Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1588 Esas 2018/2045 Karar
Karar Dilini Çevir:
Hukuk Genel Kurulu         2017/1588 E.  ,  2018/2045 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi


Taraflar arasındaki “boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İzmir 15. Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.09.2013 tarih ve 2013/164 E., 2013/675 K. sayılı karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 22.09.2014 tarih ve 2014/6789 E., 2014/17952 K. sayılı kararı ile:
"...Mahkemece, henüz ön inceleme dahi yapılmadan tensiple 04.03.2013 tarihinde taraflara "tanık listesini sunması, delil olarak gösterecekleri belgeleri dilekçelerine ekleyerek vermesi, başka yerden getirtilecek belgelere ilişkin bilgi verilmesi" yönünde ara kararı verilmiştir. Davalı (kadın) vekilinin, 16.05.2013 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasında yaptığı delil bildirme talebi mahkemece “cevap süresi içerisinde delillerini bildirmemiş olması sebebiyle” reddedilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre ön inceleme duruşması yapılıp taraflar arasındaki çekişmeli hususlar belirlenmeden, davalıdan, delil listesi sunması istenemez. Bu bakımdan tensiple bu yönde verilen ara kararı sonuç doğurmaz. O halde, mahkemece yapılacak iş, davalıya delillerini bildirmesi için süre verilmesi, gösterdiği takdirde delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir. Bu husus gözetilmeden, davalıya iddialarını ispat hakkının tanınmamış olması "hukuki dinlenilme hakkının" (HMK md. 27) ve buna bağlı olarak "savunma hakkının" ihlali niteliğinde olup, hükmün bu sebeple bozulmasına karar vermek gerekmiştir...."
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek temyiz dilekçesinin süresinde verildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma istemine ilişkindir.
Davacı vekili, tarafların sekiz yıldır evli olduğunu, aralarında yaş farkı bulunduğunu, başlangıçta bu durumu kabul eden davalının zamanla yaş farkını sorun hâline getirdiğini, müvekkiline hakaret ve küfür ettiğini, evden ayrılmadan önce kurmaca bir olay yaratarak boşanma davasında haklı çıkmak için şiddet gördüğünü söylediğini, müvekkilinin ölünceye kadar bakma vaadi ile bir evin mülkiyetini ve bankada bulunan bir miktar nakit parasını davalıya verdiğini, davalının ise müvekkiline vaat ettiği şekilde bakmadığı gibi müvekkilini terk ettiğini ileri sürerek tarafların boşanmalarına karar verilmesini istemiştir.
Davalı süresinde ibraz ettiği cevap dilekçesinde, davacının şiddet uyguladığını, sürekli hakaret ettiğini, davacının ilk evliliğinden olan çocuklarının da hakaretine maruz kaldığını, hakkına düşen parayı aldığını, sürekli dövüldüğü, kapı dışarı atıldığı ve küfür edildiği için onunla evlendiğine pişman olduğunu söylemek zorunda kaldığını, bütün ihtiyaçlarını annesinin karşıladığını, rahatsızlığı sebebiyle davaya geç cevap verdiğini belirterek iki hafta kadar ek süre verilmesini istemiştir.
Davalı vekili 15.05.2013 tarihli dilekçesinde, müvekkilinin kusurlu olmadığını, sürekli şiddet gördüğünü, evden kovulduğunu, hakarete maruz kaldığını belirterek davanın reddine, müvekkili yararına 500,00TL tedbir nafakasına hükmedilmesini, 19.09.2013 tarihli son duruşmada hükmedilen tedbir nafakasının yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, 16.05.2013 tarihli ön inceleme duruşmasında davalı vekilinin tanık dinletme talebi reddedilmiş, nihai kararda ise davalının evlilik birliğinin gerektirdiği sorumluluk ve yükümlülüklerini yerine getirmediği, eşine karşı aşağılayıcı sözler söylediği, müşterek haneyi sık sık terk ederek annesinin evine gittiği, bu suretle boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle tarafların boşanmalarına, davalının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı (kadın) vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Bozma kararı sonrası 24.10.2014 tarihinde davacının ölümü üzerine mirasçıları veraset ilamı sunarak davaya devam etmek istediklerini bildirmişlerdir.
Mahkemece, davalının cevap dilekçesinde dayanmadığı delile sonradan dayanma imkanının bulunmadığı, bu sebeple davalının delillerinin toplanmasına gerek görülmediği ve önceki hükümde direnildiği belirtilmiş, ancak davacının 24.10.2014 tarihinde ölümü nedeniyle "boşanma" kararı verilmesi imkanı bulunmadığından Türk Medeni Kanunu'nun 181. maddesi gereğince davalının kusurlu olduğunun tespiti ile yasal mirasçı olamayacağına dair hüküm kurulmuştur.
Davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca "usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar" oluşturulmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu bozma kararına uyulmak suretiyle HMK'nın cevap, delil bildirme ve ön inceleme duruşmasını düzenleyen 126. ve devamı maddeleriyle 140., 145. ve 194. maddelerinin, "ön inceleme duruşmasına kadar geçen dilekçelerin verilmesi aşamasında delil bildirmeyen (tanık, belge, keşif vs.. gibi) davalı tarafa ön inceleme duruşmasından sonra delillerini bildirmek için süre verilmesinin mümkün olmadığı" şeklinde yorumlandığı, bu sebeple bozma kararının usul ve yasaya uygun olmadığı, mahkemenin direnme kararı verirken önceki kararda bir değişiklik yapmaması gerektiği, ancak davacının Yargıtay bozma kararından sonra ölümü ve mirasçıların davaya dahil olması nedeniyle boşanma hükmü kurmanın yasal olarak ve fiilen mümkün olmadığı, ilk yargılama aşamasındaki delillere göre TMK'nın 181. maddesine uygun olarak davalının kusurlu olduğunun ve yasal mirasçı olamayacağının tespitine karar verildiği belirtilerek kurulan direnme hükmü davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; boşanma davasına konu olayda ön inceleme duruşması yapılmadan tensip tutanağı ile davalının delillerini sunması için süre verilip verilemeyeceği, cevap dilekçesinde delil bildirmeyen davalıya ön inceleme duruşmasında delillerini bildirmesi için süre verilmesinin gerekip gerekmediği, varılacak sonuca göre davalının hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce mahkemece tarafların boşanmalarına dair verilen ilk kararın Özel Dairece bozulmasından sonra "davacının ölümü sebebiyle boşanma hükmü verilmesine yer olmadığına ve davalının kusurlu olduğu tespit edildiğinden yasal mirasçı olmayacağının tespitine" şeklinde direnme adı altında kurulan hükmün yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
Bilindiği üzere, ilk derece mahkemelerinin temyiz incelemesi sırasında kararlarının bozularak geri gönderilmesi üzerine yeni delil ve araştırma yapmaksızın aynı kararı tekrar vermelerine usul hukukunda direnme (ısrar) kararı denilmektedir. Hemen belirtilmelidir ki, istikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir. Bir başka anlatımla, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozma kararından esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
Bu açıklamaların yanı sıra ön sorun açısından 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) getirdiği bir yenilik olarak karşımıza çıkan 181. madde düzenlemesinin de irdelenmesi gerekmektedir.
Kural olarak evlilik birliğini sona erdiren ve bozucu yenilik doğuran bir hak olan boşanma kararı ile taraflar birbirlerine karşı miras hukukundan doğan bütün haklarını kaybederler. Ancak TMK'nın 181. maddenin ikinci fıkrası uyarınca boşanma davası devam ederken, eşlerden birinin ölümü hâlinde mirasçılara davayı sürdürme hakkı tanınmıştır. Bu durumda sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurunu ispatlanması hâlinde mirasçı olması engellenebilmektedir (m. 181/2).
Madde gerekçesinde bu husus; "Maddenin ikinci fıkrasında, boşanma davası devam ederken, davacı eşin ölümü hâlinde, davalının buna rağmen mirasçı olabilmesi belli koşullar altında engellenmektedir. Buna göre ölen davacının mirasçılarından herhangi birisinin davayı devam ettirmesi ve davalının kusurlu olduğunun sabit olması hâlinde, davalı eş, birinci fıkra hükmünde olduğu gibi davacıya mirasçı olamayacaktır. Davacı eşin ölümü hâlinde evlilik kendiliğinden son bulur. Bu nedenle davacının ölümüne rağmen, mirasçılardan birinin devam ettirdiği bu dava, eşlerin boşanmasına yönelik olmayacak, devam edilen davada, boşanmada davalının kusurlu olup olmadığı karara bağlanacaktır. Bir başka ifadeyle bu durumda devam edilen dava, boşanmada hangi eşin kusurlu olduğunun saptanmasına yönelik olacaktır. Bu durum özellikle zina, hayata kast, pek kötü davranış, haysiyetsiz hayat sürme sebeplerinden biriyle açılan boşanma davasında, davacının ölümü hâlinde, bu eylemlerde bulunan kusurlu davalı eşin buna rağmen mirasçı olabilmesi konusunda haksız ve adaletsiz sonuçların doğmasına da neden olabilecektir, işte bu haksız durumların önlenmesi amacıyla maddenin ikinci fıkrası kaleme alınmıştır." şeklinde ifade edilmişti

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat