"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul Anadolu 10. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili; müvekkilinin 2009 yılı Eylül ayında başlayan eğitim yılı için davalı okulun okul öncesi öğrencilerine yemek hizmeti verdiğini, okulun velilerden topladığı yemek ücretlerini müvekkiline ödemediğini, ihtardan sonuç alamaması üzerine alacaklarının tahsili yönünde başlattıkları takibe haksız şekilde itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili; icra takibine dayanak faturaların okul adına kesildiğini oysa takibin Kaymakamlık, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Okul idaresi aleyhine başlatıldığını, okulun tüzel kişiliği bulunmadığından taraf sıfatını haiz olmadığını, faturaların kesildiği tarihlerde yemek alımı yapılmadığını, faturada belirtilen ürünlerin teslim edildiğinin de ispat edilmesi gerektiğini, okul kayıtlarına göre davalının verdiği tüm hizmetin bedelinin ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. İstanbul Anadolu 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.09.2015 tarihli ve 2011/136 E., 2015/402 K. sayılı kararı ile; davacının okul öncesi eğitime yönelik olarak davalı okul öğrencilerine yemek hizmeti verdiği, okulun önceki ve sonraki müdürleri arasında düzenlenen ikrar mahiyetinde düzenlenen tutanak kapsamına göre davacıya 10.376,51TL borçlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ve takibin bu miktar üzerinden devamına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince 15.10.2018 tarihli ve 2016/13414 E., 2018/9363 K. sayılı karar ile; “…1-Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir. Davada hasım olarak gösterilen okul müdürlüğünün tüzel kişiliği bulunmamaktadır. Davada tüzel kişiliği bulunmayan davalıya husumet yöneltilmesi yanlıştır. Mahkemece husumet durumu değerlendirilmeden, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2- Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Mahkemece 14.06.2019 tarihli ve 2019/3E., 2019/220 K. sayılı karar ile; gerek icra takibinde gerekse itirazın iptaline ilişkin dava dilekçesinde Kaymakamlık ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün taraf olarak gösterildiği, okul müdürlüğünün vekâletnamesi ile yapılan itiraz üzerine takibin durdurduğu, taraf sıfatının bulunmaması durumu söz konusu olsa idi takibin durmasının da mümkün olmayacağı, okulun diğer davalılar ile birlikte taraf sıfatının bulunduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; hizmet sözleşmesi çerçevesinde alacak iddiasıyla başlatılan icra takibi ve buna bağlı itirazın iptali davasında hizmetin verildiği okulun taraf (borçlu) gösterildiği ve okul müdürünün verdiği vekâlete istinaden okulun taraf olarak yer aldığı olayda, okul müdürlüğünün taraf ehliyetinin bulunduğunun kabul edilip edilemeyeceği ve mahkemenin okulun taraf sıfatının bulunduğu yönündeki kabulünün yerinde olup olmadığı oktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraf ve dava ehliyeti ile sıfat kavramlarının hukukî mahiyetine değinilmesi faydalı olacaktır.
13. Taraf ehliyeti; davada taraf olabilme, usulî hukukî ilişkinin sujesi olabilme yeteneğidir. Medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan istifade (hak) ehliyetinin medeni usul hukukunda büründüğü şekil olan taraf ehliyetini haiz olup olunmadığı hususu 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na (TMK) göre belirlenir. Buna göre medeni haklardan istifade ehliyeti bulunan her gerçek (TMK, m. 8) ve tüzel (TMK, m. 46) kişi davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir [6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), m. 50].
14. Her gerçek kişi sağ doğmakla, yaşadığı sürece taraf ehliyetine sahip olur. Tüzel kişiliğin ve buna bağlı olarak taraf ehliyetinin ne zaman kazanılacağı ise maddi hukuk normlarıyla belirlenir. Gerçek veya tüzel kişiliği olmayan kuruluş yahut toplulukların taraf ehliyeti de bulunmamaktadır.
15. Dava ehliyeti; HMK’nın 51. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup kişinin kendisi veya yetkili kılacağı bir temsilci aracılığı ile bir davayı takip etme ve usul işlemlerini yapma ehliyetini ifade eder. Dava ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki TMK'nın 9. maddesinde düzenlenen medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Buna göre; medeni hakları kullanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişi dava ehliyetine sahip kabul edilmelidir.
16. HMK’nın 114/1-d maddesinde açıkça düzenlendiği üzere dava ve taraf ehliyeti dava şartlarındandır. Bu düzenlemede husumet ya da başka bi