Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/717 Esas 2016/503 Karar
Karar Dilini Çevir:
Hukuk Genel Kurulu         2014/717 E.  ,  2016/503 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki “nüfus kaydının düzeltilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın görevsizlik nedeni ile reddine dair verilen 04.12.2012 gün ve 2012/239 E., 2012/503 K. sayılı kararın incelenmesi davalılardan ... vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 14.05.2013 gün ve 2013/3664 E., 2013/8329 K. sayılı ilamıyla;
"... Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı ...'nin müvekkilinin çocuğu gibi nüfusa tescil ettirildiğini, müvekkili ve eşi ...'nin evlilikleri boyunca çocukları olmadığını, davalı ...'nin müvekkilinin ağabeyi ... ile ...'nin çocukları olduğunu ileri sürerek, nüfus kaydındaki bu yanlışlığın düzeltilmesini istemiş, mahkemece davacı talebinin iki hususu içerdiği, bunlardan birisinin soybağının düzeltilmesi davası olduğu ve aile mahkemesinin görevinde bulunduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Dava, usulsüz tescile dayalı, gerçek durumu göstermeyen nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin olup 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesine göre asliye hukuk mahkemesi görevlidir. İşin esasının incelenmesi gerekirken, mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi doğru görülmemiştir..."
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacı ... ile müteveffa eşi ...’nin evlilikleri boyunca çocukları olmadığını, nüfus kaydından anlaşılacağı üzere Aysel Kale’yi evlat edindiklerini, davalı ...’nin davacı ...’nin ağabeyi olan müteveffa ... ile ...’nin müşterek çocukları olduğu halde, ...’nin imzasıyla davacı ... ile müteveffa eşi ...’nin çocuğu olarak nüfusa kaydedildiğini, “Hacı ...’nin Hibenamesidir” başlıklı yazıda müteveffa ...’nin, davalı ...’nin kendi oğlu olduğunu imzası ile ikrar ettiğini, davalı ...’nin nüfus kaydının düzeltilmesi davası açılması için kendisine vekaletname verdiğini, ancak daha sonra kendisini azlettiğini belirterek davalı ...’nin ... ile ...’nin çocuğu olmadığının tespiti ile nüfus kaydındaki bu yanlışlığın düzeltilmesini, davalı ...’nin müteveffa ... ile ...’nin çocukları olarak ...’nin nüfusuna kaydedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin, davacı ... ...’nin çocuğunun olmaması nedeniyle tamamen davacının bilgisi ve rızası ile davacının nüfusuna kaydettirildiğini, davacının bu kayıttan haberi olduğunun en güzel kanıtının evlat edinme dosyası olduğunu, evlat edinme dosyasında müvekkilinin de beyanının alındığını, davacı vekiline verilen vekaletin nüfus kaydının düzeltilmesi davası için verilmediğini, vekaletnamenin genel vekaletname olduğunu, davacının 22 yıl sonra nüfus kaydının düzeltilmesi davası açtığını, davacının amacının müvekkili mirastan mahrum bırakmak olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... idaresi, beyanda bulunmamıştır.
Dahili davalılar ... ..., ... ..., ..., ..., ... ... ve ... beyan dilekçelerinde; davacı ... ve müteveffa eşi ...’nin evliliklerinden çocukları olmadığını, dolayısıyla davalı ...’nin ... ile ...’nin oğlu olmadığını, müteveffa ...’nin babaları, davacı ...’nin amcaları olduğunu, davalı ...’nin de babalarının ikinci evliliğinden baba bir kardeşleri olduğunu belirtmişlerdir.
Mahkemece, eldeki davanın iki talebi içerdiği, ilkinin nüfus kaydında görülen kişilerin gerçek anne ve baba olmadığı; diğerinin ise, başka hanede bulunan kişilerin gerçek anne ve baba olduklarının tespiti, davanın kabul edilmesi halinde davalı ...'nin kaydının bir başka haneye taşınacağı ve bir başka anne ve baba ile soybağı kurulacağı, bu hali ile davanın soybağı davası olarak nitelendirilmesi gerektiği, soybağına dair hükümlerin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) 282 ve devamında düzenlenmiş olup, Aile Mahkemelerinin görevi kapsamında olduğu, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinde düzenlenen nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına ise Asliye Hukuk Mahkemelerinde bakıldığı; ancak nüfus kayıtlarının talep gibi düzeltilebilmesi için öncelikle gerçek anne-babanın, dolayısı ile soybağının tespit edilmesi gerektiği, derdest davanın "soybağı davası" niteliğinde olmakla 4721 sayılı TMK’nın 3.kısmı hariç olmak üzere 2. kitabından (TMK’nın m. 118-494) doğan dava ve işler kapsamında kaldığı ve 4787 sayılı Aile Mahkemeleri'nin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5133 sayılı Kanun ile değişik 4/1. maddesi hükmü uyarınca davaya bakmakla aile mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile görev nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; davalı ... vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur. Mahkeme, önceki gerekçeler ile direnmiştir.
Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava dilekçesi dikkate alındığında davanın soybağı mı, yoksa kayıt düzeltme davası mı olduğu belirlenecek hukuki nitelendirmeye göre görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi mi, yoksa aile mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır.
Konunun anlaşılabilmesi için öncelikle kanuni düzenlemeler sonra kavramlar ve soybağı davaları ile nüfus kayıt düzeltim davalarının farklılıkları üzerine durulması gerekmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun soybağına ilişkin 282. maddesi düzenlemesi dikkate alındığında, soybağının kurulmasında ya çocuk ile ana ve babası arasında kan bağının bulunmasını ya da evlat edinme ilişkisinin kurulmasının arandığı görülmektedir. Bu açıdan Türk Medeni Kanunu düzenlemesi çerçevesinde, kan bağına dayanan soybağı, yani çocukla biyolojik ana ve babası arasındaki soybağı ve evlat edinme ilişkisi yoluyla kurulan soybağı ayırımını yapmak mümkündür (Dural/Öğüz/Gümüş, Türk Özel Hukuk, Cilt 3, Aile Hukuku, İstanbul 2008, s.242).
TMK m. 282 hükmü soybağının kurulmasına ilişkin genel esasları düzenlemiştir. Düzenleme uyarınca ana ile çocuk arasındaki soybağının doğum ile kurulacağı ifade edilmiştir (m. 282/1). Maddenin ikinci fıkrasında baba ile çocuk arasındaki soybağının babanın ana ile evlenmesi, babanın çocuğu tanıması veya hakim hükmüyle kurulacağı düzenlenmiştir. Üçüncü fıkrada ise kan bağına dayanan soybağının yanında, evlat edinme ilişkisi de evlatlık ile evlat edinen veya evlat edinenler arasında soybağını kuran bir yol olarak kabul edilmiştir.
TMK’nın 282. maddesinin birinci fıkrasına göre çocuk ile ana arasındaki soybağının kurulabilmesi için çocuğun, ana olduğu iddia edilen kadın tarafından doğurulduğunun tespit edilmesi yeterlidir. Çocuğu doğuran kadının evli olup olmaması soybağının kurulması için önem taşımamaktadır.
Ana ile evliliğin; çocuk ile babası arasında soybağını kurabilmesi; hem evliliğin çocuğun doğumundan önce gerçekleşmiş olması, hem de ana babanın çocuğun doğumundan sonra evlenmeleri halinde mümkündür.
Evliliğin doğumdan önce gerçekleşmiş olması halinde; TMK’nın babalık karinesini düzenleyen 285. maddesi gereğince evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babasının koca olduğu karine olarak kabul edilmiştir. Bu karine uyarınca, evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuk ile o evlilikte koca arasında soybağı kurulacaktır.
Babalık karinesinin çürütülmesi soybağının reddi ile mümkündür (TMK m. 286). Bu ise soybağının reddi davası ile sağlanabilir (TMK m. 286). Bunun dışında çocuk ile baba arasında kurulan soybağının ortadan kaldırılması imkanı bulunmamaktadır. Bir diğer deyişle Asliye Hukuk Mahkemesinde açılacak kayıt düzeltme davası ile baba adının düzeltilerek soybağının reddi imkanı bulunmamaktadır. Ancak burada dikkate edilmesi gereken husus şudur; soybağının reddi davası, ancak babalık karinesinin kapsamında yer alan, dolayısıyla babalık karinesinden faydalanan çocukların soybağının ortadan kaldırılmasını sağlayan bir davadır. Babalık karinesinden faydalanma söz konusu olmaksızın, kocanın nüfus kütüğüne kaydedilen çocukla koca arasında soybağının kurulması söz konusu olmadığı için, böyle bir durumda çocuk ile koca arasında soybağının bulunmadığının tespitine yönelik olarak açılacak dava, soybağının reddi davası değil, yanlış kaydın düzeltilmesi amacına yönelik kayıt düzeltme davasıdır (TMK m. 39). Örneğin kocanın eşi dışında bir başka kadın tarafından doğrulan çocuğu, eşinden doğmuş gibi nüfus kütüğüne kaydettirmesi ya da evliliğin sona erınesinden üçyüz gün geçtikten sonra doğan çocuğun üçyüz günlük süre içinde doğmuş gibi nüfusa kaydettirilmesi hallerinde durum böyledir.
Soybağının reddi davası TMK’nın 286. maddesine göre, ancak baba ve çocuk tarafından açılabilir. Baba ve çocuğun dava hakları birbirinden bağımsız haklardır. Söz konusu maddeye göre kocanın açtığı soybağının reddi davasında davalı ana ve çocuk iken, çocuğun açtığı soybağının reddi davasında, davalı ana ve koca olmak zorunda ve davalılar zorunlu dava arkadaşıdırlar.
TMK’nın m. 291/f.1 hükmü, belirli şartlarla koca ve çocuk dışındaki kişilere de soybağının reddi davası açma hakkı tanımaktadır. Anılan hüküm çerçevesinde soybağının reddi davası açma hakkı tanınan kocanın altsoyu, anası, babası ve çocuğun gerçek babası olduğunu iddia eden kişi, ancak, dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hallerinde dava açabileceklerdir. Dolayısıyla, koca dava açma süresi içinde dava açmamış ise, sürenin sona ermesinden sonra kocanın ölümü, gaipliğine karar verilmesi veya sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi belirtilen kişilerin soybağının reddi davası açma hakkına sahip olmaları sonucunu doğurmaz (Dural/Öğüz/Gümüş,a.g.e.,s.256-257).
TMK’nın 289. maddesine göre, koca, soybağının reddi davasını, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde açmak zorundadır. Maddenin 2. fıkrasına göre ise çocuk, ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde soybağının reddi davasını açmalıdır. Diğer ilgililer ise; TMK’nın 291. maddesine göre dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hallerinde kocanın altsoyu, anası, babası veya baba olduğunu iddia eden kişi, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabileceği, ergin olmayan çocuğa atanacak kayyımın

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat