Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2021/198 Esas 2021/359 Karar
Karar Dilini Çevir:
Ceza Genel Kurulu         2021/198 E.  ,  2021/359 K.
"İçtihat Metni"


Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 15. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza

Nitelikli dolandırıcılık ve resmî belgede sahtecilik suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanıklar ... ve ...'ın eylemlerinin nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs ve özel belgede sahtecilik suçlarını oluşturduğu kabul edilerek, TCK'nın 158/1-d, 35/2, 62 ve 52/2-4 maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis ve 7.500 TL adli para cezasına ve taksitlendirmeye, aynı Kanun'un 207/1 ve 62. maddeleri uyarınca ise 1 yıl 8 ay hapis cezasına, ertelemeye ve denetim süresi belirlenmesine, her iki suç bakımından aynı Kanun'un 53/1. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına ilişkin Karabük Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26.03.2015 tarihli ve 178-55 sayılı hükümlerin sanıklar müdafileri ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 03.12.2018 tarih ve 1385-8789 sayı ile nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçu yönünden onanmasına, özel belgede sahtecilik suçu yönünden ise TCK'nın 53. maddesine ilişkin olarak düzeltilerek onanmasına karar verilmiş ve hükümler kesinleşmiştir.
Hükümlerin kesinleşmesinden sonra sanıklar müdafilerinin, yargılamanın yenilenmesine ilişkin taleplerinin Karabük Ağır Ceza Mahkemesince 28.05.2019 tarih ve 178-55 sayı ile reddi kararına yönelik itirazlarının itiraz mercisi Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesince 10.10.2019 tarih ve 1291 değişik iş sayı ile reddine karar verilmiştir.
Merci kararına karşı Adalet Bakanlığınca 16.04.2020 tarih ve 94660652-105-78-5713-2020-Kyb sayı ile kanun yararına bozma isteminde bulunulması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 12.06.2020 tarih ve 44385 sayı ile;
"...Dosya kapsamına göre, sanıklar müdafilerinin hükme esas alınan Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 04.10.2012 tarihli raporunun sahte olduğu gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi talebinde ileri sürdükleri hususun, hükme esas alınan raporun kesin olarak sahte olduğunun sabit olmaması sebebiyle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmiş ise de, sanıklar müdafilerinin ibraz ettikleri 12.04.2019 tarihli Ulusal Kriminal Büro tarafından hazırlanan rapor içeriğine göre, yargılamanın yenilenmesi talebi olarak ileri sürülen delillerin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 318 ilâ 321. maddeleri uyarınca yargılamanın yenilenmesini gerektirecek mahiyette olup olmadıklarının tespiti bakımından, kabule değer görülerek, toplanacak diğer delillerle birlikte değerlendirildikten sonra, yargılamanın yenilenmesinin kabul veya reddine karar verilmesinin uygun olacağı gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği," gerekçesiyle kararın kanun yararına bozulması istenmiştir.
Dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 19.10.2020 tarih, 5902-9963 sayı ve oy çokluğu ile;
"...Müşteki ile sanık ...'in eski ortak oldukları ve o dönemlerde müştekinin bankaya ödeme talimatı yazılabilmesi için sanık ...'a vermiş olduğu imzalı boş kâğıdın ortaklık bittikten sonra Hasan ve onun kardeşi diğer sanık ... tarafından borç senedi hâline getirilerek icra takibi başlatıldığı, böylece atılı suçların işlendiği iddiası sonrasında yapılan yargılama ile sanıkların mahkûmiyetine karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiş olup, dosya kapsamında sonradan sanık müdafisinin talebiyle alınan ve dosyaya sunulan ulusal kriminal büro raporunun yeni delil mahiyetinde olduğu ve Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün raporunda belirtilen fulaj izinin hem sahteciliğe konu senette olmadığı, hem de mahkeme tarafından yanlış yorumlandığı gerekçesiyle sanıklar müdafilerinin kanun yararına bozma talebinde bulundukları anlaşılmış olup, sunulan son bilirkişi raporunda mahkemenin gerekçesine esas teşkil eden fulaj izinden kaynaklı silme ve sahtecilik hususunun doğrulanmadığı, Adli Tıp Kurumu raporu ve Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Laboratuvarı raporunun içeriklerinin birbiriyle ve son rapor ile çeliştiği ve tüm bu hususların bir arada değerlendirilmediği ve tartışılmadığı nazara alındığında; yargılamanın yenilenmesi sebepleri ile birlikte tartışılarak kabul veya ret kararı verilmesi gerektiğinden kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, itirazın reddine ilişkin Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.10.2019 tarihli ve 2019/1291 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi gereğince bozulmasına, aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde mercisince yerine getirilmesine," karar verilmiş;
Daire Üyesi S. Öztürk;
"...Temyiz incelemesine konu olayda, özel bir laboratuvardan hükümlü müdafisi tarafından temin edilmiş raporun içeriği itibarıyla kanunun aradığı anlamda yeni bir delil olarak kabulünün mümkün olmadığı, bu rapor haricinde başkaca bir delil ibraz edilmediği, sayın Daire çoğunluğunun kabul ettiği karar metninde adli tıp raporunun varlığından bahsedilmiş ise de tarih ve sayı bilgisinin yer almadığı gibi dosya kapsamında bahse konu raporun mevcut olmadığı, ayrıca Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talepli yazısı ve buna atfen düzenlenen tebliğnamede de adli tıp raporundan bahsedilmediği, bu hâliyle Yerel Mahkeme kararının yerinde olduğu, kanun yararına bozma talebinin reddi gerektiği," görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 25.03.2021 tarih ve 44385 sayı ile;
"...Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 04.10.2012 tarihli raporunda belirlenen 15.03.2007 tarihli 'Borç Senedidir' başlıklı belge üzerinde fulaj izleri bulunduğuna ilişkin tespitin tüm yargılama boyunca tartışıldığı, tartışmaların mahkeme gerekçesinde ele alındığı, temyiz aşamasında dile getirildiği, bu şekilde yargılamaya konu belgedeki fulaj izlerinin bulunmadığına ilişkin savunmanın artık yeni bir olay veya delil olarak kabul edilemeyeceği, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 tarihli ve 3-2 sayılı kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23.03.2010 tarihli ve 2/29-56 sayılı kararında ifade edildiği üzere; olağanüstü yasa yollarında, her türlü hukuka aykırılık iddiasının gündeme getirilemeyeceği, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvuruların, temyiz yasa yolundan farklı olarak olağanüstü yasa yollarına konu edilemeyeceği, Yerel Mahkeme yargılamaya konu belge üzerindeki fulaj izlerinden başka, sanık ...'in sosyal ve ekonomik durumunu araştırıp katılan ile aralarında borç alışverişini gerektirir bir husus bulunmadığı hususunu temel gerekçe olarak göstermiş, bu şekilde ileri sürülen fulaj izine ilişkin yargılamanın yenilenmesi sebebinin, Yerel Mahkemenin gerekçesindeki tespitlerin gerçek dışı olduğunu ispatlamaya elverişli olmadığı, yalnız başına veya daha önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sonuca etkili olacak yeni olay veya delil niteliğinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 04.10.2012 tarihli raporunun sahte olarak düzenlendiğine ilişkin açılmış bir soruşturma, devam eden veya tamamlanan bir yargılamanın bulunmadığı, sanıklar tarafından özel bir bürodan alınan raporun anılan polis kriminal raporunun sahte olması sonucunu doğurmayacağı, yargılamanın yenilenme dilekçesinde CMK'nın 311/1-a kapsamında dile getirilen içerik itibarıyla sahte olduğuna yönelik tespitin, 'duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği' olarak değerlendirilemeyeceği de aşikardır.
Yargılamaya konu belge ile ilgili menfi tespit davası sürecinde Adli Tıp Kurumundan alınan rapor ile Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü raporu arasında çelişki bulunduğu hususu çoğunluk gerekçesinde yargılamanın yenilenmesi gerekçeleri arasında gösterilmiş ise de, bu delillerin kesinleşme öncesinde dosya içinde bulunduğu, yeni delil olmadığı gibi, bu yönde bir uyuşmazlık var ise bu hususun 'eksik inceleme' kapsamında ancak CMK'nın 308. maddesi kapsamında ileri sürülebileceği," görüşüyle Özel Dairenin kanun yararına bozma kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 15. Ceza Dairesince, 17.05.2021 tarih ve 3857-4961 sayı ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulüne karar verilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Katılan ... vekili 13.10.2009 havale tarihli dilekçe ile; daha önce katılanın ortağı olan sanık ... ile katılan arasında şirketler tasfiye edildikten sonra anlaşmazlık çıktığını, bu nedenle hukuk mahkemelerinde davalar açıldığını, diğer sanık ...'ın ise sanık ...'in ağabeyi olduğunu, ancak katılanın sanık ... ile arasında herhangi bir hukuki ilişki ve para alışverişi olmadığı hâlde sanık ...'in katılan aleyhine alacaklısı sanık ..., borçlusu katılan olan, 31.12.2008 ödeme tarihli ve 200.000 TL bedelli borç senedine dayanan alacağı olduğu iddiası ile icra takibi başlattığını, ödeme emrinin 12.10.2009 tarihinde tebliğ edildiğini, katılanın sanık ...'e ortaklıklarının devam ettiği dönemde zaman zaman imzalı boş kâğıt verdiğini ve bunlardan birinin doldurulup sanık ...'e verildiğini belirterek sanıklar hakkında şikâyetçi olduğu,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 07.01.2010 tarih ve 156405-756 sayı ile; sanıkların alınan savunmalarında üzerlerine atılı suçlamayı kabul etmedikleri, sanık ...'in katılana verdiği borç para karşılığında takibe koyduğu senedi aldığını beyan ettiği, katılanın da borç senedi altındaki imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiği, senedin sahte olarak düzenlendiği yönünde katılanın soyut iddiası dışında başkaca delil de elde edilemediği gerekçeleriyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği,
Katılan vekiline 21.01.2010 tarihinde tebliğ edilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik katılan vekilinin 28.01.2010 tarihli itirazı üzerine Sincan (Ankara Batı) 1. Ağır Ceza Mahkemesince 13.05.2010 tarih ve 597 değişik iş sayı ile; dosya kapsamına göre kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği ve sanıklar hakkındaki kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleştiği,
Katılan vekilinin, 13.10.2009 havale tarihli dilekçesinde belirttiği aynı olaya ilişkin olarak 09.02.2012 tarihli dilekçesi ile bu defa Karabük Cumhuriyet Başsavcılığına müracaatta bulunması üzerine Karabük Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/662 sayılı dosyasında sanıklar hakkında başlatılan soruşturma kapsamında Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünden alınan 04.10.2012 tarihli ve 2415 sayılı uzmanlık raporu ile; "Borç Senedidir" başlıklı 15.03.2007 tarihli belgedeki borçlu ve alacaklı imzalarının farklı mürekkepli kalemlerle atıldığı, kıyasen gönderilen 16.02.2007 tarihli talimat yazısı ile suça konu belgedeki imza yerlerinin aynı/yakın olduğu, her iki belgedeki katılana ait imzaların aynı mürekkepli bir kalemle atıldığı, suça konu belgede standart marj ayarlarının kullanılmadığı, yazıların kâğıdın üst kısımlarından başlamadığı ve kağıdın sol kısmında sağ kısmına oranla daha az kenar boşluğu bırakıldığı, suça konu belge üzerinde katılanın başka bir belgeye atılmış imzasına ait fulaj izlerinin olduğu, 16.02.2007 tarihli talimat yazısı üzerinde ise katılanın başka bir belgeye atılmış imzasına ait fulaj izlerinin yanı sıra başka bir belge üzerine yazılmış "ANKARA", "şubeniz neznindeki", "23.000" ve "yirmiüçbin" ibarelerine ait fulaj izlerinin de olduğu, bulgular birlikte değerlendirildiğinde suça konu belgenin katılanın boş belgelere atılmış imzalarından faydalanılmak suretiyle düzenlenmiş olmasının ihtimal dahilinde olduğunun değerlendirildiği,
Karabük Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 13.02.2013 tarihli ve 180-16 sayılı iddianame ile; kardeş olan sanıkların fikir, irade ve eylem birlikteliği ile sahte borç senedi düzenleyerek katılan aleyhine icra takibi başlattıkları, kamu kurumu niteliğindeki icra müdürlüğünü araç olarak kullandıkları, her ne kadar sanıklar hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma yapılıp 07.01.2010 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de ekspertiz raporundaki tespitlerin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yaptırılmadığı, bu sebeple ekspertiz raporunun yeni bir delil niteliği taşıdığı belirtilerek sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık ve resmî belgede sahtecilik suçlarından kamu davası açıldığı,
Karabük Ağır Ceza Mahkemesince 11.04.2013 tarih ve 37-54 sayı ile; suça konu borç senedinin düzenlenme yerinin Ankara ili olduğu, katılan ile sanık ...'in daha önce Ankara Tandoğan'da ortak iş yerlerinin bulunduğu, ayrıca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine karar vermiş olan Sincan (Ankara Batı) l. Ağır Ceza Mahkemesince sanıklar hakkında kamu davası açılabilmesi için bir karar verilmesi gerektiği yönünde usulü eksiklik bulunduğu gerekçeleriyle dosyanın yetkisizlik kararı ile Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği,
Dosyanın gönderildiği Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesince 26.07.2013 tarih ve 258-267 sayı ile; sanıklar hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itiraz Sincan (Ankara Batı) 1. Ağır Ceza Mahkemesince reddedildikten sonra Karabük Cumhuriyet Başsavcılığının yeni deliller nedeniyle kamu davası açabilmesinin Sincan (Ankara Batı) 1. Ağır Ceza Mahkemesinin bu hususta karar vermesine bağlı olduğu gerekçesiyle dosyanın CMK'nın 173/6. maddesi uyarınca karar verilmek üzere Sincan (Ankara Batı) 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği,
Dosyanın gönderildiği Sincan (Ankara Batı) 1. Ağır Ceza Mahkemesince 02.10.2013 tarih ve 3065 değişik iş sayı ile; dosya içerisinde bulunan 04.10.2012 tarihli ekspertiz raporunun yeni bir delil niteliği taşıdığı gerekçesiyle, sanıkların yargılanmasının temini için sanıklar hakkındaki kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itirazın reddine ilişkin 13.05.2010 tarihli ve 597 değişik iş sayılı kararın iptali ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 07.01.2010 tarihli ve 156405-754 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının CMK'nın 173/4. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verildiği,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 22.10.2013 tarihli ve 35960-2008 sayılı iddianame ile; sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık ve resmî belgede sahtecilik suçlarından kamu davası açıldığı, Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesince 31.10.2013 tarih ve 366-351 sayı ile suça konu senetlerin Karabük İcra Müdürlüğü aracılığı ile takibe konulduğu ve bu nedenle sanıklara atılı suçların Karabük ilinde gerçekleştiği gerekçesiyle dosyanın Karabük Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, akabinde Karabük Ağır Ceza Mahkemesince 27.12.2013 tarih ve 242-255 sayı ile verilen karşı yetkisizlik kararı üzerine yargı yerinin belirlenmesi istemiyle dosyanın gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesince 09.06.2014 tarih ve 5309-6342 sayı ile Karabük Ağır Ceza Mahkemesinin yetkisizlik kararının kaldırılmasına karar verildiği,
Karabük Ağır Ceza Mahkemesince 26.03.2015 tarih ve 178-55 sayı ile; "Katılan ...'ın 2007 yılında Ankara ilinde faaliyet gösteren şirketinin bulunduğu, sanıklardan ...'ın katılana ait şirkette çalıştığı, ayrıca şirketin ortaklarından olduğu, katılanın kendi adına şirkete ait birçok işin takibinin yapılabilmesi için sanık ...'e yetki verdiği, tam tarihi belli olmamakla birlikte 2007 yılı Mart ayında sanık ...'in şirkete ait bir kısım evrakı katılana imzalattırdığı sırada Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 04.10.2012 tarihli rapordan anlaşılacağı üzere, fulaj izlerinden üzerinde 'ANKARA, şubeniz nezdindeki, 23.000 ve yirmi üç bin' ibareleri bulunan belgeyi de imzalattığı, akabinde bu belgenin üzerindeki yazıların sanıklar tarafından silindiği, sonrasında suça konu bu belgeyi alacaklısı diğer sanık ..., borçlusu katılan, tanzim tarihi 15.03.2007, ödeme tarihi 31.12.2008 ve borç miktarı 200.000 TL olarak borç senedi şeklinde dolduran sanıkların, suça konu sahte belgeyle katılan aleyhine Karabük ilinde icra takibi başlattıkları, sanık ...'in diğer sanık ...'in ağabeyi olup Karabük ilinde ikamet ettiği, sanık ... ile Ankara ilinde ikamet eden katılan arasında herhangi bir hukuki ve ticari ilişki olmadığı, katılanın icra takibine itiraz etmesi üzerine Karabük İcra Hukuk Mahkemesinin 01.03.2010 tarihli ve 2009/465-2010/103 E-K sayılı ilamıyla suça konu belgenin senet niteliğini haiz olmaması nedeniyle takibin iptaline karar verildiği,
…Sanıklar ... ve ... müsnet suçlamaları inkar etmiş ve katılanın sanık ...'e borcu olması nedeniyle suça konu belgenin katılanın rızası ve bilgisi dahilinde düzenlendiğini iddia etmiş iseler de; katılanın aşamalardaki istikrarlı beyanlarında suça konu belgede alacaklı olarak gözüken sanık ... ile aralarında herhangi ticari ve hukuki ilişkinin bulunmadığını ifade etmiş olması, yapılan sosyal, ekonomik araştırma ve bankalardan gelen cevabi yazılar, suç tarihi itibarıyla eşi olan tanık Perihan adına aldığı çek karnelerinden keşide ettiği bir kısım çekleri ödeyememiş olması dikkate alındığında, sanık ...'in suç tarihi itibarıyla ve hâlen sosyal ekonomik durumunun vasat olduğu, ticaretle uğraşan sanık ...'in suç tarihi itibarıyla ekonomik açıdan yüksek bir meblağ olan 200.000 TL'yi evindeki kasada bulundurduğu ve kasadan farklı zamanlarda alıp peyderpey katılana elden verdiğine dair iddiasının ticari gerçekler ve hayatın olağan akışıyla uyuşmadığı, ayrıca Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen uzmanlık raporunda, suça konu 15.03.2007 tarihli 'BORÇ SENEDİDİR' başlıklı belge ve Ankara Ziraat Bankası Aydınlıkevler Şubesi'ne hitaben yazılmış 16.02.2007 tarihli dilekçenin, ...'ın boş belgelere atılmış imzalarından faydalanılmak suretiyle düzenlenmiş olması ihtimalinin değerlendirildiği ve söz konusu raporda suça konu belgedeki fulaj izlerinden belgenin öncesinde 'ANKARA, şubeniz nezdindeki, 23.000 ve yirmi üç bin' ibarelerini içeren başka bir yazının bulunduğunun tespit edilmiş olması, yine sanıkların kardeş olup katılanın beyanlarından da anlaşılacağı üzere suça konu belgenin sanık ... tarafından temin edilerek akabinde her iki sanığın eylem ve fikir birliği içerisinde suça konu belgeyi sahte olarak düzenleyip katılan hakkında icra takibi başlatmış olmaları, farklı zamanlarda verildiği iddia edilen borç paralara ilişkin ne şekilde ve nereden alınıp, nerede ve ne şekilde katılana verildiğine dair herhangi bir somut belge ibraz edilmemiş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların dosya münderecatı ve hayatın olağan akışıyla uyuşmayan savunmalarının cezadan kurtulmaya yönelik olduğu, sanıkların bu suretle aynı eylem ve fikir birliği içerisinde özel belgede sahtecilik suçunu ve kamu kurumu olan icra dairesini aracı kılmak suretiyle katılana karşı nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçunu işledikleri," gerekçeleriyle sanıklar ... ve ...'ın, TCK'nın 158/1-d, 35/2, 62 ve 52/2-4 maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis ve 7.500 TL adli para cezasına ve taksitlendirmeye, TCK'nın 207/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasına, ertelemeye ve denetim süresi belirlenmesine, her iki suç bakımından aynı Kanun'un 53/1. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına karar verildiği, hükümlerin sanıklar müdafileri ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 03.12.2018 tarih ve 1385-8789 sayı ile nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçu yönünden onanmasına, özel belgede sahtecilik suçu yönünden ise TCK'nın 53. maddesine ilişkin olarak düzeltilerek onanmasına karar verildiği ve hükümlerin kesinleştiği,
Sanık ... müdafisinin istemi üzerine düzenlenen Ulusal Kriminal Büro'nun 12.04.2019 tarihli ve 030419-03 sayılı raporu ile; inceleme konusu "BORÇ SENEDİDİR" başlıklı belgenin tüm ön ve arka yüzeyinin, dar açılı ışık gönderilmesi ve morötesi ve kızılötesi ışık kaynağı altında inceleme teknikleri ile incelendiği, belge üzerinde herhangi bir fulaj izi/izleri tespit olunmadığı, "ANKARA", "şubeniz nezdindeki", "23.000" ve "yirmiüçbin" ibarelerinin yazılıp silindiğine ve belge üzerinde silinti, kazıntı olduğuna dair somut bir bulgu olmadığı, fulaj izinin kağıt arka yüzeyinden muhtelif usullerle (ütü, bası vs.) düzleştirilmesinin mümkün bulunmadığı,
Sanıklar müdafilerinin 21.05.2019 havale tarihli dilekçeler ile yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmaları üzerine Karabük Ağır Ceza Mahkemesince 28.05.2019 tarih ve 178-55 sayı ile; CMK'nın 311/1-a maddesinde duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliğinin anlaşılması durumunda hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi yoluna gidileceğinin belirtildiği, sanıklar müdafilerinin dilekçeleri ekinde sunmuş oldukları Ulusal Kriminal Büro tarafından hazırlanan raporun ise, hükme esas alınan Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 04.10.2012 tarihli uzmanlık raporunun sahteliğini ispata yeterli olmadığı ve hükme esas alınan raporun kesin olarak sahte olduğunun sabit olmadığı gerekçeleriyle sanıklar müdafilerinin yargılamanın yenilenmesi taleplerinin reddine karar verildiği, ek kararın sanıklar müdafilerine 16.06.2019 tarihinde tebliğ edildiği, sanıklar müdafilerinin 20.06.2019 tarihli itirazları üzerine Karabük Ağır Ceza Mahkemesince 25.062019 tarih ve 178 sayı ile dosyanın gönderildiği Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesince 10.10.2019 tarih ve 1291 değişik iş sayı ile itirazların reddine karar verildiği,
Adalet Bakanlığının 16.04.2020 tarihli ve 94660652-105-78-5713-2020-Kyb sayılı yazısı ile kanun yararına bozma isteminde bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 12.06.2020 tarih ve 44385 sayı ile; sanıklar müdafilerinin ibraz ettikleri 12.04.2019 tarihli Ulusal Kriminal Büro tarafından hazırlanan rapor içeriğine göre, yargılamanın yenilenmesi talebi olarak ileri sürülen delillerin CMK'nın 318 ilâ 321. maddeleri uyarınca yargılamanın yenilenmesini gerektirecek mahiyette olup olmadıklarının tespiti bakımından, kabule değer görülerek, toplanacak diğer delillerle birlikte değerlendirildikten sonra, yargılamanın yenilenmesinin kabul veya reddine karar verilmesinin uygun olacağı gözetil

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat