Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2019/235 Esas 2020/646 Karar
Karar Dilini Çevir:
Hukuk Genel Kurulu         2019/235 E.  ,  2020/646 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi


1. Taraflar arasındaki “tadilat projesine onay ve izin verilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacılar vekili 23.05.2012 tarihli dava dilekçesinde; Ankara ili Çankaya ilçesi Hilal Mah. 28156 ada 1 parselde inşa edilen Havuzlubağ Sitesinin bazı ortak alan ve peyzaj düzenlemelerinde mevcut mimari projeye aykırı inşaatlar yapılması nedeniyle iskân ruhsatı alınamadığını, proje tadilatı için 169 kat malikinden 168’inden muvafakat alındığını ancak davalının kötü niyetli olarak muvafakat vermeyerek mağduriyet yaşanmasına sebep olduğunu ileri sürerek, proje tadilatına muvafakat vermeyen E blok 9 numaralı bağımsız bölüm maliki olan davalının muvafakatı aranmaksızın proje tadilatının Çankaya Belediyesi Başkanlığınca onaylanmasına izin verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı 22.06.2012 havale tarihli cevap dilekçesinde; hâlen kooperatif yönetimi devam ettiğinden davacıların dava açma ehliyetlerinin bulunmadığını, yüklenici firma tarafından yerine getirilmeyen eksikliklere davacılar tarafından göz yumulduğunu, kendisinin ise bu eksikliklere ilişkin firma aleyhine Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/428 E. sayılı dosyası ile dava açtığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 05.03.2013 tarihli ve 2012/643 E., 2013/272 K. sayılı kararı ile; 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK)’nun 33. maddesi uyarınca sulh hâkiminin müdahalesini talep edebilmek için öncelikle uyuşmazlıkta kat mülkiyeti hükümlerinin uygulanabilmesinin gerektiği, celp edilen tapu kayıtlarına göre kat mülkiyeti veya kat irtifakının kurulu olmadığı, hâlen paylı mülkiyet kurulu olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesince çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
7. Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.04.2013 tarihli ve 2013/54 E., 2013/281 K. sayılı kararı ile, dosyada bulunan tapu kayıtlarında her bir kat malikinin bağımsız bölümünün belirlenmiş olduğu, yönetim planının olduğu, davalının da ferdi tapusunun bulunduğu anlaşıldığından davanın 634 sayılı KMK’nın 33. maddesi gereğince çözümlenmesi gerektiği, 634 sayılı KMK'nın ek 1. maddesi gereğince de, bu kanundan kaynaklanan davalara bakmak görev ve yetkisinin sulh hukuk mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine, Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesince de görevsizlik kararı verildiğinden, olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle, görevli mahkemenin tayin edilmesi için dosyanın Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine karar verilmiş, karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
8. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 03.04.2014 tarihli ve 2014/1669 E., 2014/5128 K. sayılı kararı ile; dava konusu taşınmaz üzerinde kat irtifakı kurulmuş olduğuna göre 634 sayılı KMK'dan kaynaklandığı anlaşılan uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden HMK’nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmiştir.
9. Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 09.12.2014 tarihli ve 2014/898 E., 2014/1610 K. sayılı kararı ile; iskan ruhsatı alınabilmesi için gereken proje tadilatının yapılması ve bu konuda site temsilciler kuruluna yetki verilmesi hususunda blok yöneticilerinin yetkilendirilmesine ilişkin karara A blok 33 bağımsız bölüm maliklerinin tümünce, B blok 48 bağımsız bölüm maliklerinden 28 kat malikince, C blok 24 bağımsız bölüm malikinin tümünce, D blok 32 bağımsız bölüm malikinin tümünce ve E blok 32 bağımsız bölüm malikinin 31 kat malikince muvafakat verilmiş olduğu ve sitede bulunan 169 kat malikinden 148 kat malikinin proje tadilatına onayının bulunduğu, KMK’nın 14.11.2007 tarihli ve 5711 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile değişik 19. madde hükmüne göre, onaylı projesine aykırı bu tadilat ve değişikliğin tüm kat malikinin 4/5 yazılı rızası ile yapılmasının mümkün olduğu, hâli hazırda proje tadilatına gidilmek istenen değişikliklerin tarafların beyan ve kabullerine göre binanın inşaası sırasında yüklenici tarafından yapılmış olduğu, dava konusu taşınmazın A, B, C, D ve E blokta bulunan 169 bağımsız bölüm malikinden 148 kat malikinin muvafakatinin bulunmasına göre 4/5’ten daha fazla kat malikinin muvafakat vermiş olduğu ve yapının mevcut durumuna göre çatı ve diğer ortak yerlerdeki projeye aykırı tadilatlar için proje değişikliğine gidilerek tescilin talep edilebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu Ankara ili Çankaya ilçesi Hilal Mahallesi 28156 ada 1 parselde kain Havuzlubağ Sitesinde yüklenici tarafından mimari projeye aykırı olarak yapılan işlerin davalının muvafakati aranmaksızın bina iskan-tadilat projesine bağlanması ve onaylanması hususunda izin verilmesine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
10. Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince 07.04.2016 tarihli ve 2015/8942 E., 2016/5843 K. sayılı kararı ile; “…kat irtifakı veya kat mülkiyeti tesisine esas mimari projede sonradan bir değişiklik yapılıp bu konuda bir tadilat projesi hazırlanabilmesi için tadilat projesinin belediyece onaylanması ve projenin onaylandığı tarihte bütün bağımsız bölüm maliklerinin yazılı izni gerekir.
Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre; 15.01.2012 tarihinde yapılan kat malikleri kurulu toplantısında tadilat projesi yapılması ve yönetim kuruluna bu konuda yetki verilmesi konusunda karar alındığı, davalının muhalefet şerhi yazmak suretiyle imzaladığı, kat malikleri kurulunca oybirliği ile alınmış bir karar bulunmadığına ve davalının da tadilat projesi konusunda muvafakat vermediğine göre, davanın reddine karar verilmesi yerine hakimin bağımsız bölüm maliki olan davalının iradesi yerine geçerek yazılı olduğu şekilde davanın kabulü doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Direnme Kararı:
12. Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 28.09.2016 tarihli ve 2016/1127 E., 2016/1595 K. sayılı kararı ile; fiili durumun projeyle uyuşmadığı, tadilat projesi ile ana taşınmazın fiili durumunun uygun hâle getirileceği, bu suretle kamu düzeninden sayılan projeye aykırılığın düzeltilerek eski hâline iadesinin sağlanacağı, davalının meskende mülkiyet hakkının ortak yerlerden baskın ve tam koruma altında olması gerektiği, ortak yerlerden yararlanmada ölçünün ise tüm kat maliklerinin karşılıklı birbirlerinin hak ve yükümlülüklerinin çerçevesiyle sınırlı olduğu, dolayısıyla davalının oturduğu E blok çatısının inşa edildiği tarihteki durumuna uyarlanmasına ilişkin tadilata onay vermemesinin haksızlığa yol açtığı ve çoğunluk iradesine üstün tutulamayacağı, çatının şeklinin kağıt üzerinde değiştirilmesinin davalıyı zarara uğratmayacağı, aksine asıl projedeki çatı imalinin kat maliklerinin daha fazla harcama yapmasına ve ek aidat alınmasına yol açacağı, nitekim 634 sayılı KMK’nın 19. maddesinde 2007 yılında yapılan değişiklik öncesinde tüm kat maliklerinin muvafakati aranırken, tüm kararların oy birliği ile alınması mecburiyetinin zorluğu ve birkaç kat malikinin iradesini neredeyse binanın tamamında kat maliki olanların iradesine üstün tutmanın hukuken savunulabilir olmaktan çıkması nedeniyle Kanun'un ruhuna, güncel duruma ve zamanın icabına göre dava açılmadan önce değişen ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 5711 sayılı Kanun'un 8. maddesi ile değişik 634 sayılı KMK’nın 19. maddesine uygun olarak karar verildiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kat irtifakına konu ana taşınmazda davacıların talebine konu tadilat projesinin belediyece onaylanması için bütün bağımsız bölüm maliklerinin yazılı izninin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN
15. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)'nun (26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklik öncesi) 437. maddesi gereğince sulh hukuk mahkemesince verilen kararların yasal temyiz süresinin 8 gün olmasına rağmen yerel mahkemece kısa karar ve gerekçeli kararda temyiz süresinin “Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun (HMK) 361/1-1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 1 ay” olarak belirtilmesi ve gerekçeli kararın davalı vekiline 04.07.2017 tarihinde tebliğ edildikten sonra davalı vekili tarafından 18.07.2017 harç tarihli dilekçe ile temyiz isteminde bulunulması nazara alındığında, davalı vekilinin kararın tebliğinden 14 gün sonra verdiği temyiz dilekçesinin süresinde olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.

IV. GEREKÇE
Ön Sorun Yönünden:
16. Öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde fayda bulunmaktadır.
17. Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında;
"1- Bölge adliye mahkemelerinin, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
2-Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur." düzenlemelerine yer verilmiştir.
18. 1086 sayılı HUMK'nın (26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklik öncesi) 437. maddesi;
"Sulh mahkemesi kararlarına karşı temyiz süresi sekiz gündür. Bu süre ilamın usulen taraflardan her birine tebliği ile işlemeye başlar.
433 üncü madde, sulh mahkemesi kararlarının temyizi halinde de uygulanır." şeklindedir.
19. 6100 sayılı HMK’nın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesinin ilgili kısımları ise;
“1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:…
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
.......
2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesini içermektedir.
20. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (Anayasa)’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin 1. fıkrası ;
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” şeklinde olup,
“Temel hak ve hürriyetlerin korunması” kenar başlıklı 40. maddesinde;
“Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir.
Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.
Kişinin, resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da, kanuna göre, Devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
21. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesinin 1. fıkrası ise;
“Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir.” şeklindedir.
22. Anayasa'nın 36. maddesinin 1. fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat