Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/821 Esas 2019/58 Karar
Karar Dilini Çevir:
Hukuk Genel Kurulu         2017/821 E.  ,  2019/58 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul Anadolu 8. Asliye Hukuk Mahkemesince menfi tespit isteminin kabulüne, kötü niyet tazminatı isteminin reddine dair verilen 09.04.2013 tarihli ve 2011/560 E., 2013/122 K. sayılı karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 23.09.2013 tarihli ve 2013/10421 E., 2013/14489 K. sayılı kararı ile,
“… Davacı vekili; dava dışı Dursun Akpınar'ın müvekkiline olan kira borcuna karşılık 10.000,00 TL bedelli bir çek verdiğini, ancak çekin karşılıksız çıkması üzerine müvekkiline bu kez 28.500,00 TL bedelli bir çek verildiğini, diğer çekin ise iade edildiğini, ancak borçtan fazla bir miktar için çek verilmiş olması nedeniyle baskı kurularak müvekkilinden 3.500,00 TL nakit para ve 10.000,00 TL bedelli bir bono alındığını, bu bononun Dursun Akpınar'ın borcu olduğunu söylediği ve kendisini sahte bir isimle tanıtan davalıya verildiğini, ancak müvekkilinin daha sonra 28.500,00 TL bedelli çekin sahte olduğunu öğrendiğini, davalının 10.000 TL bedelli senette tahrifat ve değişiklikler yaparak haksız yere icra takibine konu ettiğini, zira davalının sahtecilik ve dolandırıcılık eyleminin içinde olduğunu, senetteki malen kaydının doğru olmadığını belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre; davalının ceza soruşturması sırasında alınan ifadesinde dava dışı Dursun Akpınar'dan olan alacağına mahsuben Dursun'un alacaklı olduğu davacıdan 10.000,00 TL bedelli bir senet aldığını belirttiği, dolayısıyla davacının senetteki malen kaydının doğru olmadığına ilişkin iddiasının davalı tarafça da kabul edildiği, bu durumda alacağın dayandığı temel ilişkinin senettekinden farklı olduğunu iddia eden alacaklı davalının savunmasını ispat etmesi gerektiği, ancak ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu senedin düzenleme sebebi bölümünde ''malen'' ibaresi bulunmaktadır. Her iki taraf da senedin malen düzenlenmediğini iddia edip savunmaktadır. Bu durumda somut olayda çift taraflı tâlil söz konusudur. Çift taraflı tâlilde ise ispat külfeti yer değiştirmez. Hal böyle olunca mahkemece ispat külfetinin davacıda olduğu gözetilerek deliller sorulup toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir...”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kambiyo senedinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili; dava dışı Dursun Akpınar'ın kira borcuna karşılık 10.000.00TL tutarında bir çeki ciro ederek müvekkiline verdiğini, ancak bu çekin karşılığının çıkmaması üzerine bu çeki müvekkilinden alarak, yerine 28.500.00TL bedelli çeki verdiğini, daha sonra aynı gün Dursun Akpınar'ın Mahmut Ekşi ve kendini Selamettin olarak tanıtan bir kişiyle birlikte tekrar müvekkilinin yanına gelerek Dursun Akpınar'ın 10.000,00TL'lik çek yerine 28.500,00TL'lik çekin verilmesi nedeniyle ortaya çıkan fark karşılığında 3.500,00TL'nin nakden borçlu olduğu Mahmut Ekşi'ye ve kalan 10.000,00TL için de bono düzenleyerek Selamettin isimli kişiye vermesini istediklerini, gerek Dursun Akpınar'ın ve gerekse yanında gelenlerin uyguladıkları baskı ve korku ile kafası karışan müvekkilinin 3.500,00TL'yi nakden Mahmut Ekşi'ye ödediğini, ayrıca 10.000,00TL'lik bir bonoyu da imzalayıp Selamettin isimli bir kişiye verdiğini, arka arkaya ve aniden gelişen bu olaylar sebebiyle durumdan şüphelenen müvekkilinin kendisine teslim edilen 28.500.00TL'lik çekin keşidecisini arayıp telefonla bağlantı kurduğunda çekin sahte olduğunu anladığını, bir çete tarafından organize şekilde dolandırıldığı kanaatine varan müvekkilinin Kadıköy Cumhuriyet Savcılığına yaptığı şikâyet üzerine 2011/32989 hazırlık numarası üzerinden sürdürülen soruşturma sırasında kendisini Selamettin olarak tanıtan ve davaya konu 10.000.00TL'lik bonoyu kendisinden alan kişinin davalı ... Güner olduğunu tespit ettiğini, her ne kadar bonoda ''malen'' kaydı var ise de müvekkilinin davalı ile hiçbir hukuki ve ticari ilişkisinin bulunmadığını ileri sürerek İstanbul Anadolu 4. İcra Müdürlüğü’nün (Kapanan Kadıköy 4. İcra Müdürlüğü) 2011/20332 sayılı dosyası üzerinden takibe konulan 10.000.00TL'lik bono nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, ayrıca kötü niyetli davalı aleyhine %40'dan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmaya katılmamış, cevap da vermemiştir.
Mahkemece; icra takibinin dayanağı olan senette malen kaydı bulunmasına karşın davacı borçlu ile davalı alacaklı arasında bir mal alışverişinin bulunmadığı, bononun davalı tarafından iradesi fesada uğratılmak ve hataya düşürülmek suretiyle alındığı iddiasıyla, bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitini istediği, davalı alacaklının ise; bonoda malen kaydı bulunmasına karşın borçlu ile aralarında mal alışverişi olmadığını kabulle, borcun nedeninin davacının dava dışı bir kişiye olan para borcuna mahsuben düzenlendiğini bildirdiği, bu durumda, takibin dayanağını teşkil eden, dolayısıyla da alacaklının alacağını ispat aracı durumundaki bonoda bulunan "malen" kaydının doğru olmadığı yönündeki borçlu iddiasının alacaklı yanca da kabul edildiği, temeldeki hukuki ilişki yönünden bonodaki bu ispat kaydının bizzat alacaklı tarafından değişikliğe uğratıldığı, alacağın varlığını ve dayandığı temel ilişkinin senettekinden farklı olduğunu iddia eden alacaklının kendi dayanağı olan senetteki sebepten ayrılarak başka bir iddia ortaya atması nedeniyle ispat yükünün yer değiştirdiği, dolayısıyla ispat yükünün davalı alacaklıda olduğu, davacı borçlu aralarında temel ilişkinin varlığını kabul etmediği, kendisine ispat yükü getirecek olan ödeme nedeniyle karşılıksızlık iddiasında bulunmadığı, aksine borcun varlığını inkâr ettiğini, hâl böyle olunca ispat yükü kendisinde bulunan davalının savunmasını (yani davacının dava dışı Dursun Akpınar isimli kişiye borçlu olduğunu, davalının da Dursun Akpınar’dan alacağı bulunduğunu, bu nedenlerle davacının Dursun Akpınar'a olan borcuna mahsuben bonoyu keşide ettiğine yönelik savunmasını) geçerli delillerle kanıtlayamadığı gerekçesiyle menfi tespit isteminin kabulüne, kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçelerle bozulmuş; mahkemece önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.
Direnme hükmünü davalı vekili temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda çifte talil bulunup bulunmadığı; burada varılacak sonuca göre ispat yükünün davacı tarafta mı yoksa davalı tarafta mı olduğu noktalarında toplanmaktadır.
Öncelikle alacağın dayanağını teşkil eden kambiyo senedinin ve bu senette yer alan bedel kaydının hukuksal anlamını irdelemekte yarar vardır.
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki “kambiyo ilişkisi” ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Bu genel açıklamadan sonra hemen belirtelim ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedidir. Bu nedenle bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 691/1).
Bonoda şekil şartları TTK’nın 688. maddesinde sayılmıştır. Bunlar; “Bono” ya da “Emre Muharrer Senet” ibaresi, kayıtsız şartsız bir bedel ödeme vaadi, vade, ödeme yeri, lehtar, keşide yeri ve tarihi, keşidecinin imzasıdır. Zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir.
Sayılan zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik şartlar da vardır. Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden yada malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir (Poroy,R.: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları 11. Bası, İstanbul 1989, s. 237 vd.).
Yerleşik Yargıtay içtihatları ve öğretide kabul edildiği üzere, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Yinelemek gerekirse “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, mücerret bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel defi nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır.
Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehdarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.
Borç ikrarını içeren bir belge aleyhine kanıt sunulabilir. Ancak; ikrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin kanıtlanması gerekir (12/4/1933 gün ve 1933/30-6 sayılı YİBK ).
Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Ancak senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, davacının yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır (HMK’nın m. 191/1, TMK m. 6). Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir ve bu hâlde ispat yükünün kaydın aksini iddia edene ait olacağında kuşku bulunmamaktadır.
Bonoda yazılı bulunan bedel kaydının hem borçlu hem de alacaklı tarafından talil edilmesi hâlinde ispat yükünün hangi tarafta olduğu hususu da üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Bonodaki bedel kaydının her iki tarafça talil edilmesi hâlinde ispat yükü borçlu üzerindedir. Diğer bir ifade ile bu durumda ispat yükü yer değiştirmez. HMK’nın 191. maddesinin 2. fıkrası ve TMK’nın 6. maddeleri uyarınca borçlunun bononun bedelsiz olduğunu ispat etmesi gerekir.

Hemen burada, menfi tespit (borçsuzluğun tespiti) konulu eldeki davada ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6 m.).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklı

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat