"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 18-91
Sanık ... hakkında tehdit suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında İstanbul Anadolu (Kapatılan) 13. Sulh Ceza Mahkemesince 06.03.2013 tarih ve 1709-367 sayı ile eylemin teşebbüs aşamasında kalmış yağma suçunu oluşturabileceği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi üzerine dosyanın gönderildiği İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesince 27.12.2013 tarih ve 367-449 sayı ile sanığın beraatine karar verilmiştir.
Hükmün katılan vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 23.11.2017 tarih ve 14631-5763 sayı ile;
“Katılan ... vekilinin Ümran Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunmuş olduğu şikâyet dilekçesi ile aşamalarda değişmeyen ve kendi içinde olduğu kadar bir biri ile de uyumlu olan katılan ve tanıklar ..., ...'ın aşamalardaki beyanları; sanığın aşamalardaki 'kendisine ödenmesi gereken hisse bedelinin ödenmemesi nedeniyle telefonla arayarak ve mesaj atarak bu bedeli istediği' yönündeki kısmen katılan ve tanık beyanlarını doğrular nitelikteki savunması bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde; sanığın katılanı telefonla arayarak tehdit ile para talep ettiği hususunun sanığın tevil yollu ikrarı ile de sabit olduğu; ancak katılan ve sanığın bir dönem hissedarı olduğu şirkete ait işletme kayıtlarının incelenmesi suretiyle, sanığın iddia ettiği üzere şirkete devrettiği hisseleri karşılığında alacağının bulunup bulunmadığı, devrettiği hisseleri karşılığında kendisine bir ödeme yapılıp yapılmadığı, yapıldı ise ne kadar yapıldığı ve sanığın hâlen alacağının bulunup bulunmadığı hususları araştırılıp, sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeyerek, eksik inceleme ile yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 01.03.2018 tarih ve 18-91 sayı ile ilk hükmünde direnerek önceki hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.05.2018 tarihli ve 33795 sayılı "onama" istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun’un 36. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 307. maddesi uyarınca, kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 05.11.2020 tarih ve 1891-3852 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; sanık müdafisinin 23.02.2018 tarihli dilekçesinde belirttiği mazereti hakkında bir karar verilmemesinin ve teşebbüs aşamasında kalmış yağma suçundan yargılanan sanık hakkında müdafisi hazır bulundurulmaksızın hüküm kurulmasının, savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık ... hakkında tehdit suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında İstanbul Anadolu (Kapatılan) 13. Sulh Ceza Mahkemesince eylemin teşebbüs aşamasında kalmış yağma suçunu oluşturabileceği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği,
İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesince 05.11.2013 tarihli tensip zaptı ile sanık hakkında CMK'nın 150/3. maddesi gereğince müdafi tayini için İstanbul Baro Başkanlığına yazı yazılmasına karar verildiği, İstanbul Barosu Başkanlığına yazılan yazı sonucu da sanık için Avukat ...'ın müdafi olarak görevlendirildiği,
Sanığın, müdafisinin hazır bulunmadığı 27.12.2013 tarihli oturumda savunmasının alındığı,
Sanık ... müdafisi Av. ...'ın 23.02.2018 tarihli dilekçeyle, mesleki mazereti nedeniyle 01.03.2018 tarihinde yapılacak duruşmaya katılamayacağını belirtip mazeretinin kabul edilmesine yönelik talepte bulunduğu,
Yerel Mahkemece 01.03.2018 tarihli oturumda, sanık ... müdafisi Av. ... tarafından mazeret dilekçesi verildiği hususu duruşma tutanağına geçirildikten sonra, sırasıyla sanık ve katılan vekilinin bozmaya karşı beyanları alınıp, Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasına karşı önce katılan vekiline ardından da son sözle birlikte sanığa söz verildikten sonra sanık ... müdafisi Av. ...’ın yokluğunda ve mazeret dilekçesi hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmadan direnme kararına konu beraat hükmünün verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Oldukça geniş bir kavram olan savunma hakkı, şüpheliyi ve sanığı ilgilendirdiği kadar, bir gün şüpheli veya sanık konumuna düşebilecek toplumda yaşayan herhangi bir ferdi, dolayısıyla da toplumu ve yine adaleti sağlama yükümlülüğü bulunan Devleti ilgilendirmektedir. Çünkü; ceza yargılamasında savunma, yargılamanın sonucunda verilen ve iddia ile savunmanın değerlendirilmesinden ibaret olan, hükmün doğru olmasını sağlar. Bu yönüyle, geniş bir bakış açısı ile değerlendirilmesi gereken savunma hakkı, susma, soru sorma, kendi aleyhine işlemlere katılmama, tercümandan yararlanma, kanıtların toplanmasını isteme, duruşmada hazır bulunma gibi hakların yan