Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/500 Esas 2021/250 Karar
Karar Dilini Çevir:
Ceza Genel Kurulu         2019/500 E.  ,  2021/250 K.
"İçtihat Metni"

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi

Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüsten sanık ...’ın TCK’nın 102/2, 102/5, 35/2, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 2 yıl 9 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Nazilli Ağır Ceza Mahkemesince verilen 23.05.2011 tarihli ve 361-149 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 10.11.2014 tarih, 1436-12356 sayı ve oy çokluğuyla;
"...5237 sayılı TCK'nın 35. maddesinde yer alan suça teşebbüs düzenlemesi incelendiğinde, kanun koyucunun 765 sayılı TCK'dan farklı olarak subjektif ölçüt yerine objektif ölçütü kabul ettiği, objektif ölçüte göre kişinin belli bir suçu işlemeye yönelik kastının tespit edilmiş olmasının sorumluluğunun tayini için gerekli olmasına karşılık, sadece kastının belirlenmesinin bu suça teşebbüsten dolayı sorumlu tutulması için yeterli olmadığı, failin belli bir suçu işlemeye yönelik kastla gerçekleştirdiği davranışın aynı zamanda o suça ilişkin icra hareketi niteliği taşıması gerektiği hususu tartışmasızdır. Aynı şekilde Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 31.10.2012 tarih ve 2012/9-1234 Esas, 2012/1825 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi, teşebbüsün varlığından söz edilebilmesi için kasıtlı bir suç işleme kararının olması, elverişli hareketlerle suçun doğrudan doğruya icrasına başlanması ve failin elinde olmayan nedenlerle suçun tamamlanmaması veya sonucun gerçekleşmemesi gerekmektedir. Bu bakımdan failin neticeyi gerçekleştirmek için yapmış olduğu hareketlerin suç tipi bakımından sonucu meydana getirmeye elverişli olup olmadığı somut olaya göre belirlenmeli ve elverişli olmadığı saptanırsa anılan hareket hazırlık hareketi kabul edilerek teşebbüs hükümlerinin uygulanamayacağı, aksi takdirde ise elverişli hareketlerin gerçekleştirilmesinin elde olmayan engel nedenle tamamlanamaması veya tamamlanmasına rağmen yine engel sebepten dolayı sonucun gerçekleşmemesi nedeniyle sanığın eyleminin teşebbüs safhasında kaldığı kabul edilerek ilgili suça teşebbüsten dolayı cezalandırılması yoluna gidilmelidir.
Anılan düzenleme kapsamında dosya incelendiğinde, sanığın gece vakti mağdurenin evine üst kısmından girdiği, üç katlı olan evin iç koridorunda mağdure ve çocuğunun kaldığı bölümün kapısını zorlamaya başladığı ve mağdureyle cinsel ilişki yaşamak istediğini söylediği ve devamında kapının kırılan camı yerine tahta ile kapatılan kısmını zorlayarak elini içeri sokup kapıyı açmaya çalıştığı sırada, mağdurenin mutfaktan aldığı bıçak ile sanığın kolunu yaralamasından sonra olay yerinden kaçtığı olayda, sanığın eylemlerinin TCK'nın 102/2. maddesinde düzenlenen nitelikli cinsel saldırı suçunun icra hareketlerini oluşturmadığı, hazırlık hareketleri kapsamında kaldığı, bu haliyle eylemlerin aynı Kanunun 105. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiş;
Daire Başkan Vekili K. Kayan;
"Oluş ve kabulde ihtilaf bulunmayan olayın oluşu şu şekildedir; mağdure köy yerinde en büyüğü on yaşında olan dört çocuğu ile birlikte yaşamakta, eşi ise yurt dışına çalışmaya gitmiş olup, uzun süredir gelip gitmemektedir. Sanık daha önce de cinsel içerikli olarak mağdureyi birden fazla kez taciz etmiştir. Olay gecesi de alkollü olduğu anlaşılan sanığın, önce mağdurenin evinin camına vurarak 'Seninle birlikte olmak istiyorum.' diyerek kapıyı açtırmak istediği, daha sonra çatıdan evin iç kısmına, koridora girdiği, sanığın mağdureye 'Orospu, başkaları ile düşüp kalkıyorsun, benimle de beraber olacaksın, yoksa gitmem seni bütün köye rezil ederim.' şeklinde hakaretli sözlerde bulunarak koridordaki kapının cam kısmına ince sunta yapıştırılmış bölümü kırarak elini uzatıp bu kapıyı açmak istediği, mağdurenin de mutfaktan aldığı bıçakla kapıyı açmak için uzanan koluna vurarak sanığı yaraladığı, sanığın yaralanması nedeniyle eylemini tamamlayamadan ayrıldığı anlaşılmaktadır.
Suçun teşebbüs halinde kalması için, cinsel suça ait icrai hareketlerden birinin kesinlikle yapılması gerektiği gibi bir görüş, suçu bütün olarak görmeyen bir yaklaşım olur. Bu değerlendirme, suçun cebir unsuru uygulanarak mağdurenin mukavemeti kırılırken, engel sebeplerin ortaya çıkması nedeniyle suçun tamamlanamaması halinde, henüz cinsel suça ait cinsel hareketlere başlanmadığı için bu durumlarda teşebbüsün olamayacağı gibi bir sonuca götürür ki bu doğru değildir. Örneğin nitelikli cinsel saldırı kastından şüphe edilmeyen bir sanık, evin içine girse ve mağdureyi cebir ile yatak odası veya diğer bir odaya doğru götürürken engel nedenlerle eylemini tamamlayamasa henüz cinsel bir davranış sergileyemediği için o ana kadar uyguladığı cebir hazırlık hareketi mi sayılacaktır. Şimdiye kadar böyle bir durumda teşebbüsün var olduğu tartışmasız kabul edilmiştir. Dosyamızdaki olayın buna uymadığı söylenemez. Sanık sözlerle mağdureye yönelik nitelikli cinsel saldırı niyet ve iradesini açıkça belli etmiştir. Bunu gerçekleştirmek için evin içine girmiş, koridor kapısının kontrplağını kırıp kapıyı açmak için elini uzattığı sırada mağdurenin bıçakla eline vurması üzerine, yaralanması nedeniyle eylemini tamamlayamamıştır. Sanık evin dışında kalmış ve evin içine girememiş olsa idi, o zaman sayın çoğunluk görüşündeki gibi icra hareketlerine başlanmamış olduğu kabul edilirdi. Fiziki yakınlık ve çok yakın tehlike hali oluşmuş, arada cam kısmı kırılmış bir kapı kalmış, sanık ile mağdure arasında kapıda birbirlerine temas edilebilen fiziki bir münakaşa vuku bulmuş ve mağdure sanığı bıçakla yaralayarak kendini savunabilmiş, sanık da eylemini bu nedenle tamamlayamamıştır. Böyle bir durumda, kast açıkça beyan edilmiş, evin içine girilmiş, koridor kapısı kırılmış, kapıda fiziki müdahale ve münakaşa aşamasına ulaşılmış, tam bu aşamada mağdurenin cesaretle bıçağı vurması ile yani etkin direnmesi ile sanığın kast ettiği eylemini gerçekleştiremediği olayda teşebbüsün bulunmadığı, o ana kadar olanların hazırlık hareketi kapsamında kaldığı, oluşan kısım itibari ile sadece cinsel tacizin gerçekleşmiş olduğunun kabulü mümkün değidir. Eylem, nitelikli cinsel saldırıya teşebbüstür. Nitekim yerel mahkeme de isabetli şekilde eylemi bu şekilde tavsif etmiştir.
Eylemin nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs olduğunun kabul edilmediği durumda, sayın çoğunluğun belirttiği şekilde cinsel taciz olarak kabulü kesinlikle mümkün değildir. Eylemi en azından basit cinsel saldırıya teşebbüs olarak kabul etmek gerekir. Zira sanığın, gerçekleştirmek istediği ancak başaramadığı eylemin nitelikli cinsel saldırı olduğunun kabul edilmediği durumda, sanığın en azından nitelikli saldırıdan bir adım önceki eylemler olan basit cinsel saldırı eylemlerini yapmak istediğinin kabulü tabii bir neticedir. Esasen sayın çoğunluk, eylemi hazırlık hareketi kapsamında değerlendirince bu ihtimali değerlendirme dışı tutmuştur. Sayın çoğunluk gibi böyle durumlarda, eylem hazırlık hareketi olarak kabul edilirse sokakta sözle öpmek veya okşamak gibi basit cinsel harekette bulunmak isteğini de açıkça beyan ederek mağdureye yönelen bir sanığın, birinin müdahelesi veya ayağının takılması gibi bir engel nedeniyle bunu başaramadığı hallerde, basit cinsel saldırıya teşebbüsten değil, cinsel taciz suçundan cezalandırılmaları gibi bir sonuca varılacaktır ki bu doğru bir sonuç değildir." düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Nazilli 1.Ağır Ceza Mahkemesi ise 18.03.2015 tarih 46-114 sayı ile; "... sanık sözlerle mağdureye yönelik nitelikli cinsel saldırı niyet ve iradesini açıkça belli etmiştir. Bunu gerçekleştirmek için evin içine girmiş, koridor kapısının kontörplakını kırıp kapıyı açmak için elini uzattığı sırada mağdurenin bıçakla eline vurması üzerine, yaralanması nedeniyle eylemini tamamlayamamıştır. Sanık evin dışında kalmış ve evin içine girememiş olsaydı, o zaman sayın çoğunluk görüşündeki gibi icra hareketlerine başlanmamış olduğu kabul edilirdi. Fiziki yakınlık ve çok yakın tehlike hali oluşmuş, arada cam kısmı kırılmış bir kapı kalmış, sanık ile mağdure arasında kapıda birbirlerine temas edilebilen fiziki bir münakaşa vukubulmuş ve mağdure sanığı bıçakla yaralayarak kendini savunabilmiş, sanıkta eylemini bu nedenle tamamlayamamıştır. Böyle bir durumda, kast açıkça beyan edilmiş, evin içine girilmiş, koridor kapısı kırılmış, kapıda fiziki müdahale ve münakaşa aşamasına ulaşılmış, tam bu aşamada mağdurenin cesaretle bıçağı vurması ile yani etkin direnmesi ile sanığın kast ettiği eylemini gerçekleştiremediği olayda, teşebbüsün bulunmadığı, o ana kadar olanların hazırlık hareketi kapsamında kaldığı, oluşan kısım itibari ile sadece cinsel tacizin gerçekleşmiş olduğunun kabulü mümkün değidir. Eylem, nitelikli cinsel saldırıya teşebbüstür." gerekçesiyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.07.2018 tarihli ve 154647 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya, kararına direnilen Daireye gönderilmiş, inceleme yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesince 21.11.2018 tarih ve 6776-6913 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 16.04.2019 tarih ve 30-335 sayı ile 18.03.2015 tarihli gerekçeli kararın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına ve katılan mağdure vekiline tebliğinin sağlanması için Yerel Mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmiş, anılan eksikliklerin giderilmesinden sonra ... ve katılan mağdure vekili tarafından kararın temyiz edilmemesi nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Ceza Genel Kuruluna tekrar iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Katılan mağdure Nursel hakkında kasten yaralama, sanık ... hakkında resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçlarından verilen beraat ile sanık ... hakkında hakaret suçundan verilen mahkûmiyet hükümleri temyiz edilmeksizin, sanık ... hakkında mala zarar verme suçundan kesin nitelikte adli para cezasına hükmedilmek, konut dokunulmazlığının ihlâli suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ise Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüsten kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılacaktır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin cinsel taciz suçunu mu yoksa teşebbüs aşamasında kalan beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Suç tarihinde yirmi iki yaşında olan sanık ...’ın bekâr olduğu ve berberlik mesleğini icra ettiği,
Katılan mağdure Nursel Akdağ’ın suç tarihinde otuz yaşında olduğu, evli olup dört çocuğuyla birlikte yaşadığı, eşinin yurt dışında çalıştığı, (Kararın devam eden kısımlarında katılan mağdure Nursel Akdağ'dan "mağdure" olarak söz edilecektir.)
30.07.2009 tarihli görgü ve tespit tutanağında; olay yerinin mağdurenin ikamet ettiği ev olduğu, evin doğu kısmında giriş kapısının bulunduğu, 1. katta mağdurenin oturduğu 2. katta ise mağdurenin kayınvalidesi Naciye Akgül’ün yaşadığı ancak halihâzırda Naciye Akgül’ün Almanya’da bulunması sebebiyle 2. katın boş olduğu, 2. katın üst kısmında teras bölümünün bulunduğu, terasın doğu cephesinin açık, diğer cephesinin ise kapalı olduğu, evin terasından 1. katın iç kısmına merdivenle geçiş bulunduğu, kan izlerinin görüldüğü, mağdurenin olay sırasında bulunduğunu bildirdiği odanın giriş kapısının demir ve cam kısmının ise kontrplak olduğu, kapının kontrplak kısmının 20 cm genişliğinde kırılmış olduğu, evin teras kısmında bulunan kan izlerinin mağdurenin evinin yanında bulunan belediye’ye ait binanın üst kısmına doğru devam ettiği, kan izlerinin bu binanın 1. katında bulunan tuvaletin ön kısmında yoğunlaştığının tespit edildiği,
30.07.2009 tarihinde kolluk görevlilerince düzenlenen olay yeri inceleme raporuna göre; olayın meydana geldiği evin 2 katlı olduğu, çatısının bulunmadığı, üst kısmının terastan oluştuğu, evin koridora açılan gri renkli demir kapısı üzerinde yapılan incelemede; kapı penceresinin bulunduğu bölümün ahşap sunta bir malzeme ile kapatılmış olduğu, bu bölüm üzerinde zorlama sonucu yeni oluştuğu değerlendirilen 28x20cm ölçülerinde kırılmanın görüldüğü, teras yönünde merdivenlerden yukarı doğru çıkıldığında kilitli durumdaki teras kapısının üzerinde kan izlerinin bulunduğu, bu kan izlerinin teras kapısı üzerine tırmanarak çıkan bir kişiden tırmanma esnasındaki sürtünme sonucu oluşan kan izi ve lekeler olabileceğinin değerlendirildiği,
30.07.2009 tarihinde sanık hakkında düzenlenen genel adli muayene raporunda; sağ ön kol dış yüzeyde bileğin 10 cm yukarısında 7-8 cm boyunda damar kesisi bulunan cilt-cilt altı kesisinin bulunduğunun, hayati tehlikesinin bulunmadığının, kati raporun ortopedi uzmanınca verilmesi gerektiğinin, 1,74 promil alkollü olduğunun belirtildiği,
30.07.2009 tarihinde tanık Emin Yakar ve kolluk görevlileri tarafından imzalanan tutanağa göre; sanığın kolundan yaralı bir şekilde Horsunlu Yeni Mahalle Okullar Caddesi üzerinde yatmakta olduğu, yanında arkadaşı tanık Emin’in bulunduğu, yaralı olan sanığa ve arkadaşı tanık Emin’e ne olduğunun sorulması üzerine sanığın "Umumi tuvaletin kapısındaki cama vurdum. Cam kırıldı, kolumu kesti." şeklinde cevap verdiği,
30.07.2009 tarihli ihbar tutanağına göre; ... isimli şahsın telefonla arayarak sanığın mağdurenin evine girdiğini söylediği,
17.08.2009 tarihinde Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından mağdure hakkında düzenlenen raporda; hâlihazırda mağdurede akut stres belirtilerinin olduğu, bunun travma sonrası stres bozukluğu gibi kalıcı bir bozukluğa dönüşüp dönüşmediğinin anlaşılabilmesi için olaydan en az bir ay sonra yeniden değerlendirme yapılması gerektiği ve ancak bundan sonra kesin kararın verilmesinin uygun olacağının belirtildiği,
04.09.2009 tarihinde Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından mağdure hakkında düzenlenen raporda; mağdurede travma sonrası stres bozukluğunun saptandığının, maruz kaldığı eylem nedeniyle mağdurenin ruh sağlığının bozulduğunun belirtildiği,
24.09.2009 tarihinde Nazilli Devlet Hastanesince sanık hakkında düzenlenen rapora göre; sol el bileği dorsalinde eski opere kesi tespit edildiği, olayın sanığın vücuduna acı verdiği, sağlığını ve algılama yeteneğini bozmadığı, duyulardan veya organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflamasına yol açmadığı, hayati fonksiyonlarını etkilemediği, iyileşme olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine neden olmadığı, basit tıbbi müdahale ile iyileşemeyeceği ve hâlihazırda şifâ bulduğu,
27.09.2009 tarihli Kuyucak Cumhuriyet Başsavcılığının Ek Kararı ile; mağdurenin ağabeyi tanık Mehmet Arslan hakkında sanığa karşı silahla kasten yaralama suçuna teşebbüsten kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği,
25.08.2010 tarihinde Adli Tıp Kurumu 6. Adli Tıp İhtisas Kurulunca mağdure hakkında düzenlenen raporda; kendisinde post travmatik stres bozukluğu denilen psikiyatrik bozukluk tespit edilen mağdurenin, maruz kaldığı iddia edilen cinsel saldırı olayının mahkemece sübutu ve kabulü hâlinde tespit edilen bulguların ruh sağlığında bozulma olarak değerlendirileceğinin belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan mağdure Nursel 30.07.2009 tarihinde Kollukta; olay günü saat 03.30-04.00 sıralarında evinde uyumakta olduğunu, dışarıdan sesleri duyarak pencereden baktığında sanığın, evinin kapısını zorla açmaya çalıştığını ancak açamadığını gördüğünü, bunun üzerine evin bitişiğindeki binadan girip kaldığı odanın kapısında bulunan suntayı kırarak içeri girmeye çalıştığını, sanığı uyardığını, ancak sanığın kendisini dinlemediğini, sanığın kendisine hitaben "Orospu, başkalarıyla yatıp kalkıyorsun. Benimle de beraber ol. Benimle beraber olmazsan ben buradan gitmem. Benimle ilişkiye girmezsen, senin başkalarıyla yatıp kalktığını herkese söyleyip, seni köyde rezil ederim." dediğini, tüm çabalarına rağmen sanığın kendisini oğlu tanık ...’ın yanında zor duruma soktuğunu, namusunu korumak amacıyla bıçağın ucu ile sanığı kol kısmından hafif bir şekilde yaraladığını, daha önceden de sanığın kendisini rahatsız ettiğini ancak kocasına bu durumu anlatmaktan kaçındığını, sanığı yaralaması üzerine sanığın kendisine hitaben "Bana bu yaptığın yanında kalmayacak. Bunu ödeyeceksin orospu." dediğini, sanıktan davacı ... şikâyetçi olduğunu,
Savcılıkta; 4 çocuğuyla birlikte yaşadığını, en büyük çocuğunun 10 yaşında olduğunu, eşinin yurt dışında kaldığını ve 3 yıldır hemen hemen hiç gelmediğini, kendileriyle ilgilenmediğini, kendisinin hurdacılık yapmak, köyden ve kaymakamlıktan yardım almak suretiyle geçimini sağladığını, sanığın olay tarihinden önce muhtelif zamanlarda kendisiyle birlikte olmak istediğini, kendisinin ise sanığı tersleyip ona evli olduğunu, çocuklarıyla ilgilenmesi gerektiğini ve rahatsızlık vermemesini söylediğini, yalnız yaşadığından olayların bu noktaya geleceğini tahmin etmediğini, daha önce şikâyetçi olmadığını ve kimseye bu durumdan bahsetmediğini, köy yerinde yanlış anlaşılacağından korktuğunu, sanığın olay gecesi evin yanından pencereye vurarak kendisini ve tanık Metin'i uyandırdığını, kendisine hitaben "Sana aşığım, seninle birlikte olmak istiyorum. Bir kere birlikte olalım. Söz aramızda kalacak." şeklinde ifadelerde bulunması üzerine kendisinin sanığa bağırarak, çekip gitmesini söylediğini, sanığın gittiğini düşünürken evin teras kısmından içeriye girdiğini fark ettiğini, sanığın evin iç koridorundan kendisinin ve çocuklarının yaşadığı bölüme açılan kilitli olan kapıyı zorladığını sanığın içeriye girmeye çalışırken "Orospu" demek suretiyle hakaret ettiğini, başkalarıyla düşüp kalktığını, birlikte olmak istediğini aksi taktirde gitmeyeceğini ve kendisini tüm köye rezil edeceğini söylediğini, bu sırada sanığın yine kapıyı zorlamaya devam ettiğini, kapının normalde üst tarafı cam olan bir oda kapısı tarzında olduğunu, evin dış kapısının bulunmadığını, bu kapının cam olması gereken yerinin daha önceden kırıldığını, bu nedenle kendisinin o bölüme sunta taktığını, sanığın bu suntayı kırarak kapıyı açmaya çalıştığını, bunun üzerine kendisinin sanığın yaptığı hakaretler nedeniyle öfkelenerek korku içerisinde mutfağa yöneldiğini, yanına bıçak aldığını, suntayı kırıp kapıyı açmaya çalıştığı sırada sanığın koluna bıçakla vurduğunu, amacının tamamen kendisini korumak olduğunu, sanığın yaralandıktan sonra hemen evden uzaklaştığını, kendisinin çok korktuğu için kimseye haber vermediğini, sonrasında olayı ağabeyi tanık ...’a anlattığını, ağabeyinin jandarmayı arayarak olayı ihbar ettiğini,
Mahkemede; sanıktan herhangi bir talepte bulunmadığını, eşiyle arası iyi olmadığı için eşinin kendisine para göndermediğini, çöp toplayarak çocuklarını doyurma çabasında olduğunu, cinsel yönden herhangi bir ihtiyaç duymadığını ve kimseyle ilişkisinin olmadığını, çocuğu hasta olsa 112 acil servisi telefonla arayacağını, sanıktan yardım istemeyeceğini,
Tanık ... Kollukta; mağdurenin annesi olduğunu, olayın meydana geldiği gün ve saatte evde uyuduğunu, evden bir gürültü gelmesi üzerine uyandığını, pencereden baktığında sanığın evin koridor kısmında bulunduğunu gördüğünü, sanığın mağdureden kapıyı açmasını istediğini, mağdurenin sanığa gitmesini ve rahatsız etmemesini söylediğini, sanığın mağdureye hitaben "Açsana kapıyı a.m.n. sinkaf ettiğimin" dediğini, mağdurenin sanığı nasıl yaraladığını görmediğini,
Savcılıkta; sanığın çatıdan girerek 3 katlı apartman görünümündeki evin koridorundan demir kapı ile ayrılmış olan kendisinin, annesinin ve 3 kardeşinin yaşadığı bölüme girmeye çalıştığını bizzat gördüğünü, sanığın mağdureye küfür ederek kapıyı açmasını istediğini, mağdurenin ise rahatsız etmemesini ve derhal uzaklaşmasını istediğini, kendisinin çok korktuğunu, karanlık olduğu için sanığın kolunun nasıl yaralandığını bilmediğini, sanığın olay tarihinden önce de pencerenin önüne gelerek mağdureye kapıyı açmasını söyleyerek defalarca rahatsız ettiğini,
Mahkemede; sanığın evlerinin yakınlarında berber dükkânı işlettiğini, sanığı bu nedenle tanıdığını, sanığın daha önce evlerine hiç gelmediğini, olay günü uyandığında mağdureyi uyandırdırarak, birisinin cama tıklattığını söylediğini, mutfağın yanında bulunan yerdeki lambanın yanması üzerine eve birisinin girdiğini anladıklarını, ev kapısının kontrplak kısmını birisinin açmaya çalıştığını, kendisinin mağdureye "Jandarmayı ara." dediğini ancak mağdurenin "Gelene kadar kaçar." diyerek cevap verdiğini, kendisi yatmaya gitti

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat