"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 10/12/2012
NUMARASI : 2012/236 E-2012/292 K.
Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 09.05.2011 gün ve 2010/793 E.-2011/266 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 28.03.2012 gün ve 2011/13188 E.-2012/5207 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi kapsamında işletmeye konu istasyon üzerinde davalı yanca müvekkili yararına onbeş yıl süreli intifa hakkı tesis edildiğini ve müvekkilince davalıya 263.000 TL. intifa bedeli ödenmiş ise de rekabet kurulu tebliği ve kararları çerçevesinde sözleşmenin grup muafiyeti dışında kalarak sona erdiğini, müvekkilinin bedelini peşin olarak ödediği intifa süresinin tamamını kullanamadığını belirterek, kullanılamayan bakiye intifa süresine kıstelyevm usulü hesaplama sonucunda isabet eden 175.301.33 TL. intifa ivazını iktisap ettiği tarihten itibaren ayrıca bu bedelin dava tarihine kadar davalı yedinde kaldığı süre içinde davalının elde ettiği semerelerin karşılığı olarak da 111.598.79 TL.’nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ve KDV’siyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; yanlar arasında akdedilen sözleşmeyle onbeş yıl süreli intifa hakkı konulduğunu ve bu sürenin henüz dolmadığı gibi bayilik sözleşmesinin akdedildiği 01.02.2008 tarihi gözetildiğinde beş yıllık muafiyet süresinin de dolmadığını, davacı yanca intifanın terkin edilmediğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; somut olayda taraflar arasında akdedilen bayilik ve intifa sözleşmesinin dava açıldığı tarihte halen yürürlükte olup, Rekabet Kurulu kararıyla geçersiz hale gelmediği gibi sebepsiz zenginleşme olgusunun da dava tarihi itibariyle gerçekleşmediği ve böylece davanın erken açıldığından bahisle reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Mahkemece verilen ret kararının dava şartlarının yokluğuna ilişkin olmayıp davanın esasına yönelik bulunması nedeniyle; yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gözetilerek davalı yararına nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde maktu avukatlık ücretine karar verilmesinde isabet görülmemiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi kapsamında işletmeye konu istasyon üzerinde davalı yanca müvekkili yararına on beş yıl süreli intifa hakkı tesis edildiğini ve müvekkilince davalıya 263.000.- TL. intifa bedeli ödenmiş ise de Rekabet Kurulu tebliği ve kararları çerçevesinde sözleşmenin grup muafiyeti dışında kalarak sona erdiğini, müvekkilinin bedelini peşin olarak ödediği intifa süresinin tamamını kullanamadığını belirterek, kullanılamayan bakiye intifa süresine kıstelyevm usulü hesaplama sonucunda isabet eden 175.301.33.- TL. intifa ivazını iktisap ettiği tarihten itibaren ayrıca bu bedelin dava tarihine kadar davalı yedinde kaldığı süre içinde davalının elde ettiği semerelerin karşılığı olarak da 111.598.79.- TL.’nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ve KDV’siyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; yanlar arasında akdedilen sözleşmeyle on beş yıl süreli intifa hakkı konulduğu, bu sürenin henüz dolmadığı gibi bayilik sözleşmesinin akdedildiği 01.02.2008 tarihi gözetildiğinde beş yıllık muafiyet süresinin de dolmadığını, davacı yanca intifanın terkin edilmediğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; somut olayda taraflar arasında akdedilen bayilik ve intifa sözleşmesinin dava açıldığı tarihte halen yürürlükte olduğu, Rekabet Kurulu kararıyla geçersiz hale gelmediği gibi sebepsiz zenginleşme olgusunun da dava tarihi itibariyle gerçekleşmediği ve böylece davanın erken açıldığı gerekçesi ile davanın reddine ve davalı lehine maktu vekalet ücreti ta