Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/104 Esas 2011/239 Karar
Karar Dilini Çevir:
Hukuk Genel Kurulu 2011/19-104 E., 2011/239 K.

Hukuk Genel Kurulu 2011/19-104 E., 2011/239 K. GÖREV HAKSIZ EYLEM İTİRAZIN İPTALİ VE MENFİ TESPİT DAVASI

818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 142 ] 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 41 ]

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki "itirazın iptali ve menfi tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Alanya Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi )'nce itirazın iptali davasının reddine, menfi tespit davasının kabulüne dair verilen 22.03.2007 gün ve 2004/839 esas, 2007/275 sayılı karann incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Ondokuzuncu Hukuk Dairesi'nin 14.12.2009 gün ve 2071/11676 esas, karar sayılı ilamı ile;

(...Davacı Tedaş vekili, asıl davada, davalı Hakan'a ait yerde kaçak elektrik kullanıldığının tespit edildiğini, cezalı fatura düzenlendiğini, ancak ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini taiep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin bu yeri Murat, Zeki ve B.Sami'ye 09.12.2002 tarihinde sattığını ve mülkiyetini devrettiğini, bu nedenle kaçak tutanağının düzenlendiği 10.01.2003 tarihi itibariyle müvekkilinin bu yerde hukuki ve fiili bağlantısının olmadığını, ayrıca bu konuda menfi tespit davası açtıklarını bildirerek davanın reddini savunmuştur.

Birleşen davanın davacısı Hakan vekili, birleşen davada dava konusu abonelik hakkında davalı Tedaş tarafından 10.01.2003 tarihli tutanak düzenlenerek müvekkili hakkında 1.675.810.000 TL para cezası tahakkuk ettirildiğini, müvekkilinin bu yeri 09.12.2002 tarihinde satarak devrettiğini belirterek müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Birleşen davanın davalısı Murat vekili, 09.12.2002 tarihinin dava konusu taşınmazın satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı tarih olduğunu, bu tarihten sonra da bu taşınmazı davacının kullandığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan delillere göre, dava konusu tutanağın düzenlendiği apart otelin zilyetliğinin satış sözleşmesinin yapıldığı 16.12.2002 tarihinde davalı-birleşen davanın davacısı tarafından devredildiği, kaçak tutanağının düzenlendiği, 10.01.2003 tarihi itibariyle davalı-birleşen davanın davacısı Hakan'ın dava konusu yerde zilyet ve malik olmadığı, bu itibarla kaçak tutanağından sorumlu olamayacağı gerekçeleriyle birleşen menfi tespit davasının kabulüne, Hakan'ın 10.01.2003 tarihli kaçak tutanağından dolayı borçtu olmadığının tespitine, yine birleşen davanın, davalı Murat açısından husumet nedeniyle reddine, asıl dava olan itirazın iptali davasının reddi ile davacı Tedaş'ın %40 oranında tazminatla sorumluluğuna karar verilmiş, hüküm asıl davanın davacısı-birleşen davanın davalısı Tedaş vekilince temyiz edilmiştir.

Asıf davanın davaiısı-birleşen davanın davacısı Hakan'ın aboneliği iptal ettîrilmedikçe fiili kullanıcının eyleminden doğan kaçak elektrik bedelinden abonenin de kullananla birlikte müteselsilen sorumlu olacağı gözetilmeden mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda d iren ilm iştir.

Temyiz Eden: Davacı vekili

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Hukuk Genel Kurulu'ndaki görüşme sırasında, işin esasına geçilmeden önce, aralarında abonelik sözleşmesi bulunan davacı idare ile davalı abone arasındaki kaçak elektrik bedeline ilişkin uyuşmazlığın sözleşmeye aykırılıktan mı, yoksa haksız eylemden mi kaynaklandığı; buna göre 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında olup olmadığı ve davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait bulunup bulunmadığı ön sorun olarak değerlendirilmiş ve kaçak elektriğin kullanıldığı apart otelin faaliyetinin ticari bir iş olması, davalı-karşı davacı Hakan'ın tüketici olmaması nedeniyle genel mahkemenin görevli olduğuna oybirliği ile karar verildikten sonra işin esası incelenmiştir.

İşin esasına gelince;

Asıl dava itirazın İptali; birleşen dava menfi tespit istemine ilişkindir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; aboneliğini iptal ettirmedikçe fiili kullanıcının eyleminden doğan kaçak kullanım bedelinden abonenin de kullananla birlikte müteselsilen sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.

Bu noktada haksız eylem kavramı üzerinde durulmasında yarar bulunmaktadır.

818 sayılı Borçlar Kanunu'nda sorumluluk nedenleri arasında düzenlenen haksız fiil, hukuka aykırı bir eylemle başkasına zarar verilmesidir.

Haksız fiilin varlığı, eş söyleyişle aralarında önceden bir münasebet bulunmaksızın veya önceden mevcut münasebet ihlal edilmeksizin birisinin hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar vermesi, halinde de tazminat borcu ortaya çıkabilir. Bu takdirde akde muhalefet (sözleşmeye aykırılık) değil, haksız fiilin varlığı; akdi mes'uliyet (sözleşmeye dayalı sorumluluk) değil, akit dışı mes'uliyet (sözleşme dışı sorumluluk) söz konusu olur.

Hukuka aykırı fiiller, hukuk düzeninin onaylamadığı fiillerdir. Bu gibi fiilleri gerçekleştirenlere hukuk düzeni meydana gelen zararı tazmin mükellefiyeti yükler, yani bunların failleri fiillerinden sorumlu olurlar.

Şu halde hukuk düzeninin hukuka aykırı fiillere izafe ettiği hukuki netice, fiilden meydana gelen zararı tazmin borcunun doğmasıdır. Fail bu neticeyi önceden düşünmez ve düşünse bile bunun meydana gelmesini arzu etmez. Failin iradesi tazminat ödeme hukuki neticesine değil, hukuka aykırı bir neticeye (kast halinde) veya maddi bir neticeye (ihmal halinde) yönelmiş bulunmaktadır; fakat hukuk düzeni tazminat borcunun doğması neticesini, fail arzu etmese ve hatta önceden düşünmese veya göze almasa dahi, onun fiiline terettüp ettirir. Bu bakımdan hukuka aykırı fiiller, hukuki işlemlerden ayrılırlar.

818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)'na göre haksız fiil sorumluluğu, kural olarak failin (zarar verenin) kusurlu olmasına bağlıdır. Bu husustaki kural, BK'nın 41. maddesinde "Mesuliyet Şartı" başlığı altında; "Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur. Ahlaka mugayir bir fiil ile başka bir kimsenin zarara uğramasına bilerek sebebiyet veren şahıs, kezalik o zararı tazmine mecburdur" şeklinde ifade edilmiştir.

Görüldüğü üzere, haksız eylem nedeniyle sorumluluk hallerinden birisi ahlaka aykırı bir fiil ile bilerek başka bir kimsenin zarara uğramasına neden olmaktır.

Borçlar Kanunu'nun 41. maddesine göre, hukuka aykırı kusurlu bir fiille başkasına zarar veren kimse bu zararı tazmine mecburdur. Böylece haksız fiilden sorumluluk, tazminat borcunun kaynağını oluşturmaktadır.

Haksız fiil sorumluluğunda genel davranış kurallarına aykırılık söz konusu olmaktadır.

Özel bir sorumluluk hükmüyle düzenlenmemiş bütün hallerde bir kimse için haksız fiil sorumluğunun söz konusu olması, BK m. 41'deki şartların gerçekleşmesine bağlıdır.

Diğer bir deyişle, ayrık bir düzenleme bulunmadığı kusur sorumluluğu hallerinde BK m. 41 ve devamında yer alan esaslar uygulanır.

Borçlar Kanunumuzda, genel kural olarak kusura dayanan haksız fiil sorumluğu 41. maddede düzenlenmişse de, gerek Borçlar Kanunu'nda gerek Medeni Kanun'da, gerekse bazı özel kanunlarda kusur aranmayan sorumluluk (kusursuz sorumluluk, objektif sorumluluk) halleri de yer almaktadır.

Öte yandan, müteselsilen sorumluluğun bulunduğu durumda da davacı, alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebilir (HGK'nın 24.03.2010 gün ve 2010/4-129-173; HGK'nın 05.05.2010 gün ve 2010/4-249-257 esas, karar sayılı ilamları).

Esasen benzer bir olayda Hukuk Genel Kurulu verdiği bir kararda özetle; davalı su abonesinin, hizmet alma ihtiyacının tahliye yüzünden artık ortadan kalkmasıyla birlikte, basit bir başvuru işlemiyle abonelik sözleşmesini sona erdirip; sözleşme nedeniyle hem kendisi ve hem de karşı taraf nezdinde doğmuş tüm hak ve borçlardan arınmış olarak kiralanandan ayrılması mümkün iken, bunu yapmayarak, kendi aboneliği üzerinden üçüncü kişilerin su kullanmasına olanak tanımış olması dahi, sözleşme hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı, dolayısıyla da, sonuçlarına katlanılması gereken bir davranış niteliğinde kabul edilmelidir denilmek suretiyle abonenin aboneliğini iptal ettirmediği sürece sorumluluğunun devam edeceği benimsenmiştir (HGK'nın 24.09.2003 gün ve 2003/13-492-505 esas, karar sayılı ilamı).

Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde, davalı-karşı davacı Hakan kendisine ait apart otelde bulunan elektrik aboneliğini iptal ettirmeden apart oteli birleşen davanın davalısı Murat'a ve dava dışı şahıslara kayden sattığı ve satıştan sonra kaçak elektrik kullanım tutanağının düzenlendiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Uyuşmazlık aboneliğin bulunduğu ve kaçak elektriğin kullanıldığı apart otelin kayden satılmasına rağmen aboneliğini iptal ettirmeyen davalı Hakan'ın kaçak kullanımdan sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Yukarıda açıklandığı üzere, kaçak kullanımdan dolayı kullanan şahsın haksız fiilden kaynaklanan sorumluluğu bulunmaktadır. Bu sorumluluk abonenin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ortadan kaldırmamaktadır.

Yine belirtildiği gibi abonesiz kaçak kullanan şahsın haksız fiil hükümleri uyarınca, abonenin de sözleşmeden doğan sorumluluğunun bulunduğu, bu durumda kaçak kullanımdan her ikisinin de müteselsilen sorumlu oldukları belirgin olmasına göre davacının, alacağını sorumluların tamamından iste-yebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebileceğinin kabulü gerekir.

Somut olayda davacı alacağını sözleşme nedeniyle sorumluluğu bulunan davalı/abone Hakan'dan talep etmektedir.

Hukuk Genel Kurulu'ndaki görüşmeler sırasında bazı üyeler tarafından kaçak kullanımın gerçekleştiği apart otelin kayden satılmasının illiyet bağını keseceği ileri sürülmüş ise de; bu görüş çoğunluk tarafından, aboneliğini iptal ettirmedikçe fiili kullanıcının eyleminden doğan kaçak elektrik bedelinden abonenin de sorumlu olacağı, diğer bir deyişle abonenin kaçak kullanıma sebebiyet verdiği gerekçesiyle, kabul edilmemiştir.

Bu durumda somut olayda aboneliğini iptal ettirmeyen ve kaçak kullanıma sebebiyet veren abone davalı Hakan'ın sözleşme nedeniyle sorumluluğunun bulunduğunun kabulü gerekmektedir.

O halde, yerel mahkemece, aynı yönlere işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnîlmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davacı vek

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat