"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 06.02.2009 tarihli ve 2008/173 E., 2009/50 K. sayılı karar, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 15.05.2012 tarihli ve 2010/7332 E., 2012/7777 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı vekili, davalı ile müvekkili arasındaki kredi ilişkisinin davalı banka tarafından kredi kapatılana kadar devam ettiğini, davalı Bankanın davacı adının bir yaralama olayına karışması nedeniyle kredi sözleşmesini feshettiğini, iddia ettiği borç bakiyesini bir gün içerisinde ödenmesini istediğini, müvekkilinin davalı banka nezdinde bulunan 1.040.862.957.508.-TL'nin, yine 2.467.440,55 USD'nin ve 152.082 DEM'nin yok edildiğini, dava konusu bu rakamların delil tespiti ile belirlendiğini ileri sürerek, şimdilik bu meblağların temerrüt faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, şirketlerin adli yardımdan yararlandırılamayacağını, müvekkili bankanın yapmış olduğu tüm işlemlerin bankacılık usul ve esaslarına uygun olduğunu, davacının hakkında yapılmış bulunan icra takiplerini elinden geldiğince geciktirmeye ve pazarlık konusu yapmaya gayret ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, davalı bankanın kayıtlarının tamamını dosyaya ibrazı gerekli iken 1998 ve 1999 yılı envanter defterleri ile 1998 yılı Mart ayı yevmiye defterini dosyaya ibraz etmediği, ticari defterlerin kül teşkil ettiği ve birbirinden ayrılmalarının mümkün olmadığı, ticari defterlerini eksik ibraz eden davalının defterlerini ibraz etmemiş sayılacağı ve dayanılan özel kanıtlama sisteme gereğince TTK'nun 83/2. maddesi hükmüne göre yemin ettirilmesi gerektiği, davalı yanın defterlerinin tamamını ibraz etmeyişi nedeni ile TTK'nun 83/1. maddesine göre davacı yana iddiasının sıhhati bakımından tamamlayıcı yemin teklif edildiği, davacının da kendisine yöneltilen yemini usulüne uygun olarak eda ettiği, re'sen yemin eda edildikten sonra uyuşmazlık hakkında delil toplanmayacağı, yemin çerçevesinde hüküm tesisinin zorunlu olduğu, yeminin eda edilmiş olması ile başkaca delil toplanmasına gerek duyulmadığı, yeminin kesin delil olarak kabul edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ile katılma yolu ile davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacının esasen şirket olmayıp gerçek kişi olmasına nazaran davalı vekilinin adli yardımla ilgili temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava dilekçesi içeriği ve yargılama boyunca ileri sürülen beyanlardan açıkça anlaşılacağı üzere davacı taraf bir kısım işlemlerin davalı bankaca usulsüz yapıldığı iddiasıyla işlemlerin yapılma tarihinden çok uzun bir süre sonra yaptırdığı mahkeme tesbitine göre işbu davayı açmış ve TTK'nun 83/2 maddesi uyarınca münhasıran davalı defterlerine delil olarak dayanmıştır. Türk Ticaret Kanunu'nun anılan hükmüne göre tacir olsun veya olmasın bir kimse tacirin defter kapsamını kabul edeceğini mahkemede beyan etmiş iken, ticari defterlerine dayanılan taraf bu defterleri ibrazdan imtina ederse, mahkeme deftere dayanan tarafa iddiasının doğruluğu hakkında bir yemin verdirmek suretiyle davayı sonuçlandırır. Mahkemece de davada bu şekilde işlem yapılmış, ibraz edilen davalı defterlerinde davacı lehine bir alacak görünmese de bir kısım defterlerin ibraz edilmediğini belirterek yazılı şekilde karar oluşturmuştur. Davalının bir kısım defterleri ibraz edememesi karşısında mahkemenin uygulamasında TTK'nun 83/2. maddesi uyarınca kural olarak bir kanuna aykırılık söz konusu değil ise de, somut olayın özelliği nazara alındığında varılan sonucun doğru olmadığı anlaşılacaktır. Zira dosya içeriği ile sabit olduğu üzere davacı, davalı Banka kayıtlarının kendisini alacaklı göstermediğini kabul etmekte, ancak kaydın dayanağının geçersiz olduğunu ileri sürmektedir. Her ne kadar defter kayıtlarının dayanakları ile örtüştüğü oranda lehe veya aleyhe delil olabileceği kabul edilmekte ise de, TTK'nun 83/2. maddesi hükmüne dayanıldığı durumlarda dayanaklarının sıhhatli olup olmadığının araştırılması mümkün değildir. Yukarıda belirtildiği üzere davacı taraf banka ticari defterlerinin kendi lehine bir alacak göstermediğini zaten kabul ettiğinden ve dayanaklarının sıhhatinin araştırılması da TTK'nun 83/2. maddesine dayanılan durumlarda mümkün bulunmadığından mahkemece bir kısım defterlerinin ibraz edilebileceğinden bahisle TTK'nun 83/2. maddesine dayanılarak oluşturulan ve davacı tarafça da bu yöndeki gerekçe yönünden temyiz konusu yapılmayan yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir…”
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, bankacılık sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasındaki kredi sözleşmesinden kaynaklanan ticari ilişkinin bulunduğunu, davalının çeşitli bahanelerle haksız şekilde kredi sözleşmesini feshettiğini, müvekkilinin talebi doğrultusunda Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/768 D.İş. dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin davalı nezdinde bulunan 1.040.862.957.508,00 eTL,2.467.440,55 USD ve 152.082,00 DEM’nin yok edildiğinin tespit edildiğini, bir güven kuruluşu olan davalı bankanın sorumlu olduğunu ileri sürerek şimdilik bu meblağların temerrüt faizi ile tahsilini talep ve dava etmiş, 10.12.2002 tarihli dilekçesi ile TTK’nın 83/2. maddesine göre davalının ticari defterlerinin geçerli belgelere dayalı münderecatını kabul ettiğini ve başkaca delil sunmayacaklarını beyan etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili bankanın yapmış olduğu tüm işlemlerin bankacılık usu