"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “galle alacağının tespit ve tahsili” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacılar ... ve arkadaşları vekili 21.07.2008 tarihli dava dilekçesinde; müvekkillerinin ... Paşa Vakfının galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduklarının mahkeme kararı ile kesinleştiğini, ... Paşa Vakfı'nın mazbut vakıflar arasına alındığını ancak 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 7. maddesi gereğince intifa haklarının korunduğunu, davalı idare tarafından ödeme yapılmadığı gibi vakıf mallarının satılarak vakfiyedeki iradenin hiçe sayıldığını ileri sürerek müvekkillerinin önceki yıllara ait her türlü istem ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla ... ve ... için 1996-2008 yıllarına, ..., ..., ... ve ... için 1999-2008 yıllarına ilişkin toplam 198.000TL intifanın (gelirin) faizi ile birlikte tespiti ve tahsiline karar verilmesini istemiş, 07.07.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporu doğrultusunda 1996 tarihinden dava tarihi olan 21.07.2008 tarihine kadar toplamda 40.766.782,89TL alacağın işleyecek faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... vekili tarihsiz cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davaya konu ... Paşa Vakfı'nın vakfiyesinde evladiyet ücretinin günlük 300 rayicü’l-vakti osmani ile sınırlandırıldığını, talep edilen intifa hakkının vakfiyede öngörülen şartlara uygun olmadığını, ... tarafından dava konusu vakfın birçok akar ve hayratının tadil, tamir ve restore edildiğini, hayır şartlarının yerine getirildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesinin 1. Kararı:
6. Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.02.2011 tarihli ve 2008/288 E., 2011/49 K. sayılı kararı ile; davacıların vakfedenin soyundan geldiği, vakıf evladı olduğu, vakfın da mazbut vakıf şekline getirildiği, sunulan mahkeme kararları ile davacıların her birinin galle fazlasını almaya hak kazandıkları, vakıf senedindeki evladiyet maaşının ödenmesinin vakfın mazbut vakıf haline getirilmesiyle mümkün olmadığı, davalı ... Müdürlüğünün de uygulamada evladiyet maaşı yerine galle fazlasını davacılara ödediği, bilirkişi heyetince vakfın gelirleri ve giderleri ile ...'nün tüm belgeleri de incelenerek düzenlenen bilirkişi raporunun kapsamı ve yapılan hesaplama doğrultusunda, ıslah da nazara alındığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne (her bir davacının alacak miktarı ayrı ayrı belirtilerek) toplam 18.781.394,94TL'lik alacağın 13.142.427,02TL'lik kısmına dava tarihi olan 21.07.2008 tarihinden itibaren değişken oranlardaki yasal faiz uygulanarak davalıdan alınıp davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Özel Dairenin 1. Bozma Kararı:
7. Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince 03.05.2011 tarihli ve 2011/3352 E., 2011/6023 K. sayılı kararı ile; “Dosya içindeki bilgi ve belgelerden dava konusu Rüstempaşa Vakfının mazbut vakıflardan olduğu anlaşılmaktadır. 25.02.2011 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Yasa'nın 208 ve 209. maddeleri ile 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 7. maddesine iki fıkra ve bundan başka geçici 10. madde eklenmiştir. Sözü edilen maddelerin mazbut vakıflar ile ilgili halen devam eden intifa haklarının ödenmesi, malvarlığı ve gelirlerinin tespitine ilişkin davalarda da uygulanacağı öngörülmüş olduğundan mahkeme kararının diğer yönler incelenmeksizin bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin 2. Kararı:
9. Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.07.2012 tarihli ve 2011/300 E., 2012/350 K. sayılı kararı ile bozma kararına uymak suretiyle yapılan yargılama neticesinde; bilirkişi heyetinden 6111 sayılı Kanun’un 208 ve 209. maddeleri gereğince alacağın miktarı yönünden yeniden rapor alındığı, bilirkişi heyetinin görüşleri benimsenerek 6111 sayılı Kanun’un 208 ve 209. maddeleri kapsamında yapılan değişikliklerin davanın sonucunu etkilemeyeceğinin kabul edildiği ve önceki gerekçelerle davanın kısmen kabulüne (her bir davacının alacak miktarı ayrı ayrı belirtilerek) toplam 18.781.394,94TL'lik alacağın 13.142.427,02TL'lik kısmına dava tarihi olan 21.07.2008 tarihinden itibaren değişken oranlardaki yasal faiz uygulanarak davalıdan alınıp davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Özel Dairenin 2. Bozma Kararı:
10. Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince 19.09.2013 tarihli ve 2013/6802 E., 2013/11719 K. sayılı kararı ile; “…Cağalzade ... Paşa Vakfı’nın Evail-i Safer 965 H. (1557 M.), Evail-i Receb 967 H. (1560 M.), Evail-i Safer 968 H. (1560 M.), Evail-i Safer 968 H. (1561 M.), 953 H. (1547 M.), 978 H. (1570 M.) tarihli vakfiye ve zeyl vakfiyeleri bulunmaktadır. Bu vakfiyelerde -968 H. tarihli zeyl vakfiye hariç- galle fazlasının evlada bırakıldığına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak ... Paşa Vakfının dosya içerisindeki 635/2 numaralı defterin 153. sayfasının 17. sırasında kayıtlı bulunan “Rüstempaşa İbn-i Mustafa Paşa Vakfı’na ait Evail-i Cemaziy’el-ula 968 Hicri (M.1561) tarihli zeyl vakfiyenin ve özellikle Tevliyet, Nazırlık, Galle Fazlası, Evlada Hisse ve Tahsisat bölümlerinin incelenmesi sonucunda; vakfın tafsilatlı halis hasılatından şer’i hükümler gereği vakfın ihtiyaçları ve bakım ve onarım masrafları karşılandıktan sonra artan gelir fazlasının tamamıyla Sultan Hazretlerine (... Sultan), ... Sultan'ın vefatından sonra ise mütevelliye bırakıldığı, tevliyetin ise...’ın sıralı erkek ve kız evlatlarına vakfedildiği, bunun dışında...’ın sözü edilen evlatlarına şartlı olarak “günlük 300 rayicül vakti osmani” ödeneceğinin kayıtlandığı, bunun dışında evlatlara şartsız biçimde galle fazlasının bırakılmadığı anlaşılmaktadır. Esasen dava konusu vakfın mazbut vakıf olması ve vakfiyelerde galle fazlasının evlada bırakılmayıp mütevelliye bırakıldığı, bunun dışında vakıf evlatlarına günlük 300 rayicül vakti osmani tutarının tahsis edildiği konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık vakfiyeye göre mütevelliye bırakılan galle fazlasını, vakıf evlatlarının alıp alamayacağı konusundadır.
…Dava konusu vakfiyenin asıl ve zeyl tüm hükümlerinin incelenmesinde gallenin mütevelliye bırakıldığı, bunun dışında vakıf evladına ayrık bir tahsisatın öngörülmediği, ayrıca vakfiyenin tüm hükümlerinde öngörülen tahsis ve ödemelerin ücret cinsinden yapılandırıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davaya konu vakfiyede gallenin mütevelliye bırakılmış bulunması nedeniyle başka görev ve adla veya sadece evladiyet bağı ile galle ödenmesi mümkün değildir. Galle dışındaki intifa hakları açısından ise yine vakfiye hükümlerince düzenleyici unsurlar incelenmelidir. Galle fazlası dışında bir hak, ücret, maaş, tahsisat vs. bırakılmış ise bu durumda bunu almaya hak kazanan vakıf evlatlarına bu ödemeler yine vakfiye hükümleri çerçevesinde yapılabilecektir. Böylece mazbutaya alınmış vakıflar için bile vakıf evlatlarının vakfiye hükümlerine göre bırakılan her türlü intifa hakkının (galle, maaş, tahsisat vs.) korunması sağlama alınmıştır. Nitekim mazbutaya ayrılsa bile vakfiyesine göre galle fazlasının açıkça evlatlarına bırakılan vakıflarda galle ödemesinin evlatlarına yapılıyor olması da bu durumu göstermektedir.
Açıklanan Yasa ve Yönetmelik hükümleri ve eski vakıflar hukukunun genel ve temel prensiplerine göre vakfiyelerdeki şartlara tam ve kesintisiz olarak uyulması gerekmekte olup, evlatlara bırakılmamış olan intifa haklarından yararlanılması mümkün değildir. Bir başka deyişle mazbutaya alınmış vakıflarda galle fazlasının yalnızca mütevelliye bırakılmış olduğu durumlarda; ...'nün yöneticilik yapması nedeniyle almış olduğu ücret de dikkate alınarak galle fazlası ne Vakıflar Genel Müdürlüğüne ne de herhangi bir mütevellilik hizmeti yapan vakıf evlatlarına ait olacaktır. Bu gelir, artık tamamen ayrı bir tüzel kişiliği bulunan vakfın doğrudan doğruya kendisine ait olacaktır. Zira vakıf hukukunda temel kural, vakfı kuran kurucu iradenin (şâriin nassı) tam olarak uygulanmasıdır.
Bunun yanında Vakıflar Yasalarında özellikle bu özgülemenin yapıldığı 3. ve 7. maddelerinde mazbut vakıflar için mazbutaya alınış biçimleri yönünden cebri ya da rızai olup olmaması hususunda da herhangi bir ayrıma gidilmemiş ve bu ayrıma ilişkin yasal düzenleme getirilmemiş olup İdare tarafından yönetilen tüm eski vakıflar "mazbut vakıf" statüsünde kabul edilmiştir. Bu nedenle mazbutaya alınış biçimi hususunda yasada öngörülmeyen yeni bir usul ve esas oluşturmak mümkün değildir. Nitekim Yargıtay Özel Dairesinin de kurulduğu günden bu yana yerleşik uygulamalarına göre de ortada herhangi bir mütevellilik hizmeti vs. de kalmadığından mazbutaya ayrılmış bulunan vakıflarda evlatlara ayrıca bir tevliyet veya mütevellilik ücreti ödenmemektedir. (18. HD. 21.04.1998, 1998/3556 E.-4166 K., 18. HD. 28.11.1995, 2005/9445 E.-10418 K., 18. HD. 09.06.2011, 2011/5390 E.-6971 K.). Uygulamada da ... tarafından dava konusu vakfın mazbutaya alındığı tarihten itibaren uzun bir süre vakfın evlatlarına sabit belli bir evlatlık maaşı verildiği görülmektedir. Bir an için mütevelliye bırakılan galle fazlasını evlatların alabilecekleri kabul edilse bile bunun için "mütevelliliğe ehil vakıf evladı" olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararı gerekir ki davacılar böyle bir mahkeme kararına da sahip bulunmamaktadırlar.
Bundan ayrı olarak bir ilgili tarafından gelir fazlalığının istenmesi durumunda idarece açılan menfi tespit davası sonucunda kesinleşmiş ilam galle fazlası ödenmesini gerektirmez. Menfi tesbit davalarında yalnızca bir kişi aleyhine açılan dava sonucunda verilen karar diğer vakıf evlatları lehine kazanılmış bir hak oluşturmaz ve menfi tesbit davaları sonucunda verilen kararlar diğer davalarda alacağın özü, esası ve niteliğine ilişkin bir hak bahşetmez. Bir uyuşmazlığın çözümünde değerlendirilen bir unsur başkaca dava ve uyuşmazlıklarda kesin delil olarak hükme dayanak yapılamaz. Bu nedenle yukarıda açıklanan menfi tesbit davasının kesinleşmiş ilamı vakfiye hükümleri incelenmeden bu davada dayanak olamaz.
Buna göre mahkemece, eski hukukumuza dayalı olarak kurulmuş bulunan vakıflar konusunda uzman yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak, vakfiyede evlatlara ödenmesi öngörülen günlük 300 rayicül vakti osmani’nin dava tarihi itibariyle güncel karşılığının yöntemince bulunmasından sonra bu ücretin (paranın) her yıl için ödenmesi gereken toplam sabit miktarının belirlenmesi, bu paranın ödeneceği evlat sayısının da ödeneceği yıl itibariyle ayrı ayrı net olarak tespit edilerek her bir evladın payına düşen miktarın denetime elverişli biçimde tespit edilmesi; ücrete hak kazanma, idareye zamanında başvurma, temerrüde düşürme ve faiz başlangıcı gibi konular için de ayrıntıları yukarıda açıklanan Vakıflar Mevzuatının -özellikle Vakıflar Nizamnamesinin- emredici hükümleri dikkate alınarak varsa ödenecek payın belirlenmesinden sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir” gerekçeleriyle karar oy çokluğuyla bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin 3. Kararı:
12. Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.03.2015 tarihli ve 2014/220 E., 2015/128 K. sayılı kararı ile davacıların mazbut ... Paşa Vakfının galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğu da kabul edilerek bozma kararına uyulmasına karar verildikten sonra yapılan yargılama neticesinde; davacıların galle fazlasını isteyebileceği değerlendirildiğinden davacıların isteyebileceği galle fazlası ile ilgili olarak yeniden oluşturulan bozma ilamı kapsamındaki bilirkişi heyetinden rapor alınması cihetine gidildiği, bilirkişi heyetinin 20.11.2014 tarihli raporda, Yargıtay bozma kararı ve mahkemenin bozma kararına davacıların galle fazlasını almaya müstehak vakıf evladı olduğu yönündeki uyma kararı kapsamında inceleme yapıldığı, davacıların galle fazlasına müstehak olduğu kabul edilen vakıf ile ilgili tüm harcamaların ayrı ayrı değerlendirildiği, ödemelerin güncellendiği, günlük 50 ve 300 akçe karşılıklarının da tespit edilip evlada ödenecek günlük 300 akçenin TL karşılığının 6 adet davacı yönünden hesaplandığı, davacılara düşen ve dağıtılması gerekli miktarın 2.479.588,92TL olduğu, keza 50 akçenin evlada mütevelliye ödenecek kısmından davacılara verilecek olan miktarın toplamı 413.143,50TL olduğu, galle fazlasının dağıtımına ilişkin olarak davacıların 82.148.747,67TL isteyebileceğinin belirtildiği, bilirkişilerce düzenlenen 18.02.2015 havale tarihli ek raporda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.11.2014 tarihli ve 2013/18-1095 E., 2014/897 K. sayılı kararına da uygun olarak hesaplama yapılması cihetine gidildiği, dava tarihi olan 21.07.2008 tarihinden geriye doğru 5 yıllık süreden önce davacıların galle fazlasını hakeden evladiyet kararları kapsamında 21.07.2003 tarihinden itibaren gelir fazlası hesaplamalarının yapıldığı, Beyoğlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/86 E.- 211 K., Beyoğlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/359 E.- 196 K. sayılı ilamları kapsamında davacıların Mazbut ... Paşa Vakfının galleye müstehak evlatları olduğunun belirlendiği, davada dava tarihinden önceki son 5 yılla ilgili davacıların isteyebileceği miktarın bilirkişi heyetince denetime elverişli şekilde hesaplandığı, H.968 - M.1561 tarihli vakfiyede galle fazlasının alınabileceğinin belirtildiği, Beyoğlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/462 E., 2003/31 K. sayılı kararı kapsamında 1996, 1997 ve 1998 yıllarında davalı tarafından davacılara evlat payının ödendiği, davalının evladiyet kararı kapsamında davacıların içinde olduğu kişilere galle fazlasının ödenmemesi gerektiği iddiasıyla açtığı menfi tespit davasının ret ile sonuçlandığı ve bilirkişi heyetinin rapor içeriğinin denetime elverişli bulunduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, (her bir davacının alacak miktarı ayrı ayrı belirtilerek) toplam 14.723.387,64TL'nin dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Özel Dairenin 3. Bozma Kararı:
13. Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
14. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince 19.01.2016 tarihli ve 2015/8779 E., 2016/624 K. sayılı kararı ile; “…Yargıtay'ın bozma kararlarına karşı direnme hakkı yasalarımıza göre mahkemeye verilmiş olup, mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmesi ve bilirkişi kurullarının da bozma ilamında yazılı hususları karşılayacak raporlar düzenlemesi zorunludur. Bu bağlamda hâkim, uyduğu bozma ilamının gereklerinin yerine getirilip getirilmediğini denetlemek ve kendisinin uyduğu hususlara aykırı değerlendirme yapılması halinde bilirkişi kurullarından bozma ilamında belirtilen esaslara uygun rapor düzenlemelerini istemekle görevlidir.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; mahkemenin daha önce verdiği davanın kısmen kabulüne ilişkin 19.07.2012 tarihli kararı Dairemizce 19.09.2013 gün ve 2013/6802 Esas 2013/11719 Karar sayılı bozma ilamında, ayrıntıları açıklandıktan sonra eski hukukumuza dayalı olarak kurulmuş bulunan vakıflar konusunda uzman yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak, vakfiyede evlatlara ödenmesi öngörülen günlük 300 rayicül vakti osmani’nin dava tarihi itibariyle güncel karşılığının yöntemince bulunmasından sonra bu ücretin (paranın) her yıl için ödenmesi gereken toplam sabit miktarının belirlenmesi, bu paranın ödeneceği evlat sayısının da ödeneceği yıl itibariyle ayrı ayrı net olarak tespit edilerek her bir evladın payına düşen miktarın denetime elverişli biçimde tespit edilmesi; ücrete hak kazanma, idareye zamanında başvurma, temerrüde düşürme ve faiz başlangıcı gibi konular için de Vakıflar Mevzuatının emredici hükümleri dikkate alınarak varsa ödenecek payın belirlenmesinden sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek bozma yapılmasına karşın, mahkemece bozma sonrası yeni bilirkişi heyeti oluşturulup rapor alınarak bozmanın bu kısmına uygun hareket edilmiş ise de, vakfiye şartları ve mevzuat gereği vakfiyede evlatlara ödenmesi öngörülen günlük 300 rayicül vakti osmani’nin dava tarihi itibariyle güncel karşılığının yöntemince bulunması, vakfın fiili malvarlığı esas alınarak bu ücretin (paranın) her yıl için ödenmesi gereken toplam sabit miktarının belirlenmesi, bu paranın ödeneceği evlat sayısının da ödeneceği yıl itibariyle ayrı ayrı net olarak tespit edilerek her bir evladın payına düşen miktarın denetime elverişli biçimde tespit edilmediği gibi bunun dışında tevliyet ücreti veya başka bir ad altında ücret ödenmemesi yönünden bozma ilamına aykırı değerlendirmeler içeren bilirkişi heyeti raporunun esas alındığı, bu raporun muhalefet şerhi içerdiği, şerhde belirtilen hususları da kapsar şekilde bozma ilamına uygun yeni bir rapor da alınmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca yukarıda yapılan açıklamalarda dikkate alınarak mahkemece, Dairemizin 19.09.2013 tarihli bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi kuruluna rapor düzenlettirilerek sonucuna göre bir karar ve