi gerektiğini söyleyip olay mahallinden uzaklaştığı anlaşılmış ve mahkememizce oluş ve sübut bu şekilde kabul edilmiştir.' şeklinde gerçekleştiğini kabul ederek sanık hakkında müsnet suçtan mahkûmiyet hükmü kurmuştur.
Gerçekten de mağdure ...'in aşamalarda değişmeyen samimi beyanlarına, bu beyanlarını tamamlayan ve doğrulayan tanıklar... ve ...un beyanlarına ve tüm dosya kapsamındaki delillere nazaran, ilk derece mahkemesinin oluşa uygun kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak sanığın, mağdureye yönelik olarak bir kaç dakikalık kısa zaman süresi içinde gerçekleştirdiği, elini mağdurenin omzuna koymak, arkasında toz olduğunu söyleyip çırpmak bahanesi ile mağdurenin arka kısmına dokunmak, 2015 yılının Aralık ayı başlarında mağdurenin oturduğu döner koltuğu çevirerek onun bacaklarına ve vücudunun çeşitli yerlerine dokunmak, yazım sırasında bir ara kalkarak mağdurenin arkasına geçmek, elini mağdurenin beline doğru koyup onu kendisine doğru hızlıca çekmek şeklindeki eylemlerinin belirli bir yoğunluk seviyesine ulaşmadığı, bu nedenle tasaddi teşkil eden eylemlerden sayılamayacağı, söz konusu eylemlerinin ani ve kesintili eylemlerden ibaret olduğu ve sanığın tüm eylemlerinin sarkıntılık düzeyinde kaldığı" görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 14. Dairesince 03.12.2018 tarih, 8758-7136 sayı ve oyçokluğu ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen beraat hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme çocuğun basit cinsel istismarı suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin TCK'nın 103/1. maddesinin birinci cümlesi kapsamında kalan çocuğun basit cinsel istismarı suçunu mu yoksa aynı fıkranın ikinci cümlesinde yer alan sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Mustafa Eraslan Anadolu Lisesi Müdürlüğünce Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen 21.12.2015 tarihli yazıya göre; İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün 08.10.2015 tarihli yazısıyla okullarında geçici sözleşmeyle bilgi ve iletişim öğretmeni olarak göreve başlayan sanığın, 11.12.2015 tarihli dilekçesi üzerine görevinin sonlandırıldığı, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi olmayan sanık hakkında idari soruşturma bulunmadığı,
Sanık tarafından Mustafa Eraslan Anadolu Lisesi Müdürlüğüne verilen 11.12.2015 tarihli dilekçenin; "Ailevi sebeplerimden dolayı ücretli öğretmen olarak görevlendirildiğim görevimin sonlanmasını istiyorum." şeklinde olduğu,
Mustafa Eraslan Anadolu Lisesi Müdürlüğünce İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne yazılan 11.12.2015 tarihli yazıya göre; aynı tarihte okul müdürü odasına gelen üç öğrencinin ifadeleri ve rehber öğretmen Ercan Sevgül ile görüşmeleri sonucunda sanığın, katılan mağdureye elle tacizde bulunduğu yönündeki şikâyet değerlendirilerek müdür odasına çağrıldığı, kendisine sorulduğunda isnat edilen eylemi kabul etmediği, öğrenci velisinin okula çağrılarak bilgilendirildiği,
Kolluk görevlilerince düzenlenen 29.12.2015 tarihli tutanağa göre; katılan mağdurenin ifadesinde geçen animasyon filmine ilişkin yapılan araştırmada, bazı öğrencilerin okulda animasyon filmi çekileceği ile ilgili bilgilerinin bulunmadığı, bazılarının ise film çekileceğini bildikleri ancak içerini bilmedikleri, ayrıca okul içerisinde öğrenciler ile yapılan konuşmada filmin sanık tarafından çekileceği, kız öğrenciler ile erkek öğrencilerin ayrı ayrı film çekecekleri, daha sonradan kız öğrencilerin film çekiminin iptal edildiği, hangi konu üzerinde film çekileceğinin bilinmediği, filmin konusu ile film kıyafetlerinin tasarlanmadığı bilgisinin alındığı,
Anlaşılmaktadır.
Katılan mağdure ... soruşturma aşamasında çocuk izlem merkezinde 15.12.2015 tarihinde; 17.08.2000 tarihinde hastanede doğmuş olduğunu, Mustafa Eraslan Anadolu Lisesinde 10. sınıfta öğrenim gördüğünü, okulun başladığı ilk günden beri kendisine yakın davranan sanığın kendisini koridorda görünce elini beline koyduğunu, "Nasılsın iyi misin?" diye sorduğunu, bu şekilde davranmasının nedenini düşündüğünü, güzelliğe bakıyorsa okulda çok güzel kızların olduğunu, fakat onlara böyle yapmadığını, kendisini biraz çelimsiz görüp ses çıkaramayacağını düşünmüş olabileceğini, Cuma günü sınıftayken kendisine "...’ciğim dün seni okulda çok aradım. Bulamadım seninle işim vardı." dediğini, bunu arkadaşlarının da duyduğunu, ders başlayınca en arka sıraya oturduğunu, sanığın kendisine hitaben "Sen gelir misin?" dediğini, o gün dar pantolon giydiği için çağırdığını düşündüğünü, "Müdür yardımcısının odasına gidelim." dediğini, gitmek istemeyince "Çık sınıftan!" diyerek kendisine bağırdığını, sanığın her sınıfta bir asistanının olduğunu, kendisinin de asistan seçilmek istediğini, ancak arkadaşlarının seçmediklerini, sanığın kendisini müdür yardımcısının odasına götürdüğünü (bu sırada adli görüşmeci tarafından erkek ve kadın anatomik resimleri gösterilerek katılan mağdureden vücutta bulunan özel bölgeleri göstermesinin istendiği; katılan mağdurenin kadın özel bölgelerini "göğüs, anüs, kalça, karın ve boyun", erkek özel bölgelerini de "kalça, sperm ve boyun" şeklinde isimlendirdiği) bu olayın 11 Aralık 2015 tarihinde müdür yardımcısı tanık Mustafa Usta'nın odasında meydana geldiğini, odada başka kimsenin bulunmadığını, müdür yardımcısının odasına gittiklerinde kendisini sandalyeye oturtan sanığın söylediklerini bilgisayarda yazmasını istediğini, yazamayınca "Ben yazayım kalk." dediğini, dönerli sandalyeyi çevirdiğini, eliyle kıyafetlerinin üzerinden bacaklarının üst kısmına dokunup "Gıdıklanıyor musun?" diye sorduğunu, "Hayır." diyerek cevap verdiğini, sanığın yine eliyle kıyafetlerinin üzerinden diz kapağına ardından bacaklarının üzerine dokunduğunu, "Hissediyor musun?" diye sorduğunu, sonra belinin yan tarafına dokununca sanığa "Huylandım tikim var." dediğini, yeniden dokunduğunu, gıdıklandığını, bu esnada sanığın evinin adresini kendisine verdiğini, sanık öksürünce "Geçmiş olsun." dediğinde "Eve gelip bana makarna yapar mısın?" diye sorduğunu, "Evinize nasıl geleyim? Sonra eve nasıl döneceğim arabanız olsaydı gelirdim." şeklinde cevap verdiğini, bu sırada sınıf arkadaşı olan tanık Eda'nın gelerek "Beni de odaya alın." dediğini, sanığın tanık Eda'yı geri gönderdiğini, tanık Eda'nın yeniden gelmek istediğini, ancak sanığın bunu kabul etmediğini, hatta "Bir daha sınıftan çıkan olursa onu bilgisayar dersinden bırakacağım." dediğini, kalkıp kapıya doğru gitmek isterken arkadan her iki eliyle belinden sıkıca tutarak kendisine doğru çektiğini, sonra bir kez daha kendine doğru çektiğini, spermi ya da kemerinin kalçasını acıttığını, sanığın boyu uzun olduğu için kemerinin değil sperminin değdiğini düşündüğünü, kıyafetlerinin üzerinden kendisine doğru çekerek spermiyle kalçasına dokunduğunu, daha sonra kapıdan çıkarak gittiğini, zil çalınca tanık Eda'nın yanına geldiğini, olayı ağlayarak müdüre anlattığını, sanığın bütün dokunmalarının kıyafetlerinin üzerinden olduğunu, daha önceleri de beline dokunduğunu, bir kez de "Arkan toz olmuş." diyerek eliyle kalçasını çırptığını, tanık...'in kendisine "Toz falan yoktu. Olsaydı ben çırpardım." dediğini, son yaşanan olay öncesinde en çok beline dokunduğunu, önceki eylemlerini okullarındaki Kur'an hocasına anlattığını, onun da "Bir daha dokunursa müdüre anlat." dediğini, son zamanlarda sanığı görünce yolunu değiştirdiğini, sanığın okulda bir animasyon filmi çekeceğini, erkeklerin boxer, kızların ise bikini giyeceklerini, sanığın kendisini de animasyon filmine çağırdığını, ancak gitmediğini, adli görüşmeci tarafından sorulması üzerine; sanığın dokunmalarının iyi bir dokunma olmadığını, anne baba dokunmasına benzemediğini, başka hiçbir hocanın beline dokunmadığını, karı koca dokunması gibi de olmadığını, çünkü belinden sertçe çektiğinde canının acıdığını, karı kocanın birbirinin canını acıtmayacağını, sanığın kendisine ilgi duyduğunu düşündüğünü, asistanı olmadığı hâlde Cuma günü kendisini yanına çağırdığını, daha önceleri de canı sıkkın olduğu zamanlarda sanığın kendisine "Ben seni keyfe getiririm." dediğini, yine kendisiyle konuşurken "Çok oynak bir kızsın, seninle eğlenilebilir." şeklinde sözler sarf ettiğini, Perşembe günü koridorda bulunan kız öğrencilerin sanığa "Bizi de sınıfa alın." dediklerinde onlara "... gibi güzel bir kız varken neden sizi alayım?" şeklinde cevap verdiğini, sanıktan şikâyetçi olduğunu, kulağına hâlâ sanığın sesinin geldiğini, aklından çıkmadığını,
Mahkemede 15.02.2016 tarihli oturumda; sanığın sınıfta veya teneffüste zaman zaman elini omzuna koyduğunu, başta bunu kötüye yormadığını, ancak daha sonra bu hareketlerden rahatsız olduğunu, hatta bu durumdan dolayı arkadaşlarının kendisiyle dalga geçmeye başladıklarını, Aralık ayının başı veya ortasında bir yazı yazılması için kendisini çağıran sanığın müdür yardımcısının odasına gitmeleri gerektiğini söylediğini, dar bir pantolon giydiği için gitmek istemediğini, sanık bir şey olmayacağını söyleyip ısrar edince kabul ettiğini, birlikte müdür yardımcısının odasına gittiklerini, orada bulunan bir döner koltuğa oturduğunu, bilgisayarda yazı yazmaya çalıştığını, ancak hızlı olamayıp becerememesinden dolayı sanığın koltuğu çevirdiğini, bu sırada bacaklarına ve vücudunun sair yerlerine dokunduğunu, sonra koltuktan kalktığını ve koltuğa sanığın oturduğunu, bu kez kendisinin okuduğunu sanığın da bilgisayarda yazmaya başladığını, bir ara ayağa kalkarak arkasına geçen sanığın elleri ile belinden tutup kendisine doğru çektiğini, bu sırada canının acıdığını, sınıf arkadaşlarının kendisine yardımcı olmak amacıyla zaman zaman odaya gelip gittiklerini, ancak sanığın onları içeriye almadığını, sanığın sarılmasından rahatsız olup kaçmaya başladığını, "Nereye gidiyorsun?" diye sorduğunu, "Lavaboya gitmem gerek." diyerek cevap verdiğini, dışarıya çıkıp ağladığını, bu olanları bir ara Kur'an dersi hocasına anlattığında elini omzuna koymasının normal olduğunu, ancak beline ve bacaklarına dokunmasının mümkün olmadığını belirterek "Tekrar ederse idareye söyle." dediğini, sorulması üzerine; sanığın kendisine öğretmen öğrenci arasında olmaması gereken şekilde samimi davrandığını, sosyal hizmet uzmanından sorulması üzerine; katılan mağdurenin yaşına uygun gelişim gösterdiğini ve başından geçenleri ifade etmekte zorluk çekmediğini, kendisini serbest bir şekilde ifade edebilecek olgunluğa ve yaşa sahip olduğunu,
Mahkemede 22.02.2016 tarihli oturumda sanık müdafisi tarafından yazılı olarak sunulan soruların sorulması üzerine; sanığın cinsel organını çıkarıp değdirmesinin söz konusu olmadığını, ancak kendisine doğru çekince pantolonun içinden cinsel organının arkasına temas ettiğini hissettiğini, sanıkla birlikte odada bulundukları esnada bağırmadığını, cinsel istismar olayının odaya arkadaşlarının gelip gitmesinden sonra olduğunu, müdür yardımcısının odasından "Lavaboya gideceğim." diyerek ayrılıp müdürün odasına gittiğini, tekrar müdür yardımcısının odasına dönmediğini, hasta olan sanığın yemek yapması için kendisini evine davet ettiğini, "Yemek yapmayı bilmiyorum." dediğini, onun da "Makarna yapmayı da mı bilmiyorsun?" diye sorduğunu, bunun üzerine "Sizin evinize nasıl geleceğim? Gelsem de eve nasıl döneceğim?" diyerek cevap verdiğini, bunun üzerine sanığın "Benim arabam yok, istersen seni tramvayla evine bırakırım." dediğini, ancak sanığın evine hiç gitmediğini, sanığın taciz olayının bilgisayar masasının yakınında meydana geldiğini, arada yarım metre mesafe olduğunu, müdür yardımcısı odası ile sınıflarının yan yana bulunduğunu, sanığın kendisine "Seni keyfe getiririm, sen ne kadar oynak kızsın." diye bir şey söylemediğini, yanında bulunan arkadaşlarına söylediğini,
Katılan ... savcılıkta 11.12.2015 tarihinde; katılan mağdurenin kızı olduğunu, saat 10.00 sıralarında katılan mağdurenin okumakta olduğu Mustafa Eraslan Anadolu Lisesinin müdürü olan tanık İsmail Sarı'nın kendisini arayarak önemli bir konu olduğunu söyleyip, gelmesini istediğini, okula gittiğinde tanık İsmail'in, katılan mağdurenin bilgisayar derslerine giren sanık ...'nın bir süredir katılan mağdureyi taciz ettiğini, bilgisayar odasında yalnızlarken katılan mağdurenin bacağını ve sırtını ellediğini ve sonra "Buralarını hissediyor musun? Benim evime gidelim, ben yalnız yaşıyorum bana yemek yaparsın." şeklinde sözler söylediğini, 11.12.2015 tarihinde de sanığın katılan mağdureyle müdür yardımcısının odasına çıktı almak için gittiklerini, derse girmek için oradan çıktıklarında katılan mağdurenin "Ben lavaboya gidiyorum." diyerek derse girmediğini ve bu olanları kendisine anlattığını söylediğini, katılan mağdureyle görüştüğünde olanları doğrulayıp sanığın kendisini taciz ettiğini söylediğini, sırtından skolyoz ameliyatı geçiren katılan mağdurenin vücudunda hâlen 26 tane platin bulunduğunu, bu nedenle sanığın kendisine dokunup "Hissediyor musun?" gibi sözlerini ve ilgisini yanlış yorumladığını, ancak sanığın bu hareketleri artık ilgi boyutunu aşınca katılan mağdurenin olayı okul müdürüne söylediğini, katılan mağdureyi elle ve sözle taciz eden sanıktan şikâyetçi olduğunu,
Mahkemede; katılan mağdurenin yaşadığı olayları genellikle kendileriyle paylaştığını, kardeşini kıskanmak gibi bir huyunun olmadığını, ilgi odağı olmak istemediğini,
Tanık ... 16.12.2015 ve 29.12.2015 tarihlerinde kollukta; katılan mağdure ile aynı sınıfta öğrenim gördüğünü, 11.12.2015 tarihinde bilişim dersinin öğretmeni olan sanığın sınıfa geldikten sonra katılan mağdureye seslenerek "... gel seninle yazmamız gereken evraklar var, işlemler yapılacak. Seninle Musta