Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/622 Esas 2012/9 Karar
Karar Dilini Çevir:
Hukuk Genel Kurulu         2011/19-622 E.  ,  2012/9 K.İCRA TAKİBİNE İTİRAZ EDEN BORÇLUNUN,İTİRAZIN İPTALİ DAVASI AÇILMADAN ÖNCE BORÇLU OLMADIĞINA DAİR MENFİ TESPİT DAVASI AÇMASIMENFİ TESPİT DAVASIHUKUKİ YARARİCRA VE İFLAS KANUNU (2004) Madde 68İCRA VE İFLAS KANUNU (2004) Madde 72
"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;   Konya 2. Asliye Ticaret  Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 22.07.2009 gün ve 2008/5 E., 2009/167 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 01.07.2010 gün ve 2009/11561 E., 2010/8396 K. sayılı ilamıyla;                  

(...Davacı vekili, taraflar arasında yıllardan beri devam eden ticari ilişki bulunduğunu, tarafların 24.7.2008 tarihinde bir araya gelip hesap mutabakatına vardıklarını ve müvekkilinin borcu olan 50.000.-TL bedelli senedin yazılı belge karşılığı davalı şirket elemanına teslim edildiğini, müvekkili şirketin bu senede karşı kredi kartı, nakit ve çek olarak davalıya çeşitli ödemeler yapmış olmasına rağmen, davalının müvekkili hakkında cari hesaba dayalı olarak 48.871.-TL üzerinden takibe geçtiğini, oysa ki müvekkilinin davalıya borcu olmadığını, borcun açıklanan biçimde ödendiğini öne sürerek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin davacı hakkında ilamsız takibe geçtiğini ve davacının itirazı sonucu takibin durduğunu, müvekkilinin henüz itirazın iptali davası açmadığını, bu nedenle davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını, ayrıca dava dilekçesinde bahsedilen bononu teminat amaçlı olduğunu, davacının cari hesaba yönelik olarak müvekkiline nakit ve çek olmak üzere çeşitli ödemeler yaptığını, bu ödemeler tenkis edildikten sonra takibe geçildiğini, teminat bonosunun da icra takibinden sonra ödendiğini, davacının kötüniyetli olarak dava açtığını öne sürerek davanın reddi ile %40 tazminata hükmedilmesini savunmuştur.

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davalı tarafından davacı hakkında cari hesaba dayalı olarak dava konusu ilamsız takibe geçildiği, davacının itirazı sonucu takibin durduğu, davacı tarafından davalıya 50.000.-TL bedelli bono verildiği ve bonoya ilişkin olarak çeşitli ödemeler yapıldığı, bononun teminat amaçlı değil, taraflar arasındaki ticari ilişkiye yönelik olarak verildiği ve ödendiğinin davalı tarafından kabul edildiği, takip tarihi itibari ile davacının davalıya olan borcunun henüz muaccel hale gelmediği ve davacının borçlu olmadığının anlaşılması nedeni ile davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasına henüz para girişi olmaması ve davacının maddi kaybının bulunmaması nedeni ile davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine girişilen Bakırköy 6. İcra Müdürlüğünün 2008/13049 sayılı ilamsız icra takibi nedeni ile borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Davacı borçlu şirket vekili 11.11.2008 tarihli dilekçesi ile takibe itiraz etmiş ve takip durmuştur. Bu durumda davalı alacaklının duran takibin devamı için dava açması gerekecektir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayacak bir tehlike ve belirsizlik bulunmadığından davacı borçlunun duran takibe rağmen İİK.nun 72.maddesi hükmüne dayalı olarak menfi tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmamaktadır. Mahkemece açıklanan bu husus üzerinde durulmadan davanın esasına girilip, yazılı şekilde hüküm kurulması isabet görülmemiştir.)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI       

  Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekillerinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını, davalı vekili temyize getirmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı/borçlunun hakkında yapılan icra takibine itiraz ederek takibin durmasından sonra, itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu olmadığının tespiti davası açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle, menfi tespit davası ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır:

Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.

Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu (İİK)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir.

Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.

Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir.

Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.

Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonrada ileri sürülebilir.

Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır.

Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir.

Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. 

Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.

Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Hakan Pencanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes, İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164). 

Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında tetkik merciinde (m. 68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini, menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez.

Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu’nun 17.03.2010 gün ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 07.12.2011 gün ve 2011/13-576 E. 2011/747 K sayılı kararında da vurgulanmıştır.

Somut olaya gelince:

Davalı/alacaklı tarafından davacı/borçlu hakkında cari hesaba dayanarak ilamsız icra takibinde bulunulduğu, davacı/borçlunun süresi içerisinde borca itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği ve takibin durdurulmasına karar verildikten sonra davacı tarafından borçlu olmadığının tespiti amacıyla eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bir davanın korunmaya değer, güncel hukuksal yarar bulunmaması nedeniyle reddedilebilmesi için, borçluyu tehdit edebilecek tehlike ve savsaklamalara karşı onu koruma gereksinmesinin olmaması gerekir.

Borçlunun, hakkında henüz icra takibi başlamadan önce de yapılabilecek olası bir takibi düşünerek, kendisini bir borçla tehdit eden kimseye karşı “böyle bir borcu bulunmadığının saptanması” için dahi menfi tespit davası açabileceği kabul edilmişken, hakkında yürümekte olan bir icra takibi olan borçlunun bu davayı açmasında hukuki yararının bulunduğunda hiç kuşku olmadığı gibi, böyle bir davayı açmasına da hiçbir hukuki engel bulunmamaktadır.

Alacaklının elinde İİK’nun 68. maddesinde sayılan belgeler bulunmaması, borçlu hakkında başlattığı icra takibine, borçlunun itiraz etmek suretiyle takibi durdurması da borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını kabule yeterli olmayıp, bu halde dahi borçlu borç tehdidi altında olup, bu nedenle de menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır.

Kaldı ki, davacı/borçlunun borçlu olmadığını ileri sürerek ilamsız icra takibine itiraz etmesi, ancak takibin durmasını sağlamakta olup, icra takibini ortadan kaldırmamaktadır. Takibin iptali ise eldeki davanın açılmasından sonra gerçekleşen bir sonuçtur. Bu nedenle, davacının, takibe konu icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti davası açmakta hukuki yararı vardır.

Diğer taraftan, davalı/alacaklının alacağını isteme ve dava açma tehdidi altında bulunması nedeniyle de davacının menfi tespit davasını açmakta hukuki yararı vardır.

Tüm bu açıklamalar ve özellikle İİK’nun 72. maddesinde icra takibinden önce de menfi tespit davası açılmasına cevaz verilmesi karşısında, yerel mahkemenin, davacı borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu yolundaki gerekçesi ve buna göre vardığı sonuç isabetlidir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, direnme uygun olup, işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun olduğundan, davalı vekilinin esasa ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 19.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 18.01.2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

I.Dava Şartı  Olarak  Hukuki Yarar 

 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.’nun  114. maddesinde hukuki yarar dava şartı olarak kabul edilmiştir.

Hakkı ihlal edilen  bir kişi davacı olarak  mahkemeye  başvurup  hukuki korunma   talep edebilir.

Ancak  davacının hukuki  korunma talep  edebilmesi için  korunmaya  değer bir  yararının bulunması  gerekir.

Davacının  dava hakkına  sahip bulunması  mahkemeden  hukuki koruma isteyebilmesi  için yeterli  değildir. Dava açan kişinin  ayrıca  dava açmakta  hukuki bir yararı  bulunmalıdır.

Kural olarak  inşai  davalarda  ve eda davalarında  hukuki yararın  bulunduğu  varsayılır. Davacı  bu tür davalarda  hukuki yararının  bulunduğunu bildirmek  ve ispat etmekle  yükümlü  değildir.Ancak şüphe halinde  hukuki yararın  mevcut olup olmadığı  inceleme konusu  yapılır.

Tespit  davalarında  bu arada menfi tespit  davasında  davacının  davanın açılmasında hukuki yararı  bulunmalıdır.

Davacı menfi tespit davası  açmakta  hukuki yararı  bulunduğunu  bildirmeli, açıklamalı  ve  gerekirse  ispat etmelidir. (Kuru Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001, c.II.s.1368; Hanağası Emel; Davada Menfaat, Ankara, 2009,s.314)

Davacı  menfi tespit davası açmakta  hukuki yararının  bulunduğunu ispat  edemezse  dava dava şartı olan  hukuki yararın  bulunmadığı gerekçesiyle  reddedilmelidir.

II-Takipten Önce  Açılan Menfi Tespit Davasında  Hukuki Yarar 

Menfi tespit davası  icra ve iflas kanununda  538.sayılı  Kanun’la yapılan değişiklikle  72.maddede  düzenlenmiştir. Değişiklikten  önce maddede sadece istirdat  davasına yer verilmiştir.

