"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Diyarbakır 1. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.01.2015 gün ve 2014/1126 E., 2015/39 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 30.11.2015 gün ve 2015/14713 E., 2015/23516 K. sayılı kararı ile;
"…1- Davacı, asıl işveren olan davalı şirket bünyesinde arıza bakım-onarım teknisyeni olarak işe başladığını, işe başlarken 200,00 TL yol, 300,00 TL yemek yardımı yapılacağının belirtildiğini iddia ederek yol ve yemek ücretlerinin ödenmesini talep etmiştir.
Davalı ise husumet itirazında bulunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı asıl işveren, bu dosya ve aynı gün temyiz incelemesi yapılan diğer dosyalarda bazı alt işverenlere davanın ihbar edilmesi için dilekçe sunmuş, mahkemece ihbar dilekçeleri ilgili alt işveren firmalara tebliğe çıkarılmış, bir kısmına tebligat yapılmış, bazılarına ise çıkarılan tebligat bila ikmal iade edilmiş ya da tebligat parçaları dosyaya alınmamış, bazı dosyalarda ise davalı asıl işverenin ihbar talebinde bulunmamakla birlikte işçinin özlük dosyası ile ödeme belgelerinin alt işverenlerden getirtilmesini istediği halde bu talep mahkemece dikkate alınmamıştır.
6100 sayılı HMK'nun 61 vd maddelerinde düzenlenen davanın ihbarı ile taraflardan biri davayı kaybettiği taktirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir.
İhbar yazılı olarak yapılır. İhbar sebebinin gerekçeleriyle birlikte açıklanması ve yargılamanın hangi aşamada bulunduğunun belirtilmesi gerekir.
Dava kendisine ihbar edilen kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı olan taraf yanında davaya katılabilir.
Müdahale talebinde bulunan 3.kişi, yanında katılmak istediği tarafı, müdahale sebebi ve bunun dayanaklarını belirten bir dilekçeyle mahkemeye başvurur. Müdahale dilekçesi, davanın taraflarına tebliğ edilir. Mahkeme, gerekirse taraflarla birlikte 3.kişiyi de dinlenmek üzere davet eder, gelmeseler dahi müdahale talebi hakkında karar verir.
6100 sayılı HMK'nın yukarıda belirtilen ilgili hükümleri dikkate alındığında mahkemece, davalı asıl işverenin, davanın ihbarını talep ettiği bir kısım taşeron şirketler ile ilgili olarak ihbar dilekçesinin tebliğ edilmeksizin ya da tebliğ edildiğine dair tebligat parçaları dosyaya alınmaksızın ve özellikle de davalı şirket vekilinin ihbar dilekçelerinin dönüşünün beklenilmesini talep etmesine rağmen ara kararı ile ihbar dilekçelerinin eksiksiz olarak tüm alt işverenlere tebliği dahi beklenmeksizin karar verilmesi hatalıdır.
Yapılması gereken, ihbarı talep edilen tüm alt işveren şirketlere ihbar dilekçesi ve dava dilekçesinin tebliği sağlanarak ve tebliğ edildiğine dair tebligat parçaları eksiksiz dosyaya alınarak ihbar edilen taşeron şirket/şirketlerin, sunmaları halinde beyan dilekçeleri ile varsa delilleri toplanıp, ihbar olunan şirketlerin yargılamayı takip etmemeleri halinde ise asıl işveren olan davalı şirketin cevap dilekçesinde ve aşamalarda belirttiği üzere davacı işçiye ait özlük dosyası ile bordro gibi ödeme belgelerinin ve hizmet alım sözleşmelerinin birer suretleri alt işveren şirketlerden müzekkere ile istenerek getirtmek ve çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
Mahkemece eksik ve inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde ile karar verilmesi bozma nedenidir.
2-Kabule göre de; Seri halde Dairemize gelen dosyaların incelenmesi sırasında Diyarbakır 3. İş Mahkemesinin 2014/333 Esas ve 2015/624 Karar sayılı dosyasında 2011 ve 2012 yıllarına ait bordroların sunulduğu tespit edilmiştir. Bu bordroların incelenmesinde davacılara yıllara göre değişen miktarlarda yol ve yemek ücretinin ödendiği anlaşılmaktadır. Zaten bu dosyada davacı da iş akdinin feshinden önceki bir yıl, yol ve yemek ücretlerini ödendiğini kabul etmektedir. Bu durum karşısında yol ve yemek ücreti tahakkuklarının ve ödeme belgelerinin alt işverenlerden istenerek ödeme yapılıp yapılmadığı belirlenip, bordroların temin edilememesi durumunda işe sunulan bu bordrolardaki ücretler baz alınarak, ayrıca son bir yıl yemek ücretlerinin ödendiği hususunda dilekçesinde beyan bulunmayan davacılardan da ödeme yapılıp yapılmadığı sorularak açıklattırılıp, bordro sunulmayan dosyalarda 2011 ve 2012 yıllarına ait yol ve yemek ücretleri tahakkukları ve ödemeleri olduğundan bordroda adı bulunan davacıların alacak hesabının da bu ödemelerin mahsubundan sonra ödenmeyen miktarın belirlenmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır..."
gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili davalı şirket ile dava dışı firmalar arasında asıl-alt işveren ilişkisi bulunduğunu ve davacı işçinin arıza bakım ve onarım teknisyeni olarak çalıştığını ileri sürerek yol ve yemek ücretlerinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davacı işçinin yüklenici firma işçisi olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece bilirkişi tarafından düzenlenen raporun dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalı ... Elekt. Dağ. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece ihbar dilekçesinde ihbar sebebi olarak davacının yüklenici firmanın işçisi olması, sosyal haklar ve ödemelerin yüklenici firma tarafından yapılması gösterilmiş olup, ihbar istemi incelendiğinde 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu gereği asıl işverenlerin alt işveren işyerleri ile ilgili tüm defter ve belgeleri ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak belli süre saklama yükümlülüğü bulunduğu, davalı işverenin alt işverendeki tüm belgeleri saklamak zorunda olduğundan ihbar dilekçelerin tebliği ile yetinilmesi gerektiği, söz konusu ihbar dilekçelerinin ihbar talep edilen şirketlerin adreslerinin davalı tarafından mahkemeye doğru sunulmaması nedeniyle tebliğ edilemeden döndüğü, bu nedenle bozma kararının son paragrafında geçen özlük dosyalarının ve ödemelerin alt işverenden müzekkere ile istenmesine gerek olmadığı, bu hususta benzer mahiyette birçok karar verildiği, Yargıtay tarafından da saklama yükümlülüğü gözetilerek kararların onandığı, genel nitelikte bozma yapılması ve asıl işverenin belge saklama yükümlülüğü göz ardı edilerek kararın bozulmasının hatalı olduğu gerekçeleriyle önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını davalı vekili temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olayda davalı şirket tarafından hizmet alımı suretiyle iş üstlenen yüklenici firmalara davanın ihbar edilmesine ilişkin dilekçenin tüm şirketlere tebliği sağlanıp tebliğ edildiğine dair tebligat parçalarının eksiksiz temin edilmesinin gerekip gerekmediği, ayrıca tebliğe rağmen ihbar olunan şirketlerin yargılamayı takip etmemeleri hâlinde davacı işçiye ait özlük dosyası ile bordro gibi ödeme belgelerinin ve hizmet alım sözleşmelerinin birer suretlerinin söz konusu şirketlerden müzekkere ile istenilmesinin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce direnme kararı gerekçesi dikkate alındığında, mahkemece verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre de temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı yoksa Özel Dairece mi yapılacağı hususu ön sorun olarak tartışılmış olup hükmün Özel Dairece davanın ihbarı yönünden bozulması üzerine mahkemece davanın ihbarı ile ilgili olarak bozma kararına karşı gerekçeleri sıraladığı ve böylece bozma nedenlerini karşıladığı görülmekle ön sorun bulunmadığı oy çokluğu ile kabul edilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
İşin esasına geçilmeden önce davanın ihbarı ile hukuki dinlenilme hakkı üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır.
I- Görülmekte (derdest) olan davanın taraflarından birinin, üçüncü bir kişiye bu davayı haber vermesine ve üçüncü kişiden bu davada kendisine yardım etmesini istemesine davanın ihbarı (duyurulması) denir. Davanın ihbarının iki amacı vardır:
Davanın ihbarının usul hukuku bakımından amacı, dava kendisine ihbar edilen üçüncü kişinin, davaya katılarak davayı ihbar eden tarafa yardım etmesinin sağlanmasıdır. Bu yardım da, iki şekilde olur:
Üçüncü kişi davaya (fer’î) müdahele edebilir ya da dava kendisine ihbar edilen üçüncü kişi, davada ihbar eden tarafı temsil edebilir.
Davanın ihbarının maddi hukuk bakımından amacı ise, davayı ihbar eden tarafın, davayı kaybetmesi hâlinde üçüncü kişiye karşı açacağı rücu davasında (veya üçüncü kişinin ihbar eden tarafa karşı açacağı tazminat davasında) hakkını daha emin (güvenli) biçimde ileri sürebilmesidir (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, C:IV, 2001, s.3515 vd).
Davanın ihbarı ve şartları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 61’nci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; “(1) Taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçünc