Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/2868 Esas 2019/1159 Karar
Karar Dilini Çevir:
Hukuk Genel Kurulu         2015/2868 E.  ,  2019/1159 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


Taraflar arasındaki “hizmet tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 4. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 15.04.2013 tarihli ve 2011/137 E., 2013/218 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 18.09.2014 tarihli ve 2014/20393 E., 2014/17735 K. sayılı kararı ile;
“…Dava, iptal ve tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava dışı işverenlerden Batun Yıldırım’a ait 1138426 sicil numaralı işyerinden 01.03.2008 – 31.08.2008, Güven Konter adına tescilli 1146544 sayılı işyerinden 02.09.2008 – 31.10.2008 tarihleri arasında, davalı işverene ait 1130613 sicilli işyerinden ise 29.11.2008 – 20.04.2009 döneminde adına tam gün üzerinden eksiksiz davalı Kuruma sigortalılık bildirimleri gerçekleştirilen davacıya, başvurusu üzerine 01.05.2009 günü itibarıyla 506 sayılı Kanun hükümleri gereğince yaşlılık aylığı bağlandığı, sonrasında Kurum Kontrol Memurluğu’nca yapılan yerel denetim ve araştırmalar ile alınan ifadelerden edinilen, bazı işyerlerinin faaliyetleri bulunmamasına karşın gerçeğe aykırı sigortalılık bildirimlerinde bulunulduğu yönündeki veri ve saptamaları içeren 01.10.2009 tarihli Rapor düzenlenip davacının 01.03.2008 gününden itibaren gerçekleştirilen bir kısım bildirimlerinin fiili çalışmaya dayanmadığı gerekçesiyle iptal edildiği, 01.03.2008 – 20.04.2009 döneminde davalı işverene ait işyerinde hizmet akdine tabi olarak çalışıldığının tespiti ile zorunlu sigortalılık bildirimlerinin geçersizliği yönündeki Kurum işleminin iptali istemine ilişkin olarak 07.03.2011 tarihinde işbu dava açıldıktan sonra bu kez Kurumca 11.01.2013 günü Antalya 1. İş Mahkemesi’ne başvurularak bir kısım bildirimleri geçersiz sayılan sigortalıdan yersiz karşılandığı ileri sürülen sağlık hizmet giderlerinin yasal faiziyle birlikte geri istendiği, işbu inceleme konusu davada mahkemece yapılan yargılamada tanık anlatımlarına dayanılarak istem aynen hüküm altına alındıktan sonra Kurumca açılan söz konusu istirdat davasının da 07.10.2013 tarihinde kabul ile sonuçlanıp Antalya 1. İş Mahkemesi’nin 31/581 sayılı hükmünün sigortalı tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 2. maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu Kanuna göre sigortalı sayılacağı belirtilmiş, 4. maddesinde, bu Kanunun uygulanmasında 2. maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler “işveren”, 5. maddesinde, anılan sigortalıların işlerini yaptıkları yerler “işyeri” olarak tanımlanmış, 6. maddesinde, çalıştırılanların, işe alınmalarıyla kendiliğinden “sigortalı” olacakları, sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümlerinin, sigortalının işe alındığı tarihten başlayacağı açıklanmış, 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 günü yürürlüğe giren ilgili maddelerinde de benzer düzenlemelere yer verilmiştir. Buna göre zorunlu sigortalılık niteliği, işveren ile sigortalı arasında hizmet akdi (iş sözleşmesi) ilişkisinin kurulması ve çalışmaya başlanması ile kazanılmakta, yazılı olarak düzenlenen veya sözlü olarak kararlaştırılan akitle birlikte sigortalılığın oluşumu yönünden eylemli (fiili = gerçek) çalışma olgusunun varlığı da gerekmektedir.
Diğer taraftan davanın diğer yasal dayanakları, 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddeleri olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Ayrıca, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Bekletici sorun” başlığını taşıyan 165. maddesinde, bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya tamamen veya kısmen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına kadar yargılamanın bekletilebileceği öngörülmüş, “Davaların birleştirilmesi” başlıklı 166. maddesinde de, aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davaların, aralarında bağlantı bulunması durumunda davanın her aşamasında istem üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebileceği, birleştirme kararının, ikinci davanın açıldığı mahkemece verileceği ve bu kararın diğer mahkemeyi bağlayacağı, birleştirme kararının derhal ilk davanın açıldığı mahkemeye bildirileceği, davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda bağlantının var sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında; öncelikle Kurumca açılan ve temyiz aşamasında olan istirdat davasının sonucu araştırılmalı, işbu dava ile anılan dava arasında bağlantının varlığı belirgin bulunmakla 165. veya 166. madde kapsamında değerlendirme yapılmalı, iptal edilen bildirimlerin hangi dönem ve işverenlere ait olduğu belirlenmeli, sonrasında işverenlerin vergi kayıt, faaliyete başlama veya başlamama, faaliyeti terk durumları, işyerlerinin kapsam tarihleri, sigorta primlerinin yatırılıp yatırılmadığı ve benzeri diğer hususlar saptanmalı, Kurum raporunun eki niteliğindeki ifade tutanakları getirtilmeli, beyanları Kurum işlemine dayanak kılınan kişiler dinlenilmeli, aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve çalışanlar yöntemince tespit edilerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, belirdiği takdirde tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli, toplanan tüm kanıtlar irdelenip fiili çalışmanın var olup olmadığı açıklıkla belirlendikten sonra hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...”
gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.




HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkilinin davalı ...'a ait iş yerinde 01.03.2008- 20.04.2009 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığını, sigortasının yapıldığının davalı tarafından müvekkiline bildirildiğini, müvekkilinin davalı işverene ait oyuncak şirketinde 2008 yılının 3,4,5,6,7,8. aylarında fiilen çalıştığını, Kuruma müracaat ederek 01.05.2009 tarihinde emekli olduğunu ve aylık almaya başladığını, sonrasında Kurum tarafından yapılan teftiş sonucunda emekliliğe esas olan 2008 yılının 3,4,5,6,7,8. aylarında fiili çalışma olmadığı tespit edilerek aylığının durdurulduğunu, 13.05.2010 tarihinde kendisine tebliğ edilen Kurum yazısıyla dava konusu olaydan haberdar olduğunu, davalı işverenin müvekkilinin çalıştığı iş yeri dışında başka bir iş yerinde sigortalı olarak gösterildiğini, bu olayın Kurum kontrol memurları tarafından yapılan kontrollerde tespit edildiğini, müvekkilinin çalıştığı dönemde bu durumu bilmesinin ve araştırabilmesinin mümkün olmadığını, ... ve internet ortamından sigortalılık durumu kontrol edildiğinde sigortalı olunduğu görülebilmekte ise de bunun çalıştığı iş yerinde mi yoksa başka bir iş yerinde mi gösterildiğinin bilinemediğini, Kurum tarafından müvekkilinin emekli aylığının kesildiğini ve Antalya 9. İcra Müdürlüğünün 2010/26380 E. sayılı dosyası ile yersiz ödenen aylıkların geri ödenmesi için icra takibi yapıldığını, müvekkilinin eşinin aldığı sağlık hizmeti ile ilgili de Antalya 1. İcra Müdürlüğünün 2011/4440 E. sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, her iki dosyaya da müvekkili tarafından itiraz edildiğini, müvekkilinin davalıya ait iş yerinde fiilen çalıştığını, hak ve alacaklarını tamamen alamadığı gibi emekliliğinin de iptal edildiğini, bu konuda Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/30424 hazırlık sayılı dosyası bulunduğunu, davalı tarafın hâlen arandığını belirterek sigorta başlangıç tarihinin 01.03.2008 olarak tespiti ile 2008/3,4,5,6,7,8. aylarda başka firmada gösterilerek yatırılmayan primlerin davalı tarafından yatırılmasına ve bu hizmetlerin diğer hizmetler ile birleştirilmesine, adına yapılan icra takibinin durdurulmasına ve yersiz ödeme adı altında geri istenen ödemelerin kaldırılmasına, bu süreçte alamadığı aylıklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ...; cevap dilekçesi sunmamış, Özel Dairenin bozma kararı sonrası 16.02.2015 tarihli duruşmada takdirin mahkemeye ait olduğunu beyan etmiştir.
Davalı ... vekili; kurum kayıtlarının incelenmesinden davacının 28.04.2009 tarihli tahsis talep dilekçesine istinaden 01.05.2009 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığını, kamuoyunda düş kapanı operasyonu olarak bilinen ve paravan şirketler kurularak sahte sigortalı bildirimlerinin yapıldığına ilişkin tespitler sonucu kontrol memurluğunca düzenlenen 01.10.2009 tarihli raporda 1138426 sicil numaralı ...Limited Şirketinin de bulunduğunu, birçok şirketin belirtilen adreslerde hiç faaliyetlerinin olmadığını ve bazı iş yerlerinden yapılan bildirimlerin sahte olduğunu, çalışmaların fiili olmaması nedeniyle iptal edilerek Kanun kapsamından çıkarılmasının gerektiğini ve sigortalılıkları iptal edilen kişilerin sahte bildirim nedeniyle emekli olmuş ise emekliliklerinin iptal edilmesi gerektiğinin belirtildiğini ve rapor gereğince ...Limited Şirketine ait dosyanın 30.01.2008 tarihi itibariyle iptal edildiğini, davacının da tespitini istediği dönemdeki hizmetlerin fiili çalışma olmaması ve son yedi yıllık fiili hizmet süresinin SSK değil Bağ-Kur kapsamında olması nedeniyle 506 sayılı Kanun uyarınca bağlanan emeklilik işlemi iptal edilerek yersiz ödenen aylıkların davacıdan talep edildiğini, davacının daha sonra 506 sayılı Kanun kapsamında çalışması ve şartlarını yerine getirmesi nedeniyle 01.01.2011 tarihinden itibaren 506 sayılı Kanun uyarınca tekrar yaşlılık aylığı bağlandığını, Kurum kontrol memurluğu ve Cumhuriyet Savcılığınca yapılan geniş soruşturma sonucu ... ve arkadaşlarının hayali paravan bir takım şirketler kurarak veya faaliyette bulunmayan şirketler adına sahte sigorta işlemleri yapmak suretiyle Kurumu zarara uğratacak bir takım eylemlerde bulunduklarını, bu kişilerin paravan şirketler adına Kurumdan şifre temin ettikten sonra mal ve hizmet üretmeyen, fiilen çalışmayan tabela şirketlerine kaydettikleri kişileri çalışmış gibi göstererek sigortalı yaptıkları ve bu kişilerden kişi başı 100,00-150,00TL aldıklarını, bu kişilere çıkardıkları sağlık karnesi ve sigortalılık belgeleri ile Kurumun sunduğu sağlık, emeklilik, işsizlik ödeneği, iş göremezlik ödeneği gibi haklardan faydalanmalarını sağladıklarını, sahte sigortalı yaptıkları kişilerin primlerini hiçbir zaman Kuruma yatırmadıklarını ve bu nedenle Kurumu zarara uğrattıklarının tespiti üzerine 50'den fazla sanık hakkında Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/209 E. sayılı dosya ile dava açıldığını, yargılaması devam etmekte olan ve Batun Limited Şirketinin de aralarında bulunduğu şirket yetkilileri hakkında da ek soruşturma açıldığını ve Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/22698 sayılı dosyasında görüldüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davalı iş yerinin dönem bordrosu tanıkları ile komşu iş yeri çalışanlarının beyanlarından ihtilaflı dönemde davacının bu iş yerinde hizmet akdine dayalı sigortalı olarak çalıştığının belirlendiği, yaşlılık aylığı şartlarından birinin de talep tarihi itibariyle belli süreye ulaşan sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısının varlığı olduğu, tespite esas dönem çalışmaları dilekçe tarihi itibariyle varit olmadığından davacının sair taleplerinin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın sigortalı hizmetlerinin tespiti talebi yönünden kabulü ile davacının davalı ...’a ait iş yerinde 01.03.2008-20.04.2009 tarihleri arasında çalıştığının tespitine, sair taleplerin reddine karar verilmiştir.
Davalı ... vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece; bu dava daha önce açıldığından Antalya 1. İş Mahkemesi tarafı

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat