"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki “itirazın iptali ve kötü niyet tazminatı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Rize 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 04.10.2011 gün ve 2008/121 E.-2011/1219 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.HukukDairesinin 13.02.2012 gün ve 2011/16448 E.-2012/1987 K. sayılı ilamı ile;
(...1)-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2)-Davalı vekilinin temyizine gelince; davacı taraf alacağının dayanağı olarak 03.06.2004 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine dayanmış ise de, sözleşmede davalı adına atılan imzanın sahte olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda davacı icra takibinde haksız olduğu gibi sahte imzalı belgeye dayalı olarak icra takibinde bulunduğundan aynı zamanda kötüniyetli sayılır. O halde davalı yararına haksız ve kötüniyetli takip tazminatına hükmetmek gerekir.
Diğer yandan; dava konusu para olan veya para ile değerlendirilen hukuki yardımlara ödenecek ücret Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin üçüncü kısmına göre takdir edilmesi gerekirken, bu yönün gözetilmemiş olması da kabul şekli ile isabetsizdir.
Yukarıda (1) sayılı bende açıklanan nedenle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) sayılı bende açıklanan nedenle hükmün davalı yararına bozulmasına...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, itirazın iptali ve kötüniyet tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı şirket arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesinde davalının kefil olarak yer aldığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine aleyhine girişilen takibe davalı borçlunun itirazı sonucu takibin durduğunu belirterek itirazın iptali, takibin devamı ve % 40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacı bankaya borcu bulunmadığını bildirerek davanın reddi ile müvekkili lehine % 40’dan az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; takibe konu kredi sözleşmesindeki imzanın davalı H.. K..'e ait olup olmadığı hususunda gerek huzurda alınan imzaların ve gerekse mukayeseye esas imzaların teşhise götürecek karakteristik materyal, önemli yazı ve tanı unsurunu içermeyen, karalama tarzında çizgilerden ibaret basit tersimli imzalar olmaları nedeniyle H.. K..'ün eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğinin Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi raporunda bildirildiği ve icra takibine konu davalının kefil olarak yer aldığı genel kredi sözleşmesinde kefil olarak borçlu olduğu davacı tarafça ispatlanamadığından davanın reddine, her ne kadar davalı tarafından icra inkar tazminatı talep edilmiş ise de; alacaklı davacının kötü niyetle icra takibinde bulunduğu ispatlanamadığından davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair verilen karar taraf vekillerinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını davalı vekili temyiz etmektedir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; takibe konu genel kredi sözleşmesindeki imzanın basit tersimli olması nedeniyle bilirkişi tarafından davalının eli ürünü olup olmadığının belirlenememesi karşısında, davacı alacaklının takibinde haksız ve kötüniyetli sayılması gerekip gerekmediği, varılacak sonuca göre davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmetmek gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle, eldeki davanın itirazın iptali istemine ilişkin olması nedeniyle itirazın iptali davası, icra inkar ve kötüniyet tazminatına ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır:
İtirazın iptali davası, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesinde düzenlenmiş olup, hüküm aynen;
“Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına ka