"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 6.İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/10/2011
NUMARASI : 2011/653 E-2011/1364 K.
Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 28.01.2010 gün ve 2009/3674 E., 2010/94 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 21.09.2010 gün ve 2010/7619 E., 2010/20453 K. sayılı ilamı ile;
(...1-İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HUMK’nun 438. ve İİK’ nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından davalı üçüncü şahıs vekilinin bu yoldaki isteğinin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi;
2- Davalı üçüncü şahıs vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Mahkemece hükme esas alınan 02.10.2007 tarihli bilirkişi raporunda, borçlu adına bankadaki hesaba gönderilen paraların haciz ihbarnamesi tebliğ tarihi olan 26.01.2006 tarihinden sonra 10.02.2006, 28.02.2006, 15.09.2006, 02.11.2006 ve 07.01.2007 tarihlerinde hesaba girdiği belirtilmiştir.
İİK.nun 89.maddesine göre 3.şahıs bankaya, borçlunun nezdinde doğmuş ve doğacak alacaklarının haczi şeklinde haciz ihbarnamesinin gönderilmesi halinde, 3.şahıs bankanın sorumluluğu, haciz müzekkeresinin kendisine ulaştığı tarihteki mevcut durumla sınırlı olup, daha sonra hesaba gönderilecek olan paraların bankaca bilinmesi mümkün olmadığından bu paralarla ilgili olarak 3.şahıs bankanın sorumluluğu doğmaz.
Somut olayda, haciz ihbarnamesi tebliğ tarihi itibariyle hesapta mevcut bir para bulunmadığından davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru değildir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Taraf vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle H.U.M.K. 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II. fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, haciz ihbarnamesi gereğinin yerine getirilmemesinden kaynaklanan zararın tazmini isteğine ilişkindir.
Davacı/alacaklı vekili dava dilekçesinde, dava dışı borçlu hakkında yapılan takibin kesinleşmesi sonrasında davalı/üçüncü kişi bankaya İİK 89/1. madde uyarınca gönderilen ve borçlunun doğmuş ve doğacak alacaklarının haczinin istendiği haciz ihbarnamesine karşı, banka tarafından borçlunun bankadaki mevcut bakiye hesabına haczin işlendiğini ancak müstakbel alacaklarının haczi için bloke konulmaması nedeniyle, borçlunun bankadaki mevduat hesabına sonradan yatan paranın haczi yerine borçluya ödendiğini, davalı/üçüncü kişi bankanın müstakbel alacakların haczine ilişkin yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle hesaba yatan ve borçlu tarafından çekilen miktarda zararlarının doğduğunu ileri sürerek 17.765 TL'nin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı/üçüncü kişi banka vekili cevap dilekçesinde, müstakbel alacakların haczi kural olarak mümkün olmakla birlikte haciz için takip borçlusu ile üçüncü kişi arasında hukuki ilişkinin varlığı ile bu ilişki gereğince takip borçlusunun üçüncü kişi nezdinde doğması muhtemel alacağının üçüncü kişi tarafından bilinmesi gerektiğini, mevcut hukuki ilişki yanında ileriye dönük alacak doğuran kira, eser, kambiyo ilişkisi gibi bir hukuki ilişkinin mevcut olması gerektiği, somut olayda borçlunun bankadaki mevduat hesabında bulunan bakiyeye haczin işlendiğini, mevduat ilişkisi ileride herhalükarda alacak doğmasına neden olacak bir ilişki olmadığından bankanın hukuka aykırı bir eylemi bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece, “haciz sırasında bir alacağın doğumunu ihtimal dahilinde gösteren bir hukuki ilişki olan mevduat sözleşmesinden kaynaklanan akdi ilişkinin devam ettiği, bu nedenle müstakbel alacağın haczinin mümkün olduğu” gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine Özel Daire'ce yukarıda açıklanan gerekçelerle bozularak, davacı/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş, mahkemece önceki gerekçelerle ilk kararda direnilmiştir.
Direnme hükmü taraf vekillerince temyiz edilmektedir.
Uyuşmazlık, müstakbel alacakların haczi kavramı içinde, haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinde borca yeter bakiye bulunmayan borçluya ait banka mevduat hesabına ileride yatacak paraların haczinin de mümkün olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere taşınır (menkul) malların ne şekilde haczedileceği 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu (İİK)'nun 85. ve 88. maddelerinde açıklanmıştır.
Borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır mallarıyla taşınmazlarından, alacak ve haklarından, alacaklının bütün alacaklarına yetecek miktarının haczolunacağı anılan Yasanın 85. maddesinde, haczolunan paraların, banknotların, hamiline ait senetlerin, poliçeler ve sair cirosu kabil senetlerle altın ve gümüş ve diğer kıymetli şeylerin icra dairesince muhafaza edileceği ise 88. maddede anlatılmıştır.
Bu maddeye göre, taşınır bir malın haczedilebilmesi için, o malın somut olarak üçüncü kişinin elinde bulunması gereklidir.
Borçlunun üçüncü kişi elindeki mal, alacak ve diğer haklarının haczi ise aynı Yasanın 89. maddesinde açıklanmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 4949 sayılı Yasa ile değişik 89/3. maddesinde;
“Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur...”
hükmüne yer verilmiştir.
Bu maddeye göre, borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malının haczedilmesi halinde icra memuru; borçluya bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödeyebileceğini ve takip borç