"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
1. Taraflar arasındaki “destekten yoksun kalma tazminatı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Aksaray 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar, davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi tarafından kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili tarafından temyiz edilen karar Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve temyiz incelemesi sırasında duruşmanın düzenlendiği 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369. maddesinin direnme kararının temyizini kapsamadığı, direnmenin düzenlendiği aynı Kanun’un 373. maddesinde ise duruşmaya yer verilmediği gözetildiğinde direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağı kabul edilerek temyiz eden vekilinin duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin miras bırakanı ...’in işleteni/sürücüsü olduğu, davalı şirkete zorunlu trafik sigortası ile sigortalanmış araçla 16.03.2016 tarihinde yaptığı tek taraflı trafik kazasında vefat ettiğini, davalı ... şirketine başvurulmasına rağmen ödeme yapılmadığını ileri sürerek toplam 1.500TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini 278.857,28TL’ye yükseltmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili ... dilekçesinde; davacılar tarafından talep edilen zararın 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca teminat dışında kaldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Aksaray 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.01.2017 tarihli ve 2016/136 E., 2017/11 K. sayılı kararı ile; 14.05.2015 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu ve Malî Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girdiği, 16.03.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında uygulanması gereken yeni Genel Şartların A-6-D maddesine göre; destekten yoksun kalan hak sahibinin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile, destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsın kusuruna denk gelen destek tazminat taleplerinin sigorta teminatı dışında bırakıldığı, 16.03.2016 tarihli kaza nedeniyle davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep edemeyecekleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
7. Davacılar vekili tarafından süresi içinde; mahkeme kararının açıkça yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda (KTK) değişiklik yapan 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe girdiği, davacıların desteğinin ise kazayı 16.03.2016 tarihinde yaptığı, davanın ise 25.04.2016 tarihinde açıldığı, kaza tarihinin ve dava tarihinin 6704 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce olduğu, Genel Şartların yürürlüğe girdiği 01.06.2015 tarihi itibariyle TTK'daki düzenlemelerin esas alınması gerektiği, kanunlar hiyerarşisine göre kanunun yönetmelikten üstün olduğu, yönetmelik kanuna aykırı ise kanunun uygulanması gerektiğinden yerel mahkeme kararının bozularak davanın kabulünün gerektiği yönündeki gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
8. İstinaf talebi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesince 14.07.2017 tarihli ve 2017/601 E., 2017/1010 K. sayılı kararı ile; “…Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Davacının desteği ...'in, 16.03.2016 tarihinde, sevk ve idaresinde bulunan araç ile tam kusurlu olarak yapmış olduğu kazada vefat ettiği, davalı ... tarafından desteğin idaresinde bulunan aracın 14.07.2015- 14.07.2016 tarihleri arasında zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinin düzenlendiği anlaşılmıştır.
Davalı ... vekili, davalı şirkete Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı aracın sürücüsünün, tam kusuru ile neden olduğu kaza sonucu vefat etmesi nedeniyle 01.06.2015 tarihinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında yapılan değişiklik ve 26.04.2016 tarihinde 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun’da yapılan değişiklik ile, zararın teminat kapsamında olmadığını, sigorta şirketinin sorumluluğunun sona erdiğini savunmuştur.
Yargıtay’ın sürücü ve işletenin vefatı nedeniyle destekten yoksun kalanlar tarafından açılan davalarda verilen kararların temyiz incelemeleri sonunda istikrar kazanan uygulamasına göre, davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağı, dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları hususunun, desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceği, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı ..., işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığı ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı ... şirketinin sorumlu olacağına (HGK'nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK'nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas 2012/92 Karar, HGK'nun 16.01.2013 gün, 2012/17-1491 Esas-2013/74 Karar sayılı ilamları uyarınca) karar vermiştir.
Yargıtayca, işleten ve sürücünün tam kusuru ile neden olduğu kazalar sonucu, işleten ve sürücünün desteğinden yoksun kalanların mirasçı değil, zarar gören üçüncü kişi kabul edilmelerine göre, taraflar arasında çözümlenmesi gereken husus, sigorta sözleşmesinin ayrılmaz eki niteliğinde olan genel şartlarda yapılan düzenlemelerin ve 2918 sayılı Kanunda yapılan değişikliklerin zarar gören üçüncü şahıslar yönünden bağlayıcı olup olmadığına ilişkindir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda 91 ila 101. maddeler arasında düzenlenmiştir. Motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması hâlinde, o aracın işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belirli limitlere kadar karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan sorumluluk sigortası türüdür.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası,( Trafik Sigortası) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 91. maddesinde- “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”şeklinde belirtilmiştir. Bu madde gereğince ZMMS yapılması yasal bir zorunluluk olmakla birlikte, sigorta ettiren ile sigortacı arasında karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamaları ile sigorta sözleşmesi kurulur ve bir sigorta poliçesine bağlanır. Yoksa yasa gereği kendiliğinden oluşan bir sigorta türü değildir.
Sigorta şirketlerinin sigorta sözleşmeleri kapsamındaki sorumlulukları sigorta poliçelerinin ayrılmaz parçası olan genel şartlarda düzenlenmiştir.
Genel Şartlar: Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı tarafından her sigorta branşı için hazırlanmış olan ve Sigorta şirketlerinin bunun aksine hareket edemeyecekleri sigorta poliçesinde açıkça ifade edilmiş, teminatın kapsamı, istisna edilen haller, hasar prosedürü, sigortalının görev ve yükümlülükleri, anlaşmazlık halinde uygulanabilecek hükümler, prim ödemesi, rücu durumu gibi sigorta sözleşmesinin esaslarını belirten koşullardır.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün ve 29355 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak, 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Genel şartlar ile yapılan değişiklerin uygulanma zamanı; Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının "A.1. Amaç" başlıklı maddesinin; 2. fıkrasının son cümlesinde; "Bu Genel Şartlar ekleriyle bir bütündür. Bu Genel Şartlar ve sigorta teminat limitleri kaza tarihi itibariyle uygulamaya esas alınır," düzenlemesi, 02.02.2016 tarihindeki değişiklik ile "Bu Genel Şartlar" kaza tarihi itibariyle uygulanır ibaresi çıkarılıp sadece "sigorta teminat limitleri kaza tarihi itibariyle uygulamaya esas alınır." olarak değiştirilmiştir.
ZMMS Genel Şartları'nın teminat dışında kalan haller başlıklı A.6.maddesinde;
c-)İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,
d-)Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri, teminat dışında sayılmıştır.
Genel açıklamalar bu şekilde olmakla birlikte KTK.’nın "Tazminatın azaltılması veya kaldırılması sonucunu doğuran haller:" başlıklı 95.maddesinde “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.” hükmüne göre, Karayolları Trafik Kanununda düzenlenmeyen sigortacının zarar görenlere karşı ileri süremediği tazminatın kaldırılması veya miktarının azaltılması hallerini ancak sigortalısına rücu edebileceği düzenlenmiştir.
Yani sigorta şirketi KTK.da düzenlenmeyen teminat kapsamında olmayan hâlleri ve rücu koşullarının varlığını zarara uğrayan kişilere karşı ileri süremez, koşullarının varlığı halinde sigorta sözleşmesinin eki olan genel şartlarda düzenlenmiş teminat dışı haller ve rücu halleri mevcut ise, sadece sigorta sözleşmesinin tarafı olan akidi sigortalıya rücu edebilir. Zorunlu mali sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı başlıklı B.4.maddesinde;
“Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda kazaya sebebiyet veren sigortalıya rücu edebilir.” düzenlemesi ile 2918 sayılı KTKnın 95. maddesi aynen genel şartlara taşınmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere davacılar,Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamasına göre, işleten ve kazaya kusuru ile neden olan sürücünün mirasçısı sıfatı ile değil, zarar gören üçüncü kişi olmaları ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta sözleşmesinin tarafı olmamaları ve üçüncü kişilerin haklarının korunması için 2918 sayılı KTK.nın 95.maddesi düzenlemesi gereğince, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası genel şartlarının davacılar yönünden uygulanması mümkün görülmemektedir.
Dava konusu olan ve 16.03.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası yönünden, 6704 sayılı Kanun ile, 2918 sayılı KTK.da yapılan değişikliklerin uygulanıp uygulanmayacağı yönünden yapılan değerlendirmede ise;
2918 Sayılı KTK.nın 90. maddesinde yapılan değişiklikten önce “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile, manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır." denilmekte iken, 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik ile, "Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır." düzenlemesi yapılmıştır.
Olay tarihi olan 16.03.2016 tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK.nın 92. maddesinde ise;
"a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler” teminat kapsamında olmadığı belirlenmiş,
26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı kanun ile 92. Maddeye,
g) (Ek: 14/4/2016-6704/4 md.) Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,
h)(Ek:14/4/2016-6704/4 md.) İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,
i) (Ek:14/4/2016-6704/4 md.) Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” eklenmiştir.
Trafik kazaları dayanağını 2918 sayılı KTK.dan alan haksız fiillerdir. Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile, zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekir.
Zorunlu mali sorumluluk sigortası İşletenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına almıştır. KTK.da ayrı ayrı maddelerde işletenin bu kanun hükümlerine göre sorumlu olmadığı haller belirtilmiş, ayrıca 92.maddesinde ZMMS teminatı kapsamında olmayan bazı haller düzenlenmiştir.
26.04.2016 tarihinde 6704 sayılı Kanun ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun’da yapılan değişikliklerin dava konusu haksız fiil tarihinde yürürlükte olmadığı, 6704 sayılı Kanunda yapılan düzenlemelerin geriye yürüyeceğine dair açık bir hükmün de bulunmadığı anlaşılmıştır.
Geriye yürümezlik ilkesinin tanımı konusunda doktrinde görüş birliği bulunmamasına karşın, ilke genel olarak şu şekilde tanımlanabilir: Yürürlüğe giren yeni kuralın yürürlük tarihinden önceki dönemde hukuki sonuçlar doğurmasını yasaklayan ve kuralın ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki olaylara uygulanmasını emreden hukukun genel prensibidir.
Yargıtay ...2010/402 E- 2010/442K. 29.09.2010 tarihli kararında ;
"...., Türk Hukuk Sisteminde, kanunların geriye yürümesi (geçmişe etkililik) konusunda bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.Önemle belirtilmelidir ki; kanunların geriye yürümesi veya yürümemesi konusunda mevzuatımızda genel bir hüküm yoktur. Ancak, toplum barışının temel dayanağı olan hukuka ve özellikle kanunlara karşı güveni sağlamak ve hatta kanun koyucunun keyfi hareketlerine engel olmak için, öğretide kanunların geriye yürümemesi esası kabul edilmiştir. Buna göre, gerek özel hukuk ve gerekse kamu hukuku alanında, kural olarak her Kanun, ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır; o tarihten önceki zamana rastlayan olaylara ve ilişkilere uygulanmaz. Bu kuralın doğal sonucu da, kanunların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyecekleridir. Hukuk güvenliği bunu gerektirir.
Ancak şu husus da belirtilmelidir ki; sosyal güvenlik hukukunun kamusal niteliği itibarıyla, devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni kanun veya düzenleyici kural "derhal yürürlüğe girme" niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Tamamlanmış hukuki durumları yeni kanun veya düzenleyici kuralın etkilememesi ve onlar üzerinde hukuki sonuç doğurmaması ise kazanılmış hakları saklı tutma amacı gütmektedir.
Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının istisnalarından birini, beklenen (ileride kazanılacağı umulan) haklar oluşturmaktadır. Kamu düzeni ve genel ahlaka ilişkin kurallar yönünden de kanunların geriye yürümesi söz konusudur. Yargılama hukukunu düzenleyen kanunlar da, ilke olarak geçmişe etkilidir (Prof. Dr. Necip Bilge, Hukuk Başlangıcı, 14. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2000, sh: 193-194; Prof. Dr. A. Şeref Gözübüyük, Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, 18.Bası, Turhan Kitabevi, Ankara 2003, sh: 73).
Hukuk Genel Kurulu’nun 14.06.2006 gün ve 2006/10-367 E., 2006/386 K. sayılı; 06.04.2005 gün ve 2005/10-183 E., 2005/241 K. sayılı; 13.10.2004 gün ve 2004/10-528 E., 2004/533 K., 14.04.2010 gün ve 2010/10-201-222 sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir..." şeklinde karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle dava konusu olay tarihinde meydana gelen, davacıların desteğinin sürücüsü olduğu araç ile, tam kusurlu olarak neden olduğu kaza sonucu, zarar gören üçüncü kişi sıfatıyla dava açan eş ve çocukların, aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısından tazminat talep edebileceği, davacıların sigorta sözleşmesinin tarafı olmaması nedeniyle, olay tarihi itibariyle 01.06.2015 tarihinde yapılan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel şartları ile işleten ve sürücünün kusuru ile neden olduğu kazalar sonucu meydana gelen destekten yoksun kalma zararlarının teminat kapsamında olmamasına ilişkin düzenlemenin zarar gören üçüncü kişi sıfatı ile talepte bulunan davacılar yönünden 2918 sayılı KTK'nın 90 ve 95. maddelerine göre uygulanamayacağı, olay tarihinden sonra 2918 sayılı KTK.nın 90 ve 92. maddelerinde yapılan değişikliklerin, olay tarihinde bütün hüküm ve sonuçlarını doğuran haksız fiiller yönünden uygulanamayacağı sonucuna varıldığından, yerel mahkemece verilmiş bulunan davanın reddine ilişkin karar yerinde görülmediğinden, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353-(1).b.2 maddesi gereğince kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Dosyada mevcut bilirkişi raporundaki hesaplamalar hükme esas alınabilecek nitelikte görüldüğünden, davacılar için bilirkişi raporunda hesaplanan tazminat miktarları ve ıslah dilekçeleri doğrultusunda, davanın kabulü ile, davacılar ... için 185.904,86TL, Umut Özer için 46.476,21TL, Ahmet Özer için 46.476,21TL tazminatın, dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine…” karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
9. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay Kapatılan 17. Hukuk Dairesince 02.12.2019 tarihli ve 2017/4918 E., 2019/11358 K. sayılı kararı ile;
“…1-Dava, tek taraflı trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Karayolu Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereği, KTK 85. maddesinde belirtilen, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere, mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunludur.
Türk Ticaret Kanunu’nun 1425. maddesine göre sigorta poliçesi genel ve varsa özel şartları içerir. Yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Genel şartlar C.10. maddesi ile 12/8/2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları yürürlükten kaldırılmıştır. Yeni genel şartlar C.11 maddesine göre genel şartlar yürürlük tarihi olan 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Bunun doğal sonucu olarak artık eski genel şartların, yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
Karayolları Trafik Kanununun 93. maddesi gereği zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilir ve Resmi Gazetede yayımlanır. Böylece Hazine Müsteşarlığı kanundan aldığı yetki ile zorunlu sigorta genel şartlarını belirler. Sigortacılık Kanunu'nun Sigorta Sözleşmeleri başlıklı 11. Maddesi birinci cümlesinde "Sigorta sözleşmelerinin ana muhtevası, Müsteşarlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenlenir." ifadesi ile yapılacak sözleşmeler (poliçeler) genel şartlara uygun olmak zorundadır. Bu nedenle zorunlu sigorta genel şartlarını Türk Borçlar Kanunu’nun 20. maddesinde düzenlenen genel işlem koşulu kapsamında değerlendirmek mümkün değildir. TBK 20. maddede belirtildiği üzere önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri genel işlem koşulu kapsamındadır. Oysa Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Genel Şartları, sözleşmede taraf olmayan Hazine Müsteşarlığı tarafından kanundan aldığı yetkiye dayalı olarak belirlenir. Ayrıca Genel şartları, Türk Borçlar Kanunu 20. maddesinin son fıkrasında “Genel işlem koşullarıyla ilgili hükümler, sundukları hizmetleri kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmelere de, niteliklerine bakılmaksızın uygulanır.” düzenlemesi kapsamında düşünmekte mümkün değildir. Çünkü kanunda açıkça belirtildiği üzere kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmeler yürütmekte oldukları bir hizmet ile ilgili olmalıdır. Oysa Hazine Müsteşarlığı, zorunlu mali sorumluluk sigortası hizmeti veren bir kuruluş olmadığı gibi hizmeti alan taraf ile bir sözleşme ilişkisi içinde bulunmamaktadır.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nın uygulanması, Karayolları Trafik Kanunu’nun 95. maddesinde belirtilen tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği ilkesine aykırı olduğunu söylemekte mümkün değildir. Bu ilkenin uygulanabilmesi için her iki tarafın özgür iradesi ile poliçe düzenlendikten sonra zarar görenin aleyhine tazminatın kaldırılması yada azaltılmasını gerektirecek değişikliklerin yapılması durumunda geçerli olacaktır. Oysa 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları, yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen poliçelerde geçerli olacağından, poliçenin düzenlendiği tarih itibarı ile Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası’nın kapsamı tüm taraflarca bilinmektedir. Sigortacı, işletenin sorumluluğunu poliçe ve genel şartlar kapsamında üstlendiğine göre, sonradan bir değişiklikten bahsetmek mümkün olmayacaktır. Kaldı ki 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1423 maddesine göre sigortacı, sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerinden oluşan aydınlatma yükümlülüğünü sigortalıya karşı yerine getirmese dahi sigortalı, sözleşmenin yapılmasına 14 gün içinde itiraz etmemiş ise sözleşme poliçede yazılı şartlar ve poliçenin ayrılmaz bir parçası olan genel şartlar kapsamında yapılmış olur.
Karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatının kapsamı, poliçe ve poliçenin ayrılmaz bir parçası olan genel şartlara göre belirlenir. Nitekim Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde yapılan değişiklikle zorunlu sigortacının kapsamındaki tazminatları belirlemede Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının göz önüne alınması esası getirilmiştir.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise genel şartlar A.3. maddesinde “sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” Şeklinde düzenlenmiştir. Kapsama giren teminat türlerinin tanımlandığı A.5. maddesinin (ç) bendinde ise Destekten Yoksun Kalma (Ölüm) Teminatı “Üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla ölenin desteğinden yoksun kalanların destek zararlarını karşılamak üzere bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminattır.” Şeklinde ifade edilmiştir. Genel Şartlar A.6. maddesinin (c) bendinde “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ve (d) bendinde “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri” Zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatının dışında kalan hallerden sayılmıştır.
Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.1. maddesi, A.3. maddesi, A.5. maddesinin (ç) bendi, yine A.6. maddesinin (c) ve (d) bentleri birlikte değerlendirildiğinde bir motorlu aracın işletilmesi sırasında destekten yoksun kalınan zararın, zorunlu mali sorumluluk sigortasının kapsamında olması için şu şartların gerçekleşmesi gerektiği söylenebilir.
a-Talep edilen destek tazminatı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk ve sorumluluk riski çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin olmalıdır. Sigortalının hukuki sorumluluğu olmayan veya sigortalının sorumluluk riski içinde bulunmayan tazminat taleplerinden sigortacının sorumluluğu bulunmayacaktır.
b-Motorlu aracın işletilmesinden dolayı ölen kişinin üçüncü kişi olması gerekir. İşleten ve işletenin sorumlu olduğu şahısların dışında bir üçüncü kişinin ölümü neticesi, destek zararlarından sigortacının sorumluluğu bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak, poliçede taraf olan işleten(sigortalı) yada işletenin eylemlerinden sorumlu bulunduğu kişilerin ölmesi durumunda ölen kişi, üçüncü kişi sayılmayacağı için desteğinden yoksun kalanların zararından sigortacı sorumlu olmayacaktır.
c-Sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinden sigortacının sorumluluğu bulunmamaktadır. Bir başka anlatımla desteğin kendi kusurundan kaynaklanan destek zararlarından sigortacının sorumluluğu bulunmamaktadır.
Somut olayda davacı eş ve çocuklar, sigortalı sürücü desteğin sevk ve idaresindeki kendisine ait araçla tek taraflı olarak yapmış olduğu trafik kazasında ölmesi sonucu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuştur. Kaza Tespit Tutanağına ve Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/3168 Hazırlık sayılı dosyasındaki bilgilere göre kaza müteveffa ...’in kendisine ait araçla alkollü olarak hareket etmesi ve aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi nedeniyle %100 kusurlu ve tek taraflı olarak 16.03.2016 tarihinde meydana gelmiştir.
Muris ile davalı ... arasında düzenlenen poliçenin teminat başlangıç ve bitiş tarihleri 14.07.2015-14.07.2016 tarihleri olup, davalı ... şirketinin sorumluluğunun kapsamı ise 01.06.2015 tarihinde, yani poliçenin teminat başlangıç tarihi olan 14.07.2015 tarihinden önce yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirlenecektir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.3. maddesine ve A.5. maddesinin (ç) bendine göre ancak üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla oluşan destek zararları, destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı kapsamındadır. Bunun sonucu olarak, sigortacının destek zararlarından sorumlu olması için, motorlu aracın işletilmesi sırasında ölen kişinin mutlaka üçüncü bir kişi olması gerekir. Somut olayda ise işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu sürücü murisin üçüncü kişi olarak kabulü mümkün değildir.
Yine Genel Şartların A.6. maddesi (d) bendine göre destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle, somut olayda %100 kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücü sigortalı murisin tam kusuruna isabet eden destek tazminatı sigorta teminatı kapsamında değildir. Poliçenin teminat başlangıcı tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanunu’nda sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin sigorta teminatı kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme olmadığı teminat içi hallerin gösterildiğine göre, açıklanan gerekçelerle davacı eş ve çocukların davalı ... şirketinden destek tazminatı talep etme hakkı bulunmamaktadır.
Bu halde ilk derece mahkemesince verilen davanın reddi kararı yerinde olduğundan istinaf başvurusunun esastan reddi gerekirken ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış bozulması gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
3-Her ne kadar karar başlığında HMK'nın 359/1-a maddesine aykırı olarak başkan, üyeler ve zabıt katibinin ad, soyad ve sicilleri yazılmamış ise de, bu husus mahallinde düzeltilmesi mümkün maddi hata olarak değerlendirilmiştir…” gerekçeleriyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
11. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 15.09.2020 tarihli ve 2020/346 E., 2020/1012 K. sayılı kararı ile; 6704 sayılı Kanun’un her hangi bir geçiş hükmü içermediği ve yürürlük maddesi olarak yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükmünü sevk ettiği göz önüne alındığında, maddi hukuk kuralları içeren söz konusu KTK’da değişiklik yapan hükümlerin ancak yayımı tarihinden sonra meydana gelen hukukî işlem ve fiillere uygulanabileceğinin kabulünün gerektiği, kanunların geriye yürümezlik ilkesinin de bunu öngördüğü, somut olay ele alındığında, davalı ... şirketine zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı ve ...’in sevk ve idaresindeki aracın karıştığı trafik kazasının 16.03.2016 tarihinde meydana geldiği, sigorta poliçesinin ise 14.07.2015/2016 dönemini kapsadığı, poliçenin 01.06.2015 tarihinden sonra düzenlendiği anlaşılmakta ise de, özellikle KTK’da değişiklik öngören ve uyuşmazlığa uygulanacak olan 90. ve 92. madde hükümlerinin yürürlük tarihi olan 26.04.2016 tarihinden önce kazanın meydana geldiği göz önüne alındığında 6704 sayılı Kanun ile 90 ve 92. maddelerde yapılan değişikliklerden önceki hükümlerin uyuşmazlıkta uygulanması gerektiği, Anayasa Mahkemesinin de hukukî güvenlik ilkesini hukuk devletinin gereklerinden biri olarak kabul ettiği, yerleşik içtihattan dönülmesinin dayanaklarının açıklanması hâlinde hukukî güvenlik ilkesine aykırılık teşkil etmeyeceğinin söylenebileceği, Yargıtay Dairesi, bozma kararından da anlaşılacağı üzere 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Malî Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.6. maddesinin “d” bendi uyarınca sürücü ya da işleten/sürücünün tam kusurlu olarak vefatı hâlinde oluşan zararın sigorta teminatı kapsamı dışında olduğu gerekçesine dayandırıldığı, bozma ilamına konu yapılan kararı ve yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Malî Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının yürürlük tarihindeki KTK’nın teminat dışı hâlleri düzenleyen 92. maddesinde Yargıtay bozma ilamında hukukî dayanak olarak gösterilen düzenleme yer almadığı gibi bu konudaki boşluğun ancak 26.04.2016 tarihinde 6704 sayılı Kanun ile KTK’nın 92. maddesinde yapılan değişiklik ile giderildiğinin görüldüğü, haksız fiil niteliğindeki trafik kazasından doğan hukukî sorumluluk yönünden haksız fiil tarihindeki hukukî düzenlemelerin nazara alınması gerekmekte olup normlar hiyerarşisi ilkesi uyarınca Kanundaki düzenlemeye aykırılık teşkil ettiği anlaşıldığından, Genel Şartlardaki düzenleme dayanak gösterilerek bozma yapılmasında somut olaya uygulanmadığı ve bu doğrultudaki Yargıtay bozma ilamına uyulmadığı, zira yerleşik içtihatlardan dönülmesinin gerekçesi anılan Genel Şartlardaki düzenleme olduğu nazara alındığında hukukî güvenlik ilkesine aykırılık oluşturarak hak ihlali sonucu doğabileceği, Yargıtayın 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Malî Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının yürürlüğünden önce meydana gelen kazalar yönünden hâlen vermekte olduğu yerleşik içtihatlarına uygun olduğu gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 16.03.2016 tarihinde sürücünün tam kusuru ile gerçekleşip ölümüne neden olan tek taraflı trafik kazasında davacıların aracın zorunlu malî sorumluluk sigortacısı olan davalı ... şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı talep edip edemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
14. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “Destekten yoksun kalma zararı” ile “Destekten yoksun kalma tazminatı” kavramaları incelenmelidir.
15. Trafik kazası, bir kişinin ölümü sonucunu doğurabilir. Böyle bir durumda, bazı kişiler onun ekonomik desteğinden, malî yardım ve bakımından yoksun kalabilirler. İşte; ölenin destek ve yardımından yoksun kalanlarının uğradıkları bu zarara, destek kaybından doğan zarar denir.
16. Destekten yoksun kalma zararı TBK’nın 53. maddesinde yer almaktadır. Madde aynen;
“Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:
1. Cenaze giderleri.
2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.”
şeklinde düzenlenmiştir.
17. Görüldüğü gibi destek zararları sayılırken “özellikle şunlardır” demekle madde metninde sayılan zararlar ile sınırlandırılmamıştır. Madde de çok dar kapsamlı sayılan zararların ne tanımı ne de şartları yer almıştır. Desteğin ölümünden önce kurulmuş olan veya destek yaşasaydı, kurulması muhtemel olan bir bakım ilişkisinin tespit edilmesi, ardından bu bakım ilişkisinin destek yaşasaydı gelecekte göstereceği değişim neticesinde, destekten yoksun kalanın uğradığı zarar miktarının ve ödenecek tazminat miktarının tespit edilmesi, tahminlere ve varsayımlara dayalıdır.
18. TBK’nın 53. [818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 45/II.] maddesinin öngörmüş olduğu hâl, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun kalma tazminatı” denir.
19. Destekten yoksun kalma tazminatı, bir şahıs öldüğünde, ölenin sağlığında destek olduğu veya ileride destek olacağı kimseleri korumayı, desteklerinin ölümünden önceki sosyal ve ekonomik durumlarına uygun hayat sürdürebilmeleri için, ölüm sebebiyle mahrum kaldıkları yardımı, ölüme sebebiyet verenden tazmin edebilmelerini amaçlayan bir tazminat türüdür. Kanun metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nın 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Davalı destekten yoksun kalmadan ileri gelen somut zararı gidermek zorundadır. Bu nedenle tazminat hesabından önce zarar tutarını belirlemek gerekir. Bunun yanında amaç zarar görenin malvarlığındaki eksilmeyi giderme olduğuna göre, ölüm nedeniyle desteğini yitirenin elde ettiği çıkarlar varsa, bunların da zarar tutarından indirilmesi gerekir. Aksi hâlde zarar görenin malvarlığında olaydan önceki duruma göre bir artış meydana gelmiş olur. Buradaki amaç zarar görenin malvarlığını zenginleştirmek değil, desteğini yitiren kişiye ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme imkânı tanımaktır.
20. Destek zararından bahsedebilmek için destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli imkânlardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma şartı gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, davacının ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir.
21. “Destekten yoksun kalanların meydana gelen zararlarını tazmin hakkı ölenden intikal eden bir hak olmayıp doğrudan doğruya desteğini yitiren kişinin kendisinde doğan, asli ve bağımsız nitelikte bir haktır. Ölenle ya da mal varlığı ile bir bağıntısı bulunmadığı için bağımsız bir talep hakkı yaratır, Bu nedenledir ki ölen kimse ile destekten yoksun kalan arasında kanuni veya akdi bir bakım yükümlülüğü, mirasçılık ya da akrabalık ilişkisi bulunması gerekmemektedir. Destekten yoksun kalma tazminatı talebi miras yoluyla kazanılan, mirasçılık sıfatına bağlı bir hak olmadığından desteğin veya mirasçılarının da herhangi bir tasarruf hakkı bulunmamaktadır” (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 22.06.2018 tarihli ve 2016/5 E., 2018/6 K. sayılı kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.06.2011 tarihli ve 2011/17-142 E., 2011/17-411 K.; 20.04.2011 tarihli ve 2011/17-34 E., 2011/216 K.; 14.03.2019 tarihli ve 2017/1089 E., 2019/294 K. sayılı kararları).
22. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.03.1978 tarihli ve 1/3 sayılı kararında destekten yoksun kalma tazminatı; "Destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminattır” şeklinde tanımlanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.11.2005 tarihli ve 2005/4-648 E., 2005/691 K. sayılı kararında da aynı esaslar benimsenmiştir.
23. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nın 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Burada sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
24. O hâlde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç içerisinde bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.04.1982 tarihli ve 1979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
25. Destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilmesi için destekten yoksun kalma zararı yanında zarar ile haksız fiil arasında uygun illiyet bağının da bulunması gerekir. Somut olayda gerçekleşen türden bir sonucu, olayların normal akışına ve hayat tecrübelerine göre, mahiyeti ve ana temayülü itibariyle meydana getirmeğe genel olarak elverişli olan veya bu türden bir sonucun gerçekleşme ihtimalini objektif olarak artırmış bulunan zorunlu şartla söz konusu sonuç arasındaki bağa uygun illiyet bağı denir.
2