(3402 S. K. m. 14, 17) (743 S. K. m. 639)
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Yalova Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 1.3.1999 gün ve 1997/1051 E. 1999/175 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 1.7.1999 gün ve 1999/5156-6118 sayılı ilamıyla;
(...Davacı imar ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik hukuki nedenine dayanarak dava konusu ve tespit dışı bırakılan taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiş, davalılar davanın reddini savunmuşlar, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahallinde yapılan keşifte dinlenen uzman bilirkişi orman mühendisi ile ziraatçı bilirkişi raporları ve dosyaya celbolunan belgelere göre; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 1945 yılında 3116 sayılı Orman Kanunu uyarınca yapılan orman tahdidi sonucu taşınmazın bu tahdit içerisinde kaldığı, 1950 yılında Maki Tefrik Komisyonu tarafından yapılan işlem sonunda da komisyonca makilik alan olarak ayrıldığı, 1957 yılında gelen arazi kadastrosu işleminde taşınmazın taşlık ve çalılık olması nedeniyle tespit dışı bırakıldığı, 1988 yılında 2/B uygulamasına tabi tutularak orman sınırları dışına çıkartıldığı, ancak bu işlemin kesinleşmediği açıklanan raporlardan ve tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Taşınmaz her ne kadar 1945 yılında 3116 sayılı Orman Kanunu uygulaması sonucu orman tahdidi içerisinde bırakılmış ise de, 1950 yılında yapılan Maki Tefrik Komisyonun işlemi sonucu makilik alan olarak belirlenmiştir. Makilikler 8.2.1937 tarihli ve 3116 sayılı Orman Kanununun 1.maddesi hükmüne göre orman sayılmış ve bu Yasaya göre yapılan tahditlerde maki alanları orman sınırları içine alınmıştır.
Ancak, 3116 sayılı Orman Kanununun Bazı maddelerinin Değiştirilmesine ve bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesine Dair 24.3.1950 tarihli olup 3.5.1950 tarihinde yürürlüğe giren 5653 sayılı Kanunun 1/f fıkrasında kural olarak makiliklerin orman sayılmadığı açıklanmıştır. Bu fıkranın son bendinde 43.maddeye atıfta bulunarak hangi makiliklerin orman olduğu belirtilmiştir.
Böylece daha önce orman niteliği ile Hazine adına tapuya bağlanan orman alanları Yasa gereğince nitelik değiştirerek orman olmaktan çıkmış ve Hazinenin özel mülkü haline gelmiştir. Tapuya bağlanmayan yerler ise Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlar durumuna dönüşmüştür. Bu niteliği nedeniyle koruma makiliği dışında kalan makilikler ancak imar ihya koşull