"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasında görülen “boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Adana 8. Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 13.06.2014 tarih ve 2014/412 E., 2014/465 K. sayılı karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 24.03.2015 tarih ve 2014/22815 E., 2015/5298 K. sayılı kararı ile;
"...Taraflar Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca boşanmışlar, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir.
Açıklanan sebeple mahkemece taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyan ile iddia ve savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmak ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir...."
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 166/3. maddesi uyarınca açılan boşanma istemine ilişkindir.
Davacı, davalı ile 03.06.2006 tarihinde evlendiğini, evlilik süresince maddi ve manevi olarak problemler yaşadıklarını, evlilik birliğinin sarsıldığını, 03.06.2014 tarihli protokol kapsamında TMK'nın 166/3. maddesi gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiş, 13.06.2014 tarihli duruşmada alınan imzalı beyanında taleplerini tekrar etmiştir.
Davalı 13.06.2014 tarihli duruşmada alınan imzalı beyanında boşanmayı istediğini, davacının taleplerini kabul ettiğini ifade etmiştir.
Mahkemece, taraflar arasında yapılan 03.06.2014 tarihli protokolün kamu düzenine, genel ahlâka aykırılık teşkil etmediği, her iki taraf açısından da artık müşterek hayatın devamının çekilmez hâle geldiği, TMK’nın 166/3. maddesinde aranılan tüm şartların gerçekleştiği belirtilerek tarafların boşanmalarına, velayetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, çocuk yararına 500,00TL iştirak nafakasına, bu nafakaya her yıl TÜİK'in açıkladığı TÜFE oranında artış uygulanmasına, müşterek çocuğun kreş ve okul masraflarının davalı tarafından karşılanmasına, tarafların birbirlerinden hiçbir şekilde başkaca nafaka talepleri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına, davacının boşanma sonrası kendi kızlık soyadına döneceğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 18 Temmuz 2013 tarihinde ortaklıktan ayrılan ve 5 Temmuz 2010 yılında imza yetkilerini devreden davacının NEDA İnşaat ve Madencilik Sanayi Limited Şirketiyle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını davalının kabul ettiğinin tespitine karar verilmiştir.
Davalının temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel mahkemece, somut olayda TMK’nın 166/3. maddesi koşullarının oluştuğunu, taraflar arasında düzenlenen 03.06.2014 tarihli protokol içeriğinin Türk Medeni Kanunu'na, Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarına, kamu düzenine, genel ahlâka, kısaca kanunun emredici hükümlerine aykırılık teşkil etmediğini, bu şartlara uygun olan davanın kabulünün artık tarafları da hâkimi de bağladığını, davalının davayı kabulü ile mahkeme içi ikrarda bulunduğunu ve mahkeme içi ikrardan dönülemeyeceğini, tarafların boşanma ve ferîlerinde irade birliğine dayanan boşanma kararının, karara esas alınan irade beyanındaki (hata, hile ve ikrah gibi) sakatlık hâllerinin varlığı hususunda ciddi delillerin gösterilmesi durumunda veya protokol şartlarında kanunun emredici hükümlerine, ahlâka, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırılık hâlinde ya da protokol şartlarına aykırı hüküm verilmesi durumunda bozulabileceğini, Özel Daire bozma kararında yer alan yaklaşımın her türlü kötüye kullanıma açık olduğu gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını davalı temyiz etmektedir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, anlaşmalı olarak açılan boşanma davasında, davalının anlaşma iradesinden dönmesinin mümkün olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre anlaşmalı olarak açılan boşanma davasının çekişmeli olarak görülmeye devam edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından TMK'nın 166/3. maddesinin incelenmesinde yarar görülmektedir.
TMK'nın 166. maddesinin 3. fıkrasında; "Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz " düzenlemesi yer almaktadır.
Uygulamada anlaşmalı boşanma adı verilen ve yukarıya alıntılanan fıkra uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için ilk koşul; evlilik birliğinin en az bir yıl sürmesidir. Aksi taktirde hâkim diğer şartları incelemeden boşanma davasını reddetmelidir.
İkinci koşul, eşlerin mahkemeye birlikte başvurması veya bir eşin diğerinin açtığı boşanma davasını kabul etmesidir. Burada önemli olan tarafların boşanma iradelerini aynı anda ve duruşmada hâkime beyan etmesidir.
Üçüncü koşul, eşlerin iradelerini hakime bizzat açıklamalarıdır. Hâkimi