Hukuk Genel Kurulu 2007/19-63 E., 2007/52 K. FAHİŞ ORANDA FAİZ GELİRİ ELDE ETMEK İTİRAZIN İPTALİ MENFİ TESPİT DAVASI
818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 19 ] 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 20 ] 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 21 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "itirazın iptali ve menfi tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir Asliye 3. Ticaret Mahkemesince, itirazın iptali davasının kısmen kabulüne, menfi tespit davasının reddine dair verilen 31.5.2005 gün ve 2004/733-2005/237 sayılı kararın incelenmesi taraflar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 21.10.2005 gün ve 2005/7553-10521 sayılı ilamı ile, (...Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın İzmir Şubesinde hesabı bulunduğunu, bankanın işlemiş faizi tek taraflı geçmişe etkili olarak 2.280.673.138.602. TL'lık kısmını müvekkiline ödemediğini bu alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiği, itirazın iptali ve takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde davacının 15.2.2001 ve 14.3.2001 tarihleri arasında gecelik 1.4854' e varan faiz aldığını, bankanın yönetim ve denetiminin 15.3.2001 tarihinde TMSF'na devredildiğini, gabin teşkil eden bu fahiş faiz oranının aynı zamanda BK.nun 20'ye de aykırı olduğunu, bankanın müzayaka halinde olmasından ve ekonomik krizden faydalanmak isteyen kişilerin bir yılda alamayacağı faizi bir gecede aldığını, davacıya ödenen faizin çok yüksek olup, yeni yönetimin fahiş faizleri tenkisata tabi tuttuğunu belirterek davacının davasının reddini ve karşı dava olarak 2.280.673.138.602.TL borçlu olmadıklarının tespitini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre tacir olan bankanın tedbirli bir tacir gibi davranmadığı gabinin koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle İtirazın iptali davasının kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, %40 tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, karşı dava yönünden ise hüküm kurulmamıştır.
Mahkeme hükmü davalı-karşı davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiş, yerel mahkeme hükmü Dairemizin 12.6.2003 gün, 2002/5289 esas, 2003/6204 sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Mahkeme önceki kararda direnmiş ve direnme kararının temyiz üzerine de direnme kararı HGK'nun 23.6.2004 tarih, 2004/346-374 karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Bozmadan sonra yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak rapor alınmıştır.
Mahkemece, davacının davalı bankadaki hesabına uygulanan faiz oranının fahiş olmadığı, bankanın müzayaka halinde bulunmadığı, banka müzayaka halinde olsa bile davacının bunu bilebilecek durumda olmadığı gabinin objektif ve sübjektif unsurlarının davada bulunmadığı gerekçesiyle itirazın iptali davasının kabulüne, itirazın iptaline, %40 tazminat takdirine yer olmadığına karşı davanın da reddine karar verilmiş, karar davalı-karşı davacı banka vekili tarafından ve katılma yolu ile de davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı-karşı davalı vekili vekalet ücreti yönünden hükmü katılma yolu ile temyiz etmiş ise de davalı-karşı davacı vekilinin temyiz dilekçesi 16.6.2005 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, HUMK.nun 433.maddede düzenlenen 10 günlük süre geçirildikten sonra temyiz dilekçesi verildiğinden davacı-karşı davalı vekilinin süresinde yapılmayan temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı- karşı davacı vekilinin temyizine gelince;
BK.nun 1.maddesine göre tarafların karşılıklı ve birbirine uygun rızalarını beyan ettikleri takdirde, sözleşme kurulmuş olur. Taraflar akdin konusunu kanunun getirdiği sınır dairesinde serbestçe tayin edebilirler (BK.mad.19).Hukuk sistemimizde sözleşme yapma özgürlüğü vardır. Ancak sözleşme yapma özgürlüğü de maddi ve hukuki yönden bazı sınırlamalara tabi tutulmuştur. (BK.md. 19-20) Gabin de sözleşme yapma özgürlüğüne getirilen bir sınır olup, kanun koyucu BK.nun 21.maddesinde öngörülen şartların oluşması halinde sözleşmede karşılıklı edimlerin kapsamının serbestçe tayin edilmesini sınırlamıştır. Hükme göre "bir sözleşmede ivazlar arasında açık bir nispetsizlik bulunduğu takdirde eğer gabin zarar görenin müzayaka halinde bulunmasından veya hiffetinden, yahut tecrübesizliğinden istifade suretiyle vukua getirilmiş ise, zarar gören bir sene zarfında akdi feshettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabilir". Görüldüğü gibi gabinin söz konusu olabilmesi için edimler arasında aşırı bir değer farkı olması, bu durumun diğer tarafın müzayaka (darda kalma) veya hiffetinden veya tecrübesizliğinden yararlanılarak meydana getirilmiş bulunması gerekir. Nitekim hükme esas alınan bilirkişi raporunda da davalı bankanın 28.2.2001 ile 15.3.2001 tarihleri arasında fona devredilmeyen banka ile aracı kurumların uyguladıkları faiz oranlarının üzerinde faiz ödediği de saptanmıştır.
BDDK tarafından 4389 sayılı Bankalar Kanununun 14/3.maddesi uyarınca 15.3.2001 tarihinde faaliyeti durdurulan ve TMSF'ne devredilen bankanın taahhütlerini karşılamak için yüksek oranda faiz ödemek suretiyle para topladığı bu nedenle müzayaka halinde bulunduğu anlaşılmaktadır.Tacir olan banka BK.nun 21. maddesinde belirtilen hiffet veya tecrübesizlik hallerine dayanmışsa da müzayaka halinden istifade suretiyle meydana gelen edimler arasında açık nisbetsizlik bulunan hallerde akdi feshedilebilir (Eren Fikret Borçlar Hukuku Genel Hükümler Cilt 1. İstanbul 1998 sh.390, Karayalçın Yaşar, Ticaret Hukuku Ticari İşletme Ankara 1968 sh 221, Baştuğ İrfan, Borçlar Hukuku, İzmir 1977 sh.90) Davalı banka kararlaştırılan faiz oranını kısmen kabul edip ödeme yaptığına göre ödenmeyen kısım yönünden sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirmiş sayılır. Nitekim HGK'nun bozma kararında da gabinin banka yönünden de oluşabileceği belirtilmiştir.
Sermayenin mahrum kalınan süredeki getirisi olan faizin ekonomik koşullara göre belirleneceği kuşkusuzdur. Ekonomik koşulların, faiz oranlarında olduğu gibi bir gecede bu denli değişmediği bir gerçektir. Bu nedenle uygulanması istenilen faiz oranının ekonominin gereklerine uygun olduğu kabul edilemez.
Davacının, bankalardaki mevduatın sınırsız devlet güvencesi altında olduğu bu dönemde, yaşanan ekonomik kriz nedeniyle hızlı para çıkışından dolayı mali bünyesi zayıf düşen ve daha sonra TMSF'ye devir edilen banka ile mevduat gücünü kullanarak aşırı menfaat sağlanacak şekilde sözleşme yapması müzayaka halini oluşturduğu, ahlaka ve dürüstlük kuralına da aykırı olduğu ibraz edilen bilimsel görüş ve benzer nitelikteki başka dosyalarda alınan bilirkişi raporlarında da belirtilmiştir.
Hal böyle olunca bankacılık sistemini sarsan mali kriz nedeniyle müzayaka halinde bulunun bankanın mevduat çekilişini karşılayamaz halde bulunması durumundan istifade ile mevduat sahipleri aşırı faiz taleplerini bankaya kabul ettirmişlerdir. Olayda edimler arasında açık nispetsizlik olduğu ve bu durumun bankanın müzayaka halinden faydalanmak suretiyle oluşturulduğu anlaşıldığından itirazın iptali davasının reddi, menfi tesbit davasının kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Taraflar vekilleri
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Asıl dava itirazın iptali, karşı dava menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı/karşı davalı M.Ali vekili, davacının, davalı bankanın İzmir Şubesi nezdinde açtırdığı hesaba günlük faiz uygulandığını, uygulanan faiz konusunda banka yetkililerinin her gün davacıya bilgi verdiklerini, ayrıca gönderdikleri hesap ekstresi ile de, mevduatını ve uygulanan faiz ile oluşan faizli bakiyesini her gün bildirdiklerini; bu çerçevede, 16.03.2001 günü itibariyle davacının hesap bakiyesi 7.811.310.000.000TL. olduğu halde, bankaca yapılan düzeltmeler sonucunda 19.03.2001 itibariyle bakiyenin 5.508.078.997.039 TL.ye indirildiğini, davalı bankanın, böylece, işlemiş faizi tek taraflı olarak, geçmişe yönelik iptal etmek suretiyle, 19.2.2001/19.3.2001 tarihleri arasında tahakkuk etmiş faizin toplam 2.280.673.138.602 TL'lik kısmını davacının hesabından alıp, kendi hesaplarına aktardığını; davacının bu durumu kabul etmediğinin davalı bankaya 19.03.2001 tarihinde bildirildiğini, ayrıca noter kanalıyla ihtarname de gönderildiğini, ancak sonuç alınamadığını, yapılan icra takibine de davalının haksız şekilde itiraz ettiğini; Bankalar Kanunu'nun 37/1 maddesi ve Bakanlar Kurulu'nun 87/11921 nolu kararı uyarınca T.C. Merkez Bankasınca çıkarılan 97/1 nolu Tebliğ'de, farklı gün sayısını içeren mevduata farklı faiz uygulanabileceğinin belirtildiğini, davalı Bankanın ilan ettiği faiz oranlarının TCMB' nın açıkladığı limitler içinde kalması halinde faizin ödenmesi gerektiğini, bu limitlerin aşılması halinde ise, Yargıtay kararları ve Bankalar Kanunu md. 37/2 uyarınca bankanın yine de ödeme yapma yükümlülüğü altında bulunduğunu, eş söyleyişle, bankanın ister ilan ettiği oranların üzerinde kalan isterse TCMB'nin tespit ettiği oranların üzerinde kalan faizi ödeyeceğini başlangıçta taahhüt etmişse, bilahare bu taahhüdün geçersiz olduğunu öne süremeyeceğini, davalı bankanın vermeyi her gün taahhüt ettiği faizi, üstelik davacının hesabına her gün tahakkuk ettirip işledikten sonra artık geri almasının ahde vefa ilkesine, iyiniyet kurallarına ve hukukun temel ilkelerine de tamamen aykırı olduğunu; olayda gabinin unsurlarının da oluşmadığını, zira, gabinden söz edilebilmesi için edimler arasında açık bir oransızlığın, müzayaka halinin ve sömürme kastının bulunması gerektiğini, bir ticari müessese olan bankanın hafiflik ve tecrübesizliğinden söz edilemeyeceğini, davalının bilançosunu inceleme şansına sahip bulunmayan davacının, sözde müzayaka halini bilebilecek durumda olmadığını, dolayısıyla müzayaka halini bilerek davalıyı istismar kastından söz edilemeyeceğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve asgari %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı/karşı davacı İktisat Bankası T.A.Ş. vekili, cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle, davacının, davalı Banka müşterisi olarak, 19.02.2001 tarihi ile 14.3.2001 tarihleri arasında gecelik (O/N) işlemleri yaptığını, 19.2.2001 tarihinden başlayarak 14.3.2001 tarihine kadar gecelik % 4854' lere varan oranlarda brüt faiz aldığını; Bankanın TMSF'na devredilmesinden önce banka yetkilileri ile davacı arasında sözleşme serbestliği kuralı içinde yapılan bu faiz anlaşmasının kural olarak geçerli bulunduğunu, ancak, bankanın içine girdiği darboğaz, mali sıkıntı ve ülkedeki ekonomik kriz sebebiyle müşterilere normalin çok üstünde faizler verildiğini, büyük para sahiplerinin münferiden ya da birlikte hareket edip, bankanın müzayakasından yararlanmak için ellerindeki bu mali güçle bankadan yüksek faiz isteyerek, bir yılda bile alınamayacak miktarda faizi bir gecede aldıklarını; Bankanın Fon'a devrinden sonra, ahlaka aykırılık derecesine varan ve gabin teşkil eden bu fahiş faiz oranının müşteriye ödenmemesi, bu yönden tenkisat yapılması yoluna gidildiğini; olayda, davalı Bankanın müzayaka içine girdiğinin açık olduğunu, nitekim, Bankalar Kanununun 14. maddesi uyarınca BDDK. nun 15.3.2001 tarih ve 198 sayılı kararı ile yönetim ve denetiminin TMSF'na devredildiğini, davalının tenkisata tabi tuttuğu kısmın B.K. nun 20 ve 21. maddeleri uyarınca kısmi butlan olarak kabulü ile, ödenen kısmın üzerindeki bölüm oranında borçlu olunmadığının tesbiti gerektiğini savunarak, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile, 2.280.673.138.602 TL. borç bulunmadığının tespitine, haksız takipten dolayı asgari %40 tazminata karar verilmesini istemiştir.
Yerel Mahkemece verilen; asıl davanın kısmen kabulüne, itirazın 2.280.673.137.000 TL. asıl alacak, 131.216.810.000 TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.411.889.947.000 TL.üzerinden iptaline, menfi tespit istemine ilişkin karşı davanın reddine dair karar Özel Dairece asıl davanın reddi gereğine işaretle; Yerel Mahkemenin direnme kararı da Hukuk Genel Kurulu'nun 23.6.2004 gün ve 2004/19-346-374 sayılı ilamıyla, hükmün eksik inceleme ve araştırma sonucunda kurulduğu gerekçesiyle bozulmuştur. Yerel Mahkemenin bu bozmaya uyarak, yeniden inceleme ve araştırma yapmak suretiyle verdiği; asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine dair karar da yine Özel Dairece asıl davanın reddi, karşı davanın ise kabulü gerektiği belirtilerek bozulmuş; Yerel Mahkeme bu bozmaya direnmiş, direnme kararını da taraflar vekilleri temyiz etmişlerdir.
1-Davalı/karşı davacı Banka vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Davalı/karşı davacı Bankanın İzmir Şubesi nezdindeki davacıya ait vadesiz mevduat hesabında bulunan paraya, 19.2.2001-16.3.2001 tarihleri arasındaki dönemde, brüt %85-%4854; net %70-4000 arasında değişen oranlarda gecelik faiz (Over Night) uygulandığı, bu oranlar üzerinden faiz tutarının 16.3.2001 tarihi itibariyle 7.811.310.000.000 TL. olduğu; davalı/karşı davacı Bankanın 15.3.2001 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 198 sayılı BDDK kararıyla TMSF'na devredilmesinden sonra, tek taraflı olarak, aynı dönemdeki İMKB (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) oranları esas alınmak suretiyle, geriye dönük bir hesaplamayla, davacıya 5.530.636.863.000 TL. faiz ödemesi yapıldığı; İMKB oranlarını aşan 2.280.673.138.602 TL. tutarındaki faizin ise tenkis edildiği ve davacıya ödenmediği anlaşılmaktadır.
Davacı/karşı davalı tarafından bu miktarın tahsili istemiyle yapılan ilamsı