"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “Kurum işleminin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bursa 1. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 10.05.2011 gün ve 2009/1076 E., 2011/277 K. sayılı karardavalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 01.10.2012 gün ve 2011/10896 E., 2012/16734 K. sayılı kararı ile,
“…Davanın yasal dayanağı 5277 sayılı Kanunun 25 ve 5335 sayılı Kanunun 30’uncu maddeleridir. 5277 sayılı Bütçe Kanunu 01.01.2005 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 25’inci maddesinin (f) fıkrası; “...Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlar bu aylıkları kesilmeksizin; genel bütçeye dâhil daireler, katma bütçeli idareler, döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il özel idareleri, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmeler, sosyal güvenlik kurumları, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50'sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarda herhangi bir kadro, pozisyon veya görevde çalıştırılamaz ve görev yapamazlar. Diğer kanunların emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta iken emeklilik veya yaşlılık aylıkları ve/veya diğer tazminatları kesilmeksizin atanmaya, çalıştırılmaya veya görevlendirilmeye izin veren hükümleri ile 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek 11'inci maddesine göre 01.01.2005 tarihinden önce alınmış Bakanlar Kurulu kararları uygulanmaz...” hükmünü içermektedir.
Anılan hükmün Anayasaya aykırılığı iddiası ve iptali istemiyle dava açılmış, ancak kanun koyucu tarafından bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağına dair Anayasanın 161’inci maddesi gözetilerek, 27.04.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5335 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 29’uncu maddesinin (c) bendi ile5277 sayılı Kanunun 25’inci maddesinde yer alan bu hüküm yürürlükten kaldırılmıştır. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından 29.11.2005 gün 2005/6-93 sayılı kararıyla, “iptali istenen madde yürürlükten kaldırılmakla, davanın konusuz kaldığı” gerekçesiyle, “istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
Ne var ki; 5277 sayılı Kanunun 25’inci maddesinde yer alan söz konusu düzenleme, bu defa 5335 sayılı Kanunun 30’uncu maddesi ile aynen korunmuş ve 27.04.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ayrıca, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 105’inci maddesinde sayılan “uygulanmayacak maddeler” arasında 5335 sayılı Kanunun 30’uncu maddesi yer almamaktadır. Bu nedenle de bu maddenin halen yürürlükte olduğunun ve 01.01.2005 tarihinden itibaren herhangi bir yasal boşluk dönemi bulunmadığının kabulü gerekir.
Açıklanan yasal süreç ve düzenleme karşısında; herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanların, bu aylıkları kesilmeksizin 5277 ve 5335 sayılı Kanunlarda belirtilen kamu kurum ve kuruluşlarında herhangi bir kadro, pozisyon veya görevde çalıştırılamayacakları ve görev yapamayacakları belirgindir. Bu yasal düzenlemeye aykırı biçimde çalışılması durumunda; çalışanların, fiilen çalıştıkları dönemdeki emeklilik veya yaşlılık aylıklarının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kesilmesi ve yersiz aylıkların istirdadı söz konusu olacaktır.(HGK; 27.05.2009 gün, 2009/21-168 E. 2009/218 K.).
Davaya konu somut olayda; 01.09.1987 tarihinden başlamak üzere 506 sayılı Kanun uyarınca yaşlılık aylığı bağlanan davacının, yaşlılık aylığı almaya devam ederken 01.01.2005 tarihinden itibaren 5335 sayılı Kanunun 30. maddesinde belirtilen istisnalar içinde yer almayan işyerinde çalıştığı anlaşılmaktadır.Şu hale göre, yaşlılık aylığı almakta iken dava konusu dönemde 5335 sayılı Kanunun 30. maddesi kapsamında olan işyerinde davacının çalışması mümkün olmadığından davalı Kurumun dava konusu dönemde yaşlılık aylığının iptaline ilişkin işlemi yerindedir. 5335 sayılı Kanun kapsamındaki çalışması nedeniyle fiilen çalıştığı dönem içinde aldığı yaşlılık aylıklarının Kuruma iadesi gerekmekte olup, Kanun değişikliğine karşın, 5335 sayılı Kanun kapsamında kalan işyerinde çalıştığını davalı Kuruma bildirmemesi nedeniyle davacının iyiniyetli olduğunun kabul edilmesi mümkün olmadığı da gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkiline Sosyal Sigortalar Kurumundan yaşlılık aylığı bağlandığını, 04.11.1991 tarihinde yaşlılık aylığı alırken T.C. Emekli Sandığına tabi olarak ilkokul öğretmenliğine atandığını, öğretmenlik görevini ifa ettiği sırada Kurum tarafından Sosyal Sigortalar Kurumundan alınan yaşlılık aylığı kesilmeksizin öğretmen olarak görev yaptığından bahisle 5335 sayılı Kanunun 30’uncu maddesine istinaden 2005 tarihi itibariyle aylığı iptal edilerek 01.01.2005 ile 25.10.2009 tarihleri arasında ödenen 30.426,88 TL’nin iadesinin istenildiğini, ancak Kurum işleminin hatalı olduğunu, 07.01.2005 tarihinde T.C. Maliye Bakanlığı Tel emrinde 01.01.2005 tarihinden itibaren çalışmaya devam edeceğini yazılı olarak beyan edenler ile bu tarihten itibaren görevinden ayrılanların 5277 sayılı Kanunun 25/f maddesinin uygulamasını sağlamak amacıyla yedi iş günü içerisinde ilgili Sosyal Güvenlik Kurumuna bildireceklerinin belirtildiğini, bu talimata istinaden Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 11.01.2005 tarihinde yayınlanan genelgede işyerince emekli sigortalının aylığının kesilmesine ilişkin yazılı bildirimin Kuruma yapılması hâlinde aylığın 01.01.2005 tarihinden itibaren kesilerek yapılan işlemin sonucundan ilgili kuruluşa ve emekli sigortalıya bilgi verileceğinin ve kamu kurum ve kuruluşlarının aylıklarının durdurulmasına ilişkin yazılarına istinaden sigortalılarının aylıklarının durdurulacağının belirtildiğini, ancak müvekkilinden görevine devam etmek isteyip istemediği sorularak davacının vereceği dilekçenin ilgili Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirmesi gerekirken bu hususun yerine getirilmediğini, burada idarenin kusurunun bulunduğunu, kaldı ki Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yaşlılık aylığı aldığının ve Emekli Sandığına tabi çalışmaya devam ettiğinin bilinmesine rağmen aylıkların ödenmeye devam ettiğini, yaşlılık aylığının ödenmeye devam etmesinde kusurun Kuruma ait olduğunu, öte yandan davacının Kurumu yanıltmış olması söz konusu olmadığından müvekkilinin iyi niyetli olduğunu ileri sürerek Kurum işleminin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili 5335 sayılı Kanunun 30’uncu maddesi gereğince aylıkları kesilmesi gerekirken aylıklarının ödenmeye devam ettiği tespit edilen davacının aylıklarının 01.01.2005 tarihinden itibaren iptal edildiğini, sigortalıya 01.01.2005 - 20.10.2009 tarihleri arasında fuzulen ödenen 30.426,88 TL’nin borç kaydedildiğini, Kurum işleminin yerinde olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece emekli aylığının bağlandığı tarihte yürürlükte olan 506 sayılı Kanunun yaşlılık aylığı bağlanması ve kesilmesine ilişkin şartları belirten 63’üncü maddesi uyarınca Emekli Sandığına tabi çalışmanın yaşlılık aylığı almaya engel oluşturmadığı