"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “... Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptali ve markanın hükümsüzlüğü” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. Fikri ve Sinaî Haklar Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 02.07.2012 gün ve 2011/167 E., 2012/138 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24.06.2013 gün ve 2012/15320 E., 2013/13189 K.sayılı kararı ile;
"...Davacı vekili, davalı şirketin 25. sınıfta, 2008/61570 sayılı ve ''bwin'' ibareli marka başvurusuna, müvekkilinin önceden tescilli 2006/36943 sayılı ''BWIN'' ve 2006/54690 sayılı '' bwin'' unsurlu markalarını mesnet göstererek yaptığı itirazın TPE YİDK kararıyla reddedildiğini, müvekkilinin iştigal konusu bahis ve şans oyunları olan ve tüm dünyada ve Türkiye'de tanınan bir şirket olduğunu, sadece kendi piyasasında değil genel olarak diğer piyasalarda da ayırt ediciliği yüksek ve tanınmış bir marka olduğunu, Real Madrid ve AC Milan gibi dünya çapındaki futbol kulüplerinin forma sponsoru olması sebebiyle, davalının bu marka ile kendine haksız kazanç sağlama amacı olduğunu, müvekkil markasının ayırt ediciliğini zedelendiğini, ve itibarına zarar verdiğini, davalı markasının müvekkilinin ticaret ünvanına da tecavüz oluşturduğunu ileri sürerek, YİDK kararının iptaline ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlüğüne karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili markasının farklı sınıflarda tescilli olduğunu, tüketici nezdinde bahis oyunlarında kullanılan bir marka ile tekstil sektöründe başörtüsü üreten ve pazarlayan bir firmanın markasının karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının marka kullanımının kamu düzenine aykırı ve suç niteliğinde olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı TPE vekili, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı şirketin itiraza gerekçe markalarının 2006 yılından bu yana tescilli olduğu halde Türkiye içerisinde hiçbir kullanımının bulunmadığı, tanıtım ve reklamının yapılmadığı, markasının tanınmışlığına gerekçe olarak sadece ünlü futbol kulüplerine forma sponsoru ve yüksek cirosunun bulunduğu iddiasına ilişkin herhangi bir lisans sözleşmesi veya delil sunulmadığı, sadece kendi internet sitesine ait çıktıların ibraz olunduğu, ancak bu delillerin doğrulanabilir yanının bulunmadığı, forma reklamının tek başına tanınmışlık kriteri olarak kabul edilemeyeceği, davacının bir bahis şirketi olduğu, davalının ise giyim sektöründe hizmet verdiği, aralarındaki sektörel farklılık nedeniyle KHK'nın 8/4 ve 7/1 (i) maddesi kapsamında ilave koruma sağlamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda, davacı adına tescilli "bwin" markalarının, 556 sayılı KHK'nın 7/1-(i) ve 8/4. maddeleri kapsamında tanınmış marka olduğu ve davalının anılan ibareyi farklı sınıflarda kullanılması halinde, markanın ayırtedici karakterinin zarar göreceği mütaala olunduğu halde, kararda yazılı gerekçelerle tanınmışlık bakımından bilirkişi raporuna itibar olunmayarak davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, işbu davada aynı zamanda tanınmışlığa ilişkin olarak İstanbul 4. FSHHM'nin 29.12.2010 tarih 2009/96 Esas, 2010/1308 Karar sayılı ilamına da dayanmış olup, bu kararda davacı markasının 556 Sayılı KHK'nin 7/1-(i) ve 8/4. maddeleri anlamında tanınmış marka olduğundan bahisle davalı adına tescilli 2007/12468 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacının dayandığı anılan kararın Dairemiz'in incelemesinden de geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. (Dairemizin 24.05.2012 tarih 1947/8811 sayılı ve 2013/651 Esas, 2013/2521 sayılı kararları) davacının "bwin" markasına tanınmışlığıyla ilgili olarak dosyaya sunduğu uluslararası tescil belgeleri, reklam ve sponsorluk anlaşmaları ile bu anlaşmalar uyarınca, "bwin" markasının spor giysiler üzerinde de tanıtım amaçlı kullanımının bulunduğu göz önüne alındığında, 556 sayılı KHK'nın 7/1-(i) ve 8/4. maddelerinde sayılan tanınmışlık Dairemiz incelemesinde de geçen İstanbul 4. FSHHM'nin 29.12.2010 tarihli kesinleşmiş kararı ile de anlaşıldığı halde, bu yöndeki bilirkişi raporuna aykırı olarak, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir..."
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, ... Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (TPE YİDK) kararının iptali ile markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine karar Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiş, direnme kararı davacı vekilince temyize getirilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunda uyuşmazlığın esasının görüşülmesinden önce, davaya konu marka ile dava dışı başka kişilere ait marka görünümlerine ilişkin şekillere direnme kararında yer verilmesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) “hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesine aykırı olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre yerel mahkeme direnme kararının usule uygun bir gerekçe taşıyıp taşımadığı, ayrıca dava dosyasında fiziki olarak bulunan ve hakim imzalı şekilde taraflara tebliğe çıkarılan direnme kararı ile UYA