"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Samsun 1. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 16.06.2014 tarihli ve 2011/381 E., 2014/468 K. sayılı karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 22.12.2014 tarihli ve 2014/21647 E.,2014/27612 K. sayılı kararı ile;
"…Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hallerde, mecburi dava arkadaşlığı vardır (6100 sayılı HMK m.59). Başka bir anlatımla, bir hakkın birden fazla kişi tarafından birlikte veya birden fazla kişiye karşı kullanılmasının zorunlu olduğu hallerde, bu hak dava konusu edildiği zaman o hakla ilgili birden fazla kişi zorunlu dava arkadaşı durumundadır.
Davalılar arasında (pasif) mecburi dava arkadaşlığı bulunması halinde, davacı, bütün davalılara karşı birlikte dava açmak zorundadır. Bu yön, 6100 sayılı HMK’nun 60. maddesinde; “Mecburi dava arkadaşları …aleyhine birlikte dava açılabilir” denilerek norma bağlanmıştır. Davalı sıfatı mecburi dava arkadaşlarının tümüne aittir. Davanın bütün mecburi dava arkadaşlarına karşı değil de bunlardan birine veya birkaçına karşı açılmış olması halinde davada sıfat sorunu ortaya çıkacaktır. Ancak bu halde, dava sıfat yokluğundan hemen reddedilmemeli, belirtilen eksikliğin giderilmesi yönünde bir talebin bulunması ve dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığının anlaşılması halinde, hakim, HMK’nun 124. maddesinin 4. fıkrasında açıklandığı üzere, karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul ederek, davayı diğer mecburi dava arkadaşına da teşmil ederek, yargılamaya devam etmelidir.
Diğer taraftan hizmet tespiti davalarında 6552 sayılı Kanun ile 5521 sayılı Kanunun 7. maddesinde; “Hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, dava Kuruma resen ihbar edilir. İhbar üzerine davaya davalı yanında ferî müdahil olarak katılan Kurum, yanında katıldığı taraf başvurmasa dâhi kanun yoluna başvurabilir. Kurum, yargılama sonucu verilecek kararı kesinleştikten sonra uygulamakla yükümlüdür.” şeklindeki usulde yapılan değişiklik de göz önünde bulundurulmalıdır.
O halde, Mahkemece, işveren ile birlikte Sosyal Güvenlik Kurumunun anılan düzenlemeler çerçevesinde davaya katılımı sağlanarak, sunması halinde göstereceği deliller de toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı ... avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve sair yönleri incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır…"
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, davacının Atakum Belediyesinde çalışmaya başladığı 15.11.1997 tarihinden itibaren belediyenin işçisi olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkilinin 15.11.1997 tarihinde Atakum Belediyesinde işçi olarak çalışmaya başladığını, muvazaalı olarak değişik şirketlerde çalışmış gibi gösterildiğini ve buna uygun kayıtlar düzenlendiğini, daha sonra belediyede işçi olarak gösterildiğini ve hâlen de davalı ... başkanlığının kadrolu işçisi olduğunu, ancak müvekkilinin belirtilen dönemlerde sadece ... bünyesinde çalıştığını ve sürekli olarak aynı işi yaptığını, müvekkilinin iş yerindeki kıdeminin ve buna bağlı olarak almakta olduğu birtakım haklarının belediye işçisi olarak göründüğü tarihe göre hesaplandığını, bu durumun da müvekkilinin aynı sürede çalışan işçilerden daha az ücret almasına sebep olduğunu ileri sürerek davacının Atakum Belediyesinde çalışmaya başladığı 15.11.1997 tarihinden itibaren belediyenin işçisi olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; öncelikle davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, diğer taraftan davacının 15.07.2002 tarihinden bu yana davalı ... emrinde çalıştığını, daha önceki yıllara ilişkin çalışmaların başka şirketlerde geçtiğini, bu şirketlerin Atakum Belediyesi ile herhangi bir bağının olmadığını, bu nedenle davacı tarafın talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekili 16.06.2014 tarihli celsede vermiş olduğu beyanında; müvekkilinin 2002-2005 yılları arası Atakum Belediyesinin geçici işçisi olup 2005 yılından sonra kadroya geçtiğini, müvekkilinin emekli olmadığını, emekliliğinin hesabında taşeron dönemindeki sürenin Atakum Belediyesinde olduğundan dava açmakta hukuki menfaatlerinin bulunduğunu, bu durumun yıllık izin ve kıdem tazminatını etkilediğini belirterek tavzih talebinde bulunmuştur.
Mahkemece; davacının taşeron şirketler üzerinde gösterilerek çalıştırılsa da belediye bünyesinde ve belediyenin işinde çalıştırıldığı, üst işverenin belediye olduğu hususunun tartışmasız olduğu SSK’lı olarak kuruma bildirilen davaya konu dönemdeki çalışmaların belediye bünyesinde geçtiği, davacı tarafın SSK'ya bildirilen günlerin dışında herhangi bir talebinin olmadığı, buna göre dâhili davalı olarak Kurumun gösterilmesine ve davaya dahil edilmesine yer olmadığı gerekçesiyle tavzih talebinin kabulü ile davacının 15.11.1997 tarihinden itibaren işverenin Atakum Belediyesi olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Davalı ... vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece; davacının taşeron şirketler üzerinde gösterilip çalıştırılsa da belediye bünyesinde ve belediyenin işlerinde çalıştırıldığı, asıl işverenin belediye olduğu hususunun tartışmasız olduğu, davacının SSK’ya bildirilmeyen ve tespitini talep ettiği herhangi bir gününün olmadığı, sadece işveren sıfatı noktasında talebin olmasına rağmen bozma ilamında davanın Kurum kayıtlarına geçmeyen hizmetinin tespiti davası olarak algılandığı, davacı tarafın SSK'ya bildirilen günlerin dışında herhangi bir talebinin olmadığı buna göre dâhili davalı olarak Kurumun gösterilmesine ve davaya dâhil edilmesine gerek olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; belediyenin işçisi olduğunun tespitine dair eldeki davanın hizmet tespiti davası niteliğinde olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığın