Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/840 Esas 2017/1042 Karar
Karar Dilini Çevir:
Hukuk Genel Kurulu         2015/840 E.  ,  2017/1042 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki “sigorta başlangıcı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 5. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 29.03.2012 gün 2010/943 E., 2012/189 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 12.09.2013 gün 2012/9929 E., 2013/15768 K. sayılı ilamı ile;
(…Dava, davacının ticari faaliyete başladığı fakat primlerini yatıramadığı 15/10/1983 tarihi itibariyle (1) günlük hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 01/08/2003 varide tarihli giriş bildirgesi ile 25/11/1997 tarihinde başlayan vergi kaydı gereğince 04/10/2000 tarihi itibariyle davacının sigortalılığının başlatıldığı, 08/09/2010 tarihi itibariyle vergi kaydının son bulması sebebiyle çıkışının yapıldığı, 15/10/1983-31/05/1984 tarihleri arasında Bakkaliye ve Tekel ürünleri satışı faaliyeti nedeniyle ve 25/11/1997-08/09/2010 tarihleri arasında Çeyiz işi faaliyeti nedeniyle vergi kaydının bulunduğu, Buca Esnaf ve Sanatkarlar Odasında 07/02/1984- 31/05/1984 tarihleri arasında ve İzmir Tuhafiye Manifatura ve Benzerleri Odasında 27/10-2005- 5/10/2010 tarihleri arasında kaydının bulunduğu anlaşılmaktadır.
1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasanın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasanın 24. maddesi değiştirilecek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.
4956 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 02/08/2003 tarihine kadar tescilleri, prim ödemeleri veya tescil başvuruları yoksa aynı tarihten sonra sadece aynı yasa ile 1479 sayılı Yasaya eklenen geçici 18. maddeye göre vergide kayıtlı olan süreleri için borçlanma haklarını kullanarak sigortalılık süresi elde edebilirler. Geçmişe yönelik hizmetlerini tespit ettiremezler. 02/08/2003 tarihinden önceki tarihte Kuruma tescil edilmiş, giriş bildirgesi vermiş veya bir şekilde kendi adına tescil isteği yerine geçecek şekilde prim ödemiş olan ve 1479 sayılı Yasa kapsamında kendi adına veya hesabına bağımsız çalışanlar, 20/04/1982 tarihinden itibaren vergi kaydına dayalı olarak, 22/03/1985 tarihinden itibaren de esnaf sicili veya meslek kuruluşu kayıtlarına dayalı olarak sigortalılıklarının tespitini isteyebilirler.
Somut olayda davacının giriş bildirgesinin varide tarihinin 01.08.2003 olduğunun ve davacının 15/10/1983-31/05/1984 tarihleri arasında Bakkaliye ve Tekel ürünleri satışı faaliyeti nedeniyle ve 25/11/1997-08/09/2010 tarihleri arasında Çeyiz işi faaliyeti nedeniyle vergi kaydının bulunduğunun anlaşılmasına göre bu tarihler esas alınarak sigortalılık süresinin tespit edilmesi gerekirken sigortalılığının 04/10/2000 tarihinden başlatılması doğru değildir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 1479 sayılı Kanun kapsamında (Esnaf Bağ-Kur) sigorta başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin 15.10.1983 tarihinde kendi nam ve hesabına çalışmaya başladığını, 31.05.2004 tarihinde işyerindeki faaliyetine son verdiğini, Kurum tarafından sigorta başlangıcının 04.10.2000 olarak kabul edildiğini, ancak ticari faaliyete başladığı ve fakat primlerini yatıramadığı 15.10.1983 tarihinin sigorta başlangıcı olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) vekili 1479 sayılı Kanuna eklenen Geçici 18. maddesinde “Bu kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 04.10.2000 tarihinden itibaren başlar.” şeklindeki düzenleme gereği davacının 04.10.2000 tarihinden önce Kuruma kayıt edilmediği ve başvuruda bulunmadığını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davacının 04.10.2000 tarihinden önce Kuruma kayıt ve tescili yapılmamış çalışmaların Bağ-Kur kapsamında sigortalılık süresinden sayılamayacağı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Yerel mahkemece verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuş ve mahkemece önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnilmiştir.
Direnme kararını, davacı vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından 1479 sayılı Kanun (Esnaf Bağ-Kur) kapsamında 15.10.1983 tarihinin davacı için sigorta başlangıcı sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle hukuki yarar ve sigortalılık başlangıcı kavramlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Öncelikle hukuk yargılamasının amacı ve davada menfaat (hukuki yarar) kavramları hakkında açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.
Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır.
Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (Arslan, R.; aktaran: Hanağası, E., Davada Menfaat, Ankara 2009, önsöz VII).
Hukuk Genel Kurulunun 24.06.1992 gün ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E., 2001/458 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.
Öte yandan, bu hukuksal yararın, "hukuki ve meşru", "doğrudan ve kişisel", "do

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat