"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 8. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 06.02.2014 gün ve 2013/890 E. 2014/151 K. sayılı kararın temyizen incelenmesinin davalı Kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 24.03.2015 gün ve 2014/10411 E., 2015/6091 K. sayılı kararı ile;
(…Dava, davacının 02/02/2013 tarihinde vefat eden sigortalı eşi ...'dan dolayı 506 sayılı yasa kapsamında ölüm aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının murisinin 858 gün SSK'lı hizmetinin bulunduğu, 02/02/2013 tarihinde vefat ettiği, davacının 27/03/2013 tarihinde 60 gün askerlik borçlanması yaptığı anlaşılmıştır.
Davacı murisinin ölüm tarihi olan 27/03/2013 tarihinde 5510 sayılı Yasa yürürlüktedir.
5510 sayılı Yasa'nın "Ölüm sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları" başlıklı 32/2-a maddesinde, Ölüm aylığının en az 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde ölüm aylığı bağlanacağı bildirilmiştir.
Somut olayda, davacının murisi ...'ın her türlü borçlanma süreleri hariç 900 gün prim ödeme şartının gerçekleşmemiş olmasına rağmen davacıların 27/03/2013 itibaren ölüm aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, davacının ölüm aylığı almaya hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacılar muris ...’ın 2013 yılında vefat ettiğini, murisin vefat etmeden önce 858 gün civarında sigortalı olarak prim ödemesinin bulunduğunu, murisinin askerlik borçlanması ile birlikte toplam 900 gün sigortalı süresinin olduğunu, bu haliyle 900 gün prim gün sayısı bulunduğundan ölüm aylığı bağlanma şartlarının oluştuğunu ileri sürerek tarafına ölüm aylığı bağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili 5510 sayılı Kanunun 32. maddesine göre 4/1-a maddesi kapsamında sigortalı sayılanlar için her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup toplam 900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş durumda iken ölen sigortalıların hak sahiplerine yazılı istekte bulunmaları halinde ölüm aylığı bağlanacağının belirtildiğini, Kanun metnindeki “her türlü borçlanma süreleri hariç” ifadesinin 900 günün hesabında borçlanma sürelerinin hesaba katılmayacağı anlamını taşıdığını, yapılmış olan askerlik borçlanmasının 900 günün hesabında değerlendirilemeyeceğini, bu nedenle davacıya ölüm aylığı bağlanmasının kanunen mümkün olmadığını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece 5510 sayılı Kanunun 32. maddesinde yer alan her türlü borçlanma süreleri ibaresinin sadece 5 yıllık sigortalılık süresine katılamayacağı, bunun dışındaki 900 günlük malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primine katılabileceği, davacıların murisinin sigortalılık süresinin 5 yılın üzerinde olduğu, Yargıtay içtihadında belirtildiği gibi 900 gün prim ödeme koşulunun borçlanma yoluyla gerçekleştirilmesinin mümkün bulunduğu, bu haliyle borçlanma bedelinin ödendiği tarihi takip eden ay başından başlamak üzere ölüm aylığı bağlanması gerektiği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı ... vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel mahkemece borçlanma yoluyla asıl olarak, prim ödemeden yoksunluğa yol açan durumlardan doğan eşitsizliğin giderilmesinin amaçlandığı, "her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş" olmaya ilişkin düzenlemenin, sigortalılık süresi konusunda borçlanma sürelerini dışladığı, buna karşın prim ödeme gün sayısı yönünden böyle bir yaklaşım içermediği, aksine yorumun borçlanmanın gidermeye çalıştığı eşitsizliği ortadan kaldırmayacağı, aynı yaş ve sigortalılık başlangıcına sahip kişilerden askerliğini yapmad