Borçlunun  bir alacaklının  kendisinden bir hak veya alacak  talep etmesi üzerine  ileri sürülen hak veya  alacağın doğmadığını  ve doğduktan sonra  sona erdiğini tespit  ettirmek amacıyla açtığı  tespit davasına  menfi tespit  davası denir.

 Menfi tespit davası  icra takibinden  önce  açılabildiği  gibi icra takibinden sonra da  açılabilir. Takipten  önce menfi tespit davası açılabilmesi  için borçlunun borcu olmadığının  hemen  tespitinde  korunmaya  değer bir hukuki yararı  bulunmalıdır. (Kuru Baki; İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s 24) Borçlu maddi hukuk bakımından  ödemekle yükümlü olmadığı bir  alacak talebiyle  karşılaşmışsa  menfi tespit davası açmakta  hukuki yararının  bulunduğu  kabul edilmelidir.

Takipten önce  açılan menfi tespit  davasında borçlunun hukuki durumu tehlikede  ise veya taraflar arasındaki  hukuki ilişki  belirsizlik  içeriyorsa  ve açılacak  dava sonucunda  verilecek  kararla  belirsizlik  ortadan  kalkacaksa hukuki  yararın mevcut  olduğu kabul  edilmelidir. (Görgün L. Şanal, İcra Hukukunda Menfi Tespit Davası, Ankara 1977,s 62) Alacaklının  ihtarname keşide ederek  alacağını talep etmesi halinde sadece  alacağını talep etmesi  bu ihtarın  talebin  ciddiliğini  ortaya koyduğu  kabul edilemez. Bu durumda  davacı borçlunun menfi tespit  davası açmakta  hukuki yararı bulunup  bulunmadığının  tespiti için alacaklının  elinde bulunan  belgenin niteliğinin  tespit edilmesi  gerekir.Örneğin  alacaklı ihtarında  hiçbir belgeye dayanmadan alacak talebinde  bulunmuşsa  bu ihtar üzerine menfi tespit  davası açmakta borçlunun  hukuki yararı  bulunmamaktadır.Zira  borçlu alacaklının  hiçbir belgeye  dayanmadan başlattığı ilamsız takibe  itiraz  etmek suretiyle  takibi durdurmak olanağına sahiptir. (13 H.D. 07.03.1991, 90-8599/2609)

Alacaklının  elinde  bir senet veya  İİK.nun 68.maddesinde  sayılan belgelerden  biri bulunuyorsa  borçlunun  menfi tespit  davası açmakta  hukuki yararı  bulunduğu kabul edilmelidir.

III.Takipten  Sonra Açılan  Menfi  Tespit  Davasında  Hukuki  Yarar

Borçlunun  icra takibinden önce menfi tespit davası açılabileceği gibi  icra takibinden sonra da  bu davayı açabileceğini  yukarıda belirtmiştik.

İİK.nun  72.maddesinin  3.fıkrasında  bu olasılık  düzenlenmiştir. Böyle bir ayrım yapılmasının  en önemli  nedeni açılacak menfi tespit  davasında  davacı borçlunun icra takibini  ihtiyati tedbir yoluyla  durdurabilip durdurmayacağıdır. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit  davasında davacı  borçlu devam eden takibi  ihtiyati tedbirle  durduramamakta  sadece  %15 teminat ödeyerek  icra veznesine  girecek paranın alacaklıya  ödenmesini ihtiyati tedbirle  önleyebilmektedir.

İcra takibinden sonra açılan menfi tespit  davasında  hukuki yararın  belirlenmesi  icra takibinden önce açılan menfi tespit  davasına göre  daha kolaydır. Ancak ödeme emrine itiraz  süresi  içinde açılacak menfi tespit  davası ile  ilamsız icra takibinin  itirazla  durdurulmasından  sonra açılacak  menfi tespit davasında  hukuki yararın mevcut  olup olmadığını tespit etmek ise zordur.

1-Ödeme  Emrine  İtiraz Süresi  İçinde  Açılan Menfi  Tespit  Davasında Hukuki  Yarar

Alacaklının  kambiyo  senetlerine özgü  haciz yoluyla takip yapması  halinde borçlunun  şikayet  ve itirazı  kural olarak takibi durdurmadığı. için borçlunun itiraz süresi içinde menfi tespit  davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır.

Alacaklının  genel haciz yoluyla ilamsız  takip yapması  halinde  ödeme emrini  alan borçlu  ödeme emrine  itiraz süresi  içinde öd

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